"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 09.08.2005-12.12.2016 tarihleri arasında davalı işverenler ve Anadolubank Nederland NV Şirketinde çalıştığını, 01.03.2008 tarihinde Anadolubank ile imzalanan sözleşme ve ek sözleşme uyarınca müvekkilinin 3 yıl süreyle Anadolubank Nederland NV Şirketinde genel müdür yardımcısı olarak çalışmak üzere görevlendirildiğni, 19.03.2010 tarihinde görevinin süresiz hâle getirilerek yenilendiğini, 30.04.2013 tarihinde Anadolu Finansal Kiralama Şirketinde çalışmak üzere Türkiye'ye döndüğünü ve çalışmaya başladığını, aynı dönemde Anadolubank İcra Kurul Kararı uyarınca Anadolubank Nederland NV'de İcra Kurulu danışmanı görevini de üstlendiğini, son olarak görev yaptığı Anadolu Finansal Kiralama Şirketi tarafından önceden hazırlanan istifa ve ibrahamenin baskı altında müvekkiline imzalatıldığını, müvekkilinin Anadolubank N.V Şirketinde çalıştığı döneme ilişkin kıdem tazminatının ödenmemesi nedeniyle ihtirazı kayıt koyarak belgeleri imzalamak zorunda kaldığını, müvekkilinin Hollanda'da çalıştığı döneme ilişkin kıdem tazminatının ödenmesi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmelerinde tüm uyuşmazlıkların Türk kanunlarına göre ve Türk mahkemelerinde çözümleneceğinin kararlaştırıldığını, 5718 sayılı Milletlerarası ... Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca Hollanda hukukunun emredici hükümlerinin sunduğu asgari korumalar ile İş Kanunu'nun sunduğu korumalar karşılaştırılarak çalışan için daha elverişli olan kanunun uygulanması gerektiğini, buna göre Hollanda kanunlarının daha elverişli olması nedeniyle müvekkilinin kıdem tazminatının Hollanda'daki şartlar gözetilerek ödenmesi gerektiğini beyanla 5.000,00 Euro kıdem tazminatı alacağının faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacının 09.08.2005 - 14.10.2007 ve 06.02.2008 - 30.04.2013 tarihleri arasında müvekkili Şirkette çalıştığını, 12.12.2016 tarihli istifa dilekçesi ile Anadolu Finansal Kiralama Şirketindeki genel müdürlük görevinden istifa ettiğini, davacıyla 01.03.2008 tarihinde imzalanan iş sözleşmesine ek sözleşme ile davacının Hollanda'da Anadolubank Nederland NV Şirketinde görevlendirildiğini, bu görevine 30.04.2013 tarihine kadar devam ettiğini, davacının istifa etmek suretiyle anadolu Finansal Kiralama Şirketinden ayrılması nedeniyle müvekkili Şirketten tazminata hak kazanamadığını, davacı yanın istifa iradesinin yapılan baskıyla sakatlandığını ileri sürdüğünü ancak dilekçesinde bir kısım haklarını saklı tuttuğunun açıkça yazılması ve kendisinin istifa sırasında Şirkette genel müdür olarak görev yaptığı dikkate alındığında, bu iddiasının doğru olmadığının anlaşılacağını, öte yandan davacıya istifa karşılığında önemli bir miktarda ödeme yapıldığını, bunun da iş sözleşmesinin ikale yoluyla sonlandırıldığını gösterdiğini, davacıyla imzalanan 01.03.2008 tarihli ek sözleşmenin 3 üncü ve 10 uncu maddelerinde sözleşmenin Türk kanunlarına tâbi olduğunun açıkça yazıldığını, davacının müvekkili banka çalışanı olduğunu, sigorta prim ödemelerinin Türkiye'den yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; davanın konusunun davacının Anadolubank Nederland NV'de çalıştığı süreyle ilgili olarak Hollanda hukuku uyarınca hak kazandığı ancak ödenmeyen kıdem tazminatı tutarına ilişkin olduğunu, her iki Şirketin ayrı tüzel kişiliği bulunduğundan müvekkili Şirket yönünden husumetin söz konusu olmadığını, davacının 15.10.2007 - 05.02.2008 - 01.05.2013 - 12.12.2016 tarihleri arasında müvekkili Şirket nezdinde çalıştığını, 12.12.2016 tarihli istifa dilekçesi ile genel müdürlük görevinden istifa ettiğini, buna rağmen davacıya tüm haklarının ödendiğini, davacının imzasının bulunduğu ibrahamede açıkça ödemelerin belirtildiğini, davacının Anadolubank Nederland NV nezdindeki görev süresiyle ilgili haklarını saklı tutarak ihtirazı kayıtla ibranameyi imzalamış olmasının iradesinin fesada uğratılmadığının açık kanıtı olduğunu, davacının istifa dilekçesinin, ibranamenin ve ibranamede belirtilen ödemelerin fiilen yapılmış olması birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin ikale yoluyla sonlandırıldığının anlaşıldığını, kaldı ki davacının müvekkili Şirket nezdinde çalıştığı döneme ilişkin bir alacak talebinde de bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile imzalanan sözleşmeler gereğince uyuşmazlıklarda Türk hukukunun uygulanacağının hüküm altına alındığı, davacı vekilince her ne kadar davacının mutad işyerinin Hollanda olduğu ileri sürülmüş ise de, Hollanda'daki çalışma öncesinde davacının davalı işverene bağlı olarak Türkiye'de de görev yaptığı, taraflar arasındaki 26.10.2010 tarihli sözleşmenin 1 ve 6 ncı maddesinde davacının Hollanda'daki görevinin sona ermesi durumunda Türkiye'ye döneceği ve işveren tarafından kendisine iş teklifinde bulunulacağının hüküm altına alındığı, davacının davalı işveren tarafından ilk başta ve sadece yabancı ülkede çalıştırılmak üzere işe alınmadığı, öncesinde de çalışmasının bulunduğu, yine işverenin yukarıda belirtilen sözleşmenin 1 ve 6 ncı maddesi uyarınca yabancı ülkeye gönderdiği işçiyi geri alma niyetinden vazgeçmediği, bu sebeple davacının Hollanda'da çalıştığı işyerinin mutad işyeri hâline gelmediği ve 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinin birinci fıkrasındaki mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgari koruma hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, davalı tarafça davacının her ne kadar istifa etmek sureti ile kıdem tazminatı hakkı bulunmadığı bildirilmiş ise de davacının istifasından sonra kendisine kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı bu durumun savunma ile çeliştiği ve davacının kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı Tarafın İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının uğradığı baskı nedeniyle davalı tarafından hazırlanan ibranameyi imzalamak zorunda kaldığını, 01.03.2008-20.04.2013 tarihleri arasında mutad işyeri Hollanda olduğundan Hollanda hukukunun uygulanması gerektiğini, müvekkilinin bu hukuka göre 147.436,00 Euro kıdem tazminatına hak kazanacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Tarafın İstinaf Sebepleri
1. Davalı ... AŞ vekili; davanın müvekkili davalı yönünden husumetten reddi gerektiğini, davacının istifasına rağmen imzasının bulunduğu 12.12.2016 tarihli belge uyarınca tüm haklarının ödendiğini, iş sözleşmesinin ikale yoluyla sonlandığını, davacının 15.10.2007 - 05.02.2008 ile 01.05.2013 - 12.12.2016 tarihleri arasında müvekkili davalı Şirkette çalıştığını ve haklarının ödendiğini savunarak İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... AŞ vekili; davacının istifa ederek işyerinden ayrıldığını, bu nedenle müvekkili Bankada çalışmış olduğu döneme ilişkin kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davacı ile imzalanan iş sözleşmesine ek sözleşme ile taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkların çözümünde Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının geçerli olduğunu savunarak İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında açıklandığı gibi uyuşmazlıkta yabancılık unsuru bulunmadığı ve davaya Türk hukukunun uygulanması gerektiği, davalılar arasında organik bağ bulunduğu ve davacının işçilik alacaklarından davalıların birlikte sorumlu olduğu, davacıya bir miktar kıdem tazminatı ödemesi yapılmış olduğundan davacının bakiye kıdem tazminatı talebinin kabulünde de bir hukuka aykırılık olmadığı gerekçeleriyle taraf vekilerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; davacının istifa ederek işyerinden ayrıldığını, bu nedenle müvekkili Bankada çalışmış olduğu döneme ilişkin kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davacı ile imzalanan iş sözleşmesine ek sözleşme ile taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkların çözümünde Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının geçerli olduğunu savunarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davada hangi ülke hukukunun uygulanması gerektiği, davacının kıdem tazminatı alacağının ispatı, hesaplanması ve ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 120 nci maddesinin atfı ile hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 5718 sayılı Kanun'un 2, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer ... sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalılara yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.