"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2690 E., 2022/1486 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 12. ... Mahkemesi
SAYISI : 2019/1219 E., 2020/729 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince 23.05.2022 tarihli ek karar ile istinaf başvurusunun yasal süresi içerisinde yapılmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Ek kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı işyerinde çalıştığını, 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, alt işveren bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini ve ödendiğini, kadroya geçerken ... ... sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini, ancak davalı tarafından eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek ödenmeyen ücret farkı ve ilave tediye farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kadroya geçiş sonrasında ücretin Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu ... sözleşmesi hükümleri dikkate alınmak suretiyle belirlendiğini, hukuka aykırı bir uygulamanın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli ... sözleşmesinin 7 nci maddesinde, davacının ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair düzenleme olduğundan hareketle belirsiz süreli ... sözleşmesinin ve toplu ... sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İlk Derece Mahkemesince 23.05.2022 tarihli ek karar ile istinaf başvurusunun yasal süresi içerisinde yapılmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2022 tarihli ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararında kesin olarak hüküm tesis edilmiş ise de verilen hükme karşı istinaf yolunun açık olması gerektiğini belirterek ve cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tebliğ tarihi ve istinaf başvurusunda bulunulan tarih birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesinin istinaf talebinin reddine dair ek kararının isabetli olduğu belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı vekilinin istinaf başvurusunun süreden reddine dair ek kararın ve bu bağlamda Bölge Adliye Mahkemesinin davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının isabetli olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 346 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 7036 sayılı ... Mahkemeleri Kanunu'nun 7 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
....07.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Somut olayda İlk Derece Mahkemesince davacının sözleşmeden doğan fark alacakları hüküm altına alınmış, kararın kesin olarak verildiği belirtilmiştir. Kesin olarak verildiği belirtilen karara karşı doğal olarak kanun yolu ve süresi de gösterilmemiştir.
Karar davalı Bakanlığa 21.10.2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı vekilinin 23.05.2022 tarihinde yapmış olduğu istinaf başvurusu İlk Derece Mahkemesi tarafından istinafın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Davalının ek karara yönelik istinaf başvurusu ise Bölge Adliye Mahkemesince aynı gerekçe ile esastan reddedilmiştir.
Davalı Bakanlığın temyiz başvurusu Dairemizce oy çokluğu ile reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesinin kararı onanmıştır.
2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlığını taşıyan 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” Bu anayasal düzenlemeye uygun olarak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde kanun yolu ve süresinin belirtilmesi hükmün zorunlu bir unsuru olarak öngörülmüştür.
Mahkemece hüküm altına alınan alacak miktarı 3.809,33 TL olup karar tarihi itibarı ile kesinlik sınırının altındadır. Ancak, söz konusu hüküm davalıya ait işyerinde çalışmaya devam eden işçinin ileriye yönelik yevmiye tespitini de içermektedir. Hüküm altına alınan miktar kesinlik sınırının altında kalmakla birlikte, tespit bakımından ileriye etkili bir hükmün kesin olup olmadığına ilişkin kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Dairemizce aynı işyerinde çalışmaya devam eden işçiler bakımından ücret miktarına ilişkin tespitin ileriye etkili olması hâlinde hükmün kesin olmadığı kabul edilmektedir.
Dairemizin yukarıda açıklanan uygulamasına göre söz konusu hükme karşı istinaf yolu açıktır. Buna göre kesin olmadığı hâlde İlk Derece Mahkemesince kesin olduğu belirtilen söz konusu karara yönelik davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru değildir. Karara karşı istinaf yolu açık olmasına rağmen Mahkemece hükmün kesin olarak verildiği belirtilