Logo

9. Hukuk Dairesi2023/3384 E. 2023/7140 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı idareye karşı açtığı işçilik alacakları davasında, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı, davacının davalı kurumun işçisi sayılıp sayılmayacağı ve arabuluculuk dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Arabuluculuk son tutanağında, dava dilekçesindeki tüm alacak taleplerinin belirtilmemiş olması ve arabuluculuk dava şartının bu nedenle gerçekleşmemiş olması gözetilerek, davanın esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSU) Genel Müdürlüğü vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı İSU Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kabul edilen ve davalı tarafça temyize konu edilen toplam miktar 19.454,54 TL olup bu miktar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin altında kaldığından; davalı İSU Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının davalı İSU Genel Müdürlüğü nezdinde 25.04.2006-02.04.2018 tarihleri arasında sırasıyla su ve kanalizasyon bakım-onarım ustası ve açma-kapama servisi personeli olarak çalışığını, davacının en son davalı alt işveren nezdinde çalışmasına rağmen taraflar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğundan davacının ... itibaren davalı İdarenin işçisi sayılması gerektiğini, ... sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini, davacının ödenmeyen işçilik alacakları bulunduğunu ileri sürerek fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacağı, yıllık izin harçlığı, ayrımcılık tazminatı, ikramiye, işyerinde yürürlükte bulunan toplu ... sözleşmesinden kaynaklanan birleştirilmiş sosyal yardım (yemek, yakacak, gıda, yoğurt, giyim, temizlik ve ... yardımları), fazla süreli çalışma, kıdem primi, öğrenim yardımı, aile ve çocuk yardımı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı İSU Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; davacının yüklenici firmaların işçisi olduğunu, davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) uyarınca emekliliğin dolması sebebiyle kadroya geçişinin sağlanamadığını, bu nedenle kıdem tazminatı ödenmek suretiyle ... sözleşmesinin sona erdirildiğini, davacının ödenmeyen işçilik alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Tem Elektrik Taahhüt Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. (Tem Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; davacının en başından beri İSU Genel Müdürlüğü işçisi olduğunu iddia ettiği hususu dikkate alındığında uyuşmazlığı yalnızca davalı İSU Genel Müdürlüğüne yöneltmesi gerektiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının emekliliğin dolması sebebiyle kadroya geçişinin sağlanamaması nedeni ile ... sözleşmesinin sona erdirildiğini, müvekkili Şirketin tarafı olmadığı toplu ... sözleşmesinden kaynaklanan sendikal tazminatlardan sorumlu tutulmayacağını, davacıya çalıştığı sürede hak kazandığı alacakların ödendiğini ve izinlerinin kullandırıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davalı İSU Genel Müdürlüğü nezdinde bakım onarım işçisi ve son olarak da açma kapama işinde çalıştığı, dinlenilen tanık beyanları ve emsal nitelikteki bölge adliye mahkemesi kararları dikkate alındığında davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacının ... itibaren davalı İSU Genel Müdürlüğü işçisi olduğu gözetilerek davalının tarafı olduğu toplu ... sözleşmesindeki mali ve sosyal haklardan yararlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı İSU Genel Müdürlüğü vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; ihbar tazminatının reddinin hatalı olduğunu, ... sözleşmesinin sona erme nedeni dikkate alındığında davacının ihbar tazminatına hak kazandığının kabulü gerektiğini, fazla süreli çalışma ücretinden indirim yapılmasının yerinde olmadığını, eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal edilerek, muvazaalı ilişki içerisine girilerek davacıyı aynı işi yapan işçilerden farklı muameleye tâbi tutan davalı aleyhine ayrımcılık tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı İSU Genel Müdürlüğü vekili; 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde ihale sözleşmeleri incelendiğinde müvekkili idarenin hizmet alımı işinde çalışanları belirlemeye yönelik herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını, faize itiraz ettiklerini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun (5393 sayılı Kanun) 67 nci maddesine göre davacının çalıştığı bakım onarım işlerinin hizmet alım yoluyla üçüncü kişilere gördürülmesinin mümkün olduğu, ayrıca bu düzenlemeler uyarınca asıl işin tamamı ya da bir kısmının 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde öngörülen sınırlamalara tâbi olmaksızın alt işverene verilebileceği, dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler ile hizmet alım sözleşmeleri ve şartnameleri nazara alınarak yapılan değerlendirme neticesinde, davacının hizmet alım sözleşmelerine uygun şekilde çalıştırıldığı, davalı İdare ile diğer davalı Şirket arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun olarak kurulduğu ve bu itibarla muvazaaya dayanmadığı, buna bağlı olarak davacının davalı İSU Genel Müdürlüğünün taraf olduğu toplu ... sözleşmesine dayanarak alacak talebinde bulunma hakkı bulunmadığından toplu ... sözleşmesine dayalı alacak taleplerinin reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesinin aksi yöndeki değerlendirmesinin hatalı olduğu; ayrıca davacının ... sözleşmesinin haklı neden olmaksızın işveren tarafından feshedildiği ... olduğundan ihbar tazminatının kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğu gerekçeleriyle taraf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı İSU Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; müvekkilinin çalışma süresi boyunca sürekli olarak ayrımcılığa maruz kaldığını, davalılar arasında muvazaa bulunduğunun emsal kararlar ile de ... olduğunu, davanın ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulü gerektiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesine uygun şekilde kurulan asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve bu bağlamda davacının başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi sayılıp sayılmayacağı hususu ile arabuluculuk dava şartına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 114 ve 115 ... maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 ... maddesi.

