Logo

9. Hukuk Dairesi2023/6644 E. 2023/5984 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı şirket tarafından başlatılan icra takibine konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve kötü niyet tazminatı talebiyle açtığı menfi tespit davasında, kötü niyet tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kötüniyet tazminatının şartlarının oluşmadığı, takibin haksız olmasının tek başına yeterli olmadığı, ayrıca kötüniyetli de olması gerektiği ve bu hususun ispat yükünün davacı üzerinde olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kötüniyet tazminatı yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının başvurusunun esastan reddine, davacının başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkette 05.02.2014-12.05.2017 tarihleri arasında şarküteri sorumlusu olarak çalıştığını, müvekkili hakkında davalı Şirket tarafından Düzce 5. İcra Müdürlüğünün 2017/8256 Esas sayılı dosyası ile 29.03.2017 keşide ve 12.04.2017 vade tarihli senet ile 130.000,00 TL'lik icra takibi başlatıldığını, takibe konu olan senedin davacının işe başlarken davalı tarafından kendisinden alınan teminat senedi olduğunu, davacının davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, bu uygulamanın davalı tarafından işyeri içerisindeki işçilerin geneline uygulandığını, takibe konu bononun bedelinin nakden alındığına ilişkin ibarenin senet üzerinde yazılı olmasına karşın davalıdan para alınmadığı gibi işbu bononun keşide tarihi, vade tarihi ve bedelinin sonradan doldurulduğunu, bono üzerindeki ad, soyad, imza dışındaki hiçbir hususun davacı tarafından doldurulmadığını, davalı tarafın anonim şirket olduğunu, 130.000,00 TL'lik ticari bir faaliyetin davalı Şirketin ticari defter kayıtlarında da yer alacağını, takibe konu senedin kötüniyetli olarak icra takibine konu yapıldığını ileri sürerek Düzce 5. İcra Müdürlüğünün 2017/8256 Esas sayılı icra takip dosyasının iptali ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve asıl alacağın %20'sinden ... olmamak kaydıyla müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müdür olarak çalıştığı davalı Şirketin Kaynaşlı şubesinde 29.03.2017 ve ....05.2017 tarihlerinde yapılan detaylı sayımlar sonucunda Kaynaşlı şubesi envanterinde toplam 130.000,00 TL tutarında malın eksik olduğunun tespit edildiğini, davaya konu senedin davacının, davalı Şirketi uğratmış olduğu zarara istinaden alındığını, davacının kasadan geçirmeksizin mal çıkışı yapıp ücretini elden kendisine almak şeklinde ve mağazanın manav bölümünden yüklü miktarda alışveriş yapan bir esnafın verdiği nakit parayı alıp bedeli başka bir çalışanın kredi kartından geçirmek şeklinde şirkete zarar verdiğini, davacı aleyhine güveni kötüye kullanma ve hırsızlık suçlarından da Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına 2017/7368 Soruşturma dosya numarası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı tarafın, kendi iradesi ile Şirketin zararını karşılayabilmek adına davaya konu bonoyu tanzim ... şirket yetkililerine teslim ettiğini ancak borcu ödemediğini, bu nedenle davacı aleyhine Düzce 5. İcra Müdürlüğünün 2017/8256 Esas sayılı dosyası üzerinden takip yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının senedin teminat amacıyla verildiğini iddia ettiği, davacı tanığı B.B'nin "... işe girerken işyerindeki malzemelere zarar verme ve kıyafetler için bizden senet alınmıştır." şeklindeki beyanı, davalı Şirketin ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede icra takibine konu senedin davalının ticari kayıtlarında yer almadığının anlaşıldığı, ... hukukunun kendine özgü yapısı dikkate alındığında davacının senedin boş olarak ve/veya teminat amacıyla verildiği yönündeki iddiasını tanık veya fiili karineler ile ispat edebileceği, senette nakden kaydının olmasının davacıya davalı tarafından borç para verdiği anlamına geleceği, bu durumda senet miktarı da dikkate alınarak borç para verme işlemine ilişkin senedin davalının tacir olduğu da dikkate alınarak ticari kayıtlara işlenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu fiili karine nedeniyle davacının davasını ispat ettiği, davalının fiili karinenin aksini ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının Düzce 5. İcra Müdürlüğünün 2017/8256 Esas sayılı icra dosyasında icra takibine konu yapılan 29.03.2017 tanzim tarihli, 12.04.2017 vade tarihli kambiyo senedi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takip konusu asıl alacak miktarı olan 130.000,00 TL'nin %20'si oranındaki 26.000,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı vekili; taleple bağlılık ilkesinin aşıldığını, davacının müvekkili Şirket bünyesinde hırsızlık ve güveni kötüye kullanma suçlarını gösterir davranışlar sergilediğini, müvekkili Şirket tarafından çalışanlardan işe girerken boş senet alınmasının söz konusu olmadığını, davacının nakit alışverişlerin bedellerini kendisinin aldığını, karşılığında aynı oranda olmayan kredi kartı ödemeleri göstererek Şirketi dolandırdığını, yine kasadan mal geçmeden nakit ödemeler aldığını ve stoklardan eksilen fakat kaydı yapılmayan malların bedellerini de kendisi alarak müvekkilini dolandırdığını, davacının rızası ile ses kaydının alındığı bir ortamda bu suçları işlediğini kabul ederek müvekkilinin zararını karşılamak istediğini ve senet düzenlediğini, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu senedin bedelinin nakden alındığının yazılı olduğu, senette nakden kaydının olmasının davacıya davalı tarafından borç para verdiği anlamına geleceği, bu durumda senet miktarı ve davalının tacir olduğu da dikkate alınarak borç para verme işlemine ilişkin senedin ticari kayıtlara işlenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde, ticari defterlerlerde kaydedilmeyen senedin, teminat senedi olarak davalı tarafından davacıdan alındığının kabulü gerektiği, davacı tarafından davalının kendisini zarara uğrattığı ileri sürülmüş ise de davacı hakkında yürütülen soruşturma neticesinde davacı hakkında takipsizlik kararı verildiği ve davalının, davacının kendisini zarara uğrattığına ilişkin iddiasını ispat edemediğinden Mahkemenin davanın kabulü ile icra takibinin iptaline ve davalının asıl alacağın %20'si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine dair kararında isabetsizlik görülmediği ancak menfi tespit davasında dava değeri üzerinden nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekâlet ücreti verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının Düzce 5. İcra Müdürlüğünün 2017/8256 Esas sayılı takip dosyasında borçlu olup olmadığının tespiti ve davalı lehine %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) "Menfi tesbit ve istirdat davaları" kenar başlıklı 72 nci maddesinin beşinci fıkrası şu şekildedir:

"Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden ... olamaz. "

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İlâmın İlgili Hukuk kısmında açıkça belirtilen 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin beşinci fıkrasına göre menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması hâlinde, istem varsa, davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması ... başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacının üzerindedir.

3. Somut olayda, kötüniyet tazminatının koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (III) numaralı bendinin (2) numaralı alt bendinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine, “2-Şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.