"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 15.07.2015
HÜKÜM/KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1998 Ekim ayından 28.05.2015 tarihine kadar aralıksız şekilde davalıya ait işyerinde çalıştığını, 2012 Ekim ayında ...-... Sendikasına üye olduğunu ve işyerinde uygulanan toplu ... sözleşmesinden faydalandığını, tüm çalışma süresince gemiadamı göreviyle 854 sayılı Deniz ... Kanunu'na (854 sayılı Kanun) tâbi olarak brüt ücret esasına göre çalıştığını, 01.01.2008 - 02.05.2010 tarihleri dışında 01.10.2014 tarihine kadar olan tüm çalışma süresince 24 saat çalışma 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığını, 01.03.2014 tarihinden itibaren üç vardiyalı çalışma sistemine geçildiğini, 01.03.2014 tarihine kadar olan dönemde 24 saatlik çalışma süresi içerisinde işyerinden hiç ayrılmaksızın sürekli işverenin emir ve talimatı altında bulunarak çalışmasını sürdürdüğünü ileri sürerek fazla çalışma, fazla saatlerle çalışma ücreti, fazla çalışma ücreti farkı ve ücret farkı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, talep edilen alacakların belirsiz alacak davasına konu yapılamayacağını, davacının 1998 Ekim-27.05.2015 tarihleri arasında müvekkili Şirkette çalıştığını, emekli olarak işten ayrıldığını, ibraname ve 27.05.2015 tarihli mutabakat beyanı dilekçelerinde bir alacak talebinin olmadığını, davacının fazla çalışması olması hâlinde bordrolara yansıtıldığını, bordrolardan belli olanın dışında fazla çalışma iddiasını kabul etmediklerini, davacının 18.10.2012 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile sendika üyeliğine kabul edildiğini, bu tarihten öncesi için toplu ... sözleşmesi hükümlerinden faydalanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 25.05.2016 tarihli ve 2015/461 Esas, 2016/404 Karar sayılı kararı ile davacının gemiadamı olarak çalıştığı, emsal dosyalar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının 24 saatlik çalışmada 8 saat ara dinlenme kullandığı, davacının fiilen 16 saat çalıştığı, fazla sürelerde çalışmasının 8 saat olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.10.2020 tarihli ve 2017/17880 Esas, 2020/13718 Karar sayılı ilâmı ile somut olayda ara dinlenme süresinin 10 saat olarak kabul edilmesi gerektiği, bilirkişi tarafından her ne kadar davacının 24 saat çalıştığı günler belirlenerek gün bazında hesaplama yapılmış ise de çalışılan günlerde davacının gemiye biniş ve gemiden ayrılış saatleri dosyada mevcut olduğundan bu hesaplama yönteminin hatalı olduğu, davacının gemiye biniş ve gemiden ayrılış saatlerine ilişkin kayıtların ayrıntılı olarak dökümü çıkarılarak davacının günlük çalışma saatlerinin belirlenmesi gerektiği, günlük çalışma süresinden 10 saatlik ara dinlenme düşüldükten sonra bulunacak mesai süresi üzerinden hesaplama yapılması ve varsa çalışmanın yapıldığı aydaki fazla çalışma ücreti ödemelerinin hesaplamadan mahsup edilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 29.03.2022 tarihli ve 2021/39 Esas, 2022/117 Karar sayılı kararı ile bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.....2022 tarihli ve 2022/7060 Esas, 2022/7799 Karar sayılı ilâmı ile Mahkemece bozma ilâmına uyularak verilen kararda bilirkişi raporundaki %25 zamlı ücret seçeneğine göre fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınmasının davacı yönünden usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporundaki %50 zamlı ücret üzerinden yapılan fazla çalışma ücreti hesabına itibarla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; Mahkemece verilen kararın bozma kapsamı dışında kalan hususlar yönünden usuli kazanılmış haklara aykırı olduğunu, bilirkişi raporundaki hesaplamaların bozmaya uygun olmadığını, yargılama giderlerinin yapıldığı tarihten itibaren işlemiş faizleriyle birlikte davalıdan tahsili gerektiğini belirterek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; fazla çalışma ücreti bakımından usuli kazanılmış hak ilkesine uygun hüküm kurulup kurulmadığı hususuna ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 41 inci maddesi.
3. Dairemizin 14.12.2022 tarihli ve 2022/16498 Esas, 2022/16753 Karar sayılı ilâmında usuli kazanılmış hak ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:
"...
3. Bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
4. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı karar). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı karar).
..."
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.