Logo

9. Hukuk Dairesi2023/7462 E. 2023/11663 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı Kuruma nakledilen davacının ücretinin toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre doğru şekilde belirlenip belirlenmediği ve dava konusu fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı noktasında çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulmuş olsa da, arabuluculuk faaliyeti son tutanağından sonra muaccel olan alacaklar bakımından arabuluculuk şartının yerine getirilmediği ve hükümde faiz başlangıç tarihinin belirtilmemesinden dolayı infaza elverişli olmadığı gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1889 E., 2023/172 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. ... Mahkemesi

SAYISI : 2020/197 E., 2022/263 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin belediye işçisi olarak çalışmakta iken davalı Kuruma nakledildiğini, geçiş tarihinde düz işçi olarak çalışan davacının günlük yevmiyesinin 45,57 TL olduğunu, davalı işyerinde 01.03.2011-28.02.2013 tarihleri arasında geçerli 14. Dönem Toplu ... Sözleşmesinde işçinin yevmiyesinin tespiti hususunda devirle gelinen işyerindeki kıdemin ve devirle gelinen işyerinde aynı statüde çalışan personelin dikkate alınacağının düzenlendiğini, buna göre naklolunan işçilerin emsal işçilerle (emsal yoksa en yakın emsal işçilerle) birlikte değerlendirilerek yevmiyesinin belirleneceğinin karara bağlandığı, ancak davalının fiilen bunu uygulamayıp doğrudan davacının naklen geldiği Kurumdaki kıdemini esas alarak yevmiye belirlediğini, davalı Kurum bünyesinde 1991 yılından sonra sadece terör mağduru-özürlü-eski hükümlü kişilerin işe alındığını ve emsal işçi tespitinde sadece bu kişilerin esas alındığını, bu uygulamanın hatalı olduğunu, yevmiye tespiti yapılırken özürlü hükümlü kadrosunda çalışan işçilerin dikkate alınmadan davacının bulunduğu kadroya en yakın emsal işçinin esas alınarak yevmiye tespitinin yapılması gerektiğini iddia ederek fark ücret, fark akdi ikramiye, fark ilave tediye, fark fazla çalışma alacaklarının tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının ücretinin kanuna uygun olarak belirlendiğini, 1991-2013 tarihleri arasında özürlü-eski hükümlü dışında sanat sınıfı personelinin işe alınmadığını, kaldı ki özürlü-eski hükümlü personelin özlük haklarının toplu ... sözleşmesi ile belirlenerek diğer işçilerden bir farklılık arz etmediğini, davanın hukuki dayanağı olan 14. Dönem Toplu ... Sözleşmesine göre emsal mukayesesinde davacıya verilen görev ve işe giriş tarihinde kamu işverenindeki kıdeminin esas alınacağının düzenlendiğini, davacının tüm hak edişlerinin eksiksiz ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada bulunan davacıya ait özlük dosyasının incelenmesinde, davacının davalıya ait işyerinde kaloriferci olarak çalıştığı, davacıya en yakın kıdemdeki emsal işçinin Y.Ç olabileceği kanaatine varıldığı, emsal işçi olarak kabul edilen Y.Ç.'nin ücretinin farklı belirlendiği hususu da davalı tarafça ispatlanamadığı, 21.10.2021 havale tarihli bilirkişi kök raporunda davacının, davacıya emsal teşkil edecek nitelikte çalışması olan Y.Ç isimli işçiyle olan ücret farkından dolayı oluşan dava konusu fark ücret alacağı, fark ilave tediye alacağı, fark akdi ikramiye alacağına ilişkin hesaplamalar yapıldığı ve bu hesaplamaların dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu, dava konusu fark fazla çalışma ücreti alacağı talebi yönünden yapılan incelemede, dosyada davacının fazla çalışma yaptığına ilişkin herhangi bir delil bulunmadığından fark fazla çalışma ücreti alacağının ispatlanamadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, emsal mukayesesinin hatalı yapıldığını, 14. Dönem Toplu ... Sözleşmesi hükümlerinin hatalı uygulanarak sınav ile geçilen pozisyonun esas alınarak fark alacakların hesaplandığını, davacının müvekkili Kuruma geldiği zaman verilen pozisyonun baz alınması gerektiğini, hesap bilirkişisinin gerekli yasal kesintileri yapmadığını, davacının müvekkili Kuruma nakledilmesinden itibaren yevmiyesine tüm zamlar ve terfilerin yansıtıldığını, ücretinde herhangi bir düşüş olmadığını, davacının tüm hak ve alacaklarının ödendiğini ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu alacakların belirsiz alacak davasına konu edilmesinde hukuka aykırılık olmadığı, toplu ... sözleşmesinin geçici 4 üncü maddesindeki düzenlemeye göre karara esas alınan bilirkişi raporunda, davacı ile aynı kıdemdeki emsal işte çalışan işçilerin; aynı kıdemde emsal işte çalışan işçi olmaması durumunda en yakın kıdemdeki emsal işte çalışan işçilerin ücretleri esas alınarak hesaplama yapılmış olması karşısında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararının bulunmadığını, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacıya bütün alacak kalemlerinin eksiksiz ödendiğini, ödemelerde ihtirazı kayıt düşülmediğinde davalı müvekkilinin ibra edildiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, tüm hak ve alacaklarının emsal işçiye göre belirlendiğini, davacının nakil tarihinden önceki alacaklarından müvekkili Kurumun sorumlu olmadığını, bilirkişinin hesap ettiği alacaklarda gerekli vergi ve kesintileri yapmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı Kuruma nakledilen davacının ücretinin toplu ... sözleşmesi hükümlerine göre doğru şekilde belirlenip belirlenmediği, dava konusu fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, arabuluculuk dava şartı ve hükmün faiz bakımından infaza elverişli olup olmadığı hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 32 nci maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun 1 vd. Maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu'nun 17, 39 uncu maddeleri, 7036 sayılı ... Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 7036 sayılı Kanunu'nun "Dava şartı olarak arabuluculuk" kenar başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; "Kanuna, ... veya toplu ... sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." Maddenin ikinci fıkrasında ise "... Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." düzenlemesi yer almaktadır.

3. Somut olayda davacı tarafından dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş, sürecin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine 20.09.2019 tarihli son tutanak dava dilekçesine eklenerek dava açılmıştır. Bununla birlikte Mahkemece hükme esas alınan ve davacının ıslahına dayanak oluşturan bilirkişi raporunda fark ücret alacağı dava tarihi olan 19.11.2019 tarihi esas alınarak hesaplanmıştır. Arabuluculuk faaliyeti ise tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir.

4. Arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra muaccel olan, 20.09.2019 son tutanak tarihi ile 19.11.2019 dava tarihi arasında muaccel olan alacaklar bakımından arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında, bu dönem yönünden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.

5. Ayrıca İlk Derece Mahkemesince, dava konusu ücret ve ikramiye alacaklarına 21.10.2021 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren faiz yürütüldüğü belirtilmesine rağmen, 21.10.2021 havale tarihli bilirkişi raporunda temerrüt tarihlerinin belirtilmediği görülmektedir. Bu hâliyle hüküm, infazda tereddüt oluşturacak mahiyettedir. Belirtilen sebeple; anılan alacaklar yönünden faiz konusunda infaza elverişli şekilde hüküm kurulmak üzere kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.