Logo

9. Hukuk Dairesi2023/7309 E. 2023/6741 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı, toplu iş sözleşmesinden yararlanma koşulları, alacak hesabı, dava türü, zamanaşımı, faiz, yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kısmi dava olarak açılan ilave tediye alacağı davasında, ıslahla artırılan alacak miktarına karşı davalı vekilinin yaptığı zamanaşımı def'inin dikkate alınmaması ve hüküm altına alınan alacakların net mi brüt mü olduğunun kararda belirtilmemesi bozmayı gerektirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince ....01.2021 tarihli ve 2020/473 Esas, 2021/17 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 07.....2022 tarihli ve 2021/527 Esas, 2022/1398 Karar sayılı karar ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... Kömür İşletmeleri (...) Genel Müdürlüğüne bağlı linyit kömür üretiminde faaliyet gösteren ... Teknik Elektrik Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin (... Teknik Şirketi) çalışanı olduğunu, en başından beri davalının asıl işçisi olmasına rağmen muvazaalı olarak alt işveren işçisiymiş gibi gösterilerek haklarının kısıtlandığını, toplu ... sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerektiğini, davacının işyerinde imzalanan toplu ... sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üye olduğunu ileri sürerek ilave tediye alacağı, ücret farkı alacağı (taban ücret farkı), toplu ... sözleşmesi ikramiyesi alacağı, prim alacağı, kömür yardımı alacağı, bedelsiz yemek iaşe bedeli alacağı, sabun ve aydınlatma bedeli alacağı, koruyucu malzeme ve giyim bedeli alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin işi anahtar teslim ... olarak verdiğini, ihale makamı olan Kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, çalışanların ... ve talimatları ihaleyi ... firmadan aldıklarını, davacının Kurum işçisi olmadığını ve Kurumun tarafı olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair bir talebi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. İhbar olunan ... Teknik Şirketi vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını müvekkilinin İdare tarafından açılan ihaleleri kazanarak kömür üretim işi yaptığını, davalı ile müvekkili Şirket arasındaki ilişkinin ihale usulü ile hizmet alımı işi olduğunu ve muvazaanın söz konusu olmadığını, davacının müvekkili Şirket çalışanı olduğunu, davacının ...-... Sendikası ile müvekkili arasında imzalanmış olan toplu ... sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını ve herhangi bir hak kaybının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ...-... Sendikasına üye olduğu, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun ... olduğu, davalı Kuruma yazılan müzekkere cevabında davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediğinin; ...-... Sendikasına yazılan müzekkere cevabında ise işçinin sendika üyeliğinin asıl işverene bildirilmesi usulünün uygulanmadığının belirtildiği, buna göre davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davacının toplu ... sözleşmesinden ... alacak taleplerinin reddine; ancak davacı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) gereği ilave tediye alacağına hak kazandığından dava konusu ilave tediye alacağının taleple bağlı kalınarak hüküm altına alınmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; dava dilekçesindeki taleplerini ıslah etmelerine rağmen ıslah dilekçesinin dikkate alınmadığını, toplu ... sözleşmesi imza tarihinde işyerinde örgütlü ...-... Sendikasına üye olan müvekkilinin toplu ... sözleşmesinden kaynaklanan fark ücret alacaklarının reddinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, toplu ... sözleşmesi hükümlerinden yararlanmak için imza tarihinde ... yerinde örgütlü sendikaya üye olmanın yeterli olduğunu, İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde belirtilen yüksek yargı kararlarının hatalı yorumlandığını, üyeliğin işverene bildirimi yükümlülüğünün imza tarihinde sendika üyesi olmayan ancak sonradan üye olan işçiler için olduğunu, aynı işyerinde çalışan işçilerin toplu ... sözleşmesi farkları da dâhil tüm haklarını aldıklarını, müvekkilinin ücretinden sendika aidatı kesildiğini, toplu ... sözleşmesi farkları dışında dava konusu ettikleri ilave tediye ile sair alacaklarının da toplu ... sözleşmesi farkları dikkate alınarak hüküm altına alınması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; zamanaşımı def'ini yinelediklerini, işverenin asıl işverene göre gerek kullanılan teknoloji gerekse araç ve gereçler bakımından daha ... olması gerektiğinin söylenemeyeceğini, bu nedenle muvazaa tespitini kabul etmediklerini, davacının ilave tediye ücretine hak kazanamadığını, hesabın da hatalı olduğunu, fiilen çalışılan günlere göre kıstelyevm hesabı yapılması gerektiğini, brüt ücret üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğunu, faiz talebi ile faiz başlangıç tarihleri ve faiz türlerinin hukuka aykırı olduğunu, harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinde aleyhe olan kısımları kabul etmediklerini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamına göre davalı Kurumun hizmetin yürütülmesine ilişkin teknolojik imkânları, araç, gereç ve ekipmanları itibarıyla ihbar olunan Şirketten daha ... durumda olduğu, asıl işin alt işverene verilebilmesinin en önemli şartının verilen işin, işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olması şeklinde belirlenebileceği; ancak davalı ve ihbar olunan Şirket arasında kanuna uygun bir asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmadığından davacının başlangıçtan itibaren ... Genel Müdürlüğü işçisi olarak kabulünün doğru olduğu, buna göre İlk Derece Mahkemesinin ilave tediye alacağının kabulüne dair kararının isabetli bulunduğu, davacının toplu ... sözleşmesinden yararlandırılmasına yönelik talebi yönünden ise davacının sendika üyeliğinin Kuruma bildirilmediğinin anlaşıldığı, bu nedenle toplu ... sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığı ancak davacının talebini ıslah dilekçesi ile artırmasına rağmen taleple bağlı olarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı ile muvazaanın varlığı hâlinde ... işveren tarafından bağıtlanan toplu ... sözleşmesinden yararlanma koşulları, talep konusu alacakların hesabına esas alınacak ücret ile alacakların hesabı, dava türü, zamanaşımı, faiz, yargılama gideri ve vekâlet ücreti noktalarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 109, 320 ve 326 ncı maddeleri ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 ... maddesi.