2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedi ve sekizci fıkraları, 5393 sayılı Kanun'un 67 nci maddesi.

3. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 15 ... maddesinin üçüncü fıkrası, 17 nci maddesinin ikinci fıkrası, 02.....2018 tarihli ve 30439 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 20 ve 23 üncü maddeleri.

4. 7036 sayılı ... Mahkemeleri Kanunu'nun "Dava şartı olarak arabuluculuk" kenar başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca "Kanuna, ... veya toplu ... sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." Maddenin ikinci fıkrasında ise "... arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." düzenlemesi yer almaktadır.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dava şartı olarak arabuluculuğun, sürecin başından sonuna kadar detaylı kurallara bağlanması, yaşanması muhtemel hak kayıplarının önüne geçilmesi açısından gereklidir. Şüphesiz arabulucuğun en önemli aşamalarından biri başvurunun yapılması, diğeri ise arabuluculuk tutanağı düzenlenmesidir. Anlaşmazlıklara ve tereddütlere meydan verilmemesi için arabuluculuk tutanağında tarafların anlaştıkları ya da anlaşamadıkları alacak kalemleri ... ... belirtilmelidir.

3. Dairemizce; dava şartı arabuluculuk uygulamalarında başlangıçta hem talepte bulunanlar ve hem de arabulucular tarafından yapılan hatalar tarafların mağduriyetlerine sebebiyet verdiği gibi arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı gibi uygulanmasına engel olduğundan arabuluculuğa hangi konularda başvurulduğuna ilişkin başvuru formu uygulamasının başladığı 02.....2018 tarihine kadar arabuluculuk anlaşamama tutanağında arabuluculuğa konu alacaklar ... ... belirtilmeden “işçilik alacakları” veya “işçi işveren uyuşmazlığı” gibi soyut ifadeler kullanılmış ise taraflar arasındaki işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiğinin kabul edilmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir.

4. Başka bir deyişle başvuru formu uygulamasının başladığı 02.....2018 tarihinden önceki dönem için taraflardan kaynaklanmayan bu tür uygulama hataları aşılarak arabuluculuk müessesinin amaca uygun yürütülmesi sağlanmalıdır.

5. Başvuru formu uygulamasının başladığı 02.....2018 tarihinden sonraki başvurularda ise hangi alacak veya tazminat kalemleri konusunda anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığını açıkça belirtmeyen son tutanağa göre dava şartının gerçekleştiği kabul edilemeyecektir.

6. Somut uyuşmazlıkta dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş, sürecin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine 09.08.2018 tarihli son tutanak dava dilekçesine eklenerek 31.08.2018 tarihinde somut dava açılmıştır. 09.08.2018 tarihli arabuluculuk son tutanağında yalnızca fark kıdem tazminatı, ücret farkı, yıllık izin ücreti, ilave tediye ücreti, mahrum kalınan haklar adı altında ikramiye, sorumluluk ödemesi, kıdem teşvik primi, yakacak yardımı, ... harçlığı ve yıllık izin harçlığı alacakları belirtilmiş olup dava dilekçesindeki taleplerin arabuluculuğa konu edildiğinden söz edilemez. Buna göre davacı yönünden temyiz incelemesi yapıldığı dikkate alınarak, hüküm altına alınan alacak kalemleri dışındaki talepler yönünden arabuluculuk son tutanağında anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığı açıkça belirtilmediğinden davanın usulden reddi yerine esastan reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı İSU Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.