2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi, 6772 Kanun'un 1 vd. Maddeleri, 7036 sayılı ... Mahkemeleri Kanunu'nun 3 üncü maddesi, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A maddesinin on bir ila on dördüncü fıkraları, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi.

3. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.09.2021 tarihli ve 2021/7688 Esas, 2021/11983 Karar sayılı; 23.02.2022 tarihli ve 2022/1773 Esas, 2022/2225 Karar sayılı ilâmları.

4. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10.11.2016 tarihli ve 2016/26170 Esas, 2016/25527 Karar sayılı ilâmı.

5. Dairemizin 27.10.2021 tarihli ve 2021/10852 Esas, 2021/15039 Karar sayılı ilâmında zamanaşımı def'ine ilişkin Dairece benimsenen ilkeler şu şekilde ifade edilmiştir:

"...

Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.

Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.

Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.

Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan ... için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.

Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.

...

Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.

Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.....2011 ... 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.). ..."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıda yer ... paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta; ilave tediye alacağına ilişkin dava, 6100 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesinde düzenlenen kısmi alacak davası türünde açılmış ve sonuçlandırılmıştır. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ilave tediye alacağı bakımından davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı def'i dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Bundan sonra alacak miktarı ıslah yoluyla artırılmış, davalı Kurum vekili tarafından ise davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesine karşı kanuni süresinde zamanaşımı def'i ileri sürülmüştür. Ne var ki ıslaha karşı ileri sürülen bu def'i dikkate alınmamıştır. Belirtilen husus, kararın İlgili Hukuk kısmının (5) numaralı paragrafında açıklanan Dairece benimsenen ilkeler de dikkate alınarak bozmayı gerektirmiştir.

3. Ayrıca hüküm altına alınan alacakların net mi brüt mü olduğu hususunun kararda belirtilmemesinin infazda tereddüt yaratacağının düşünülmemesi de isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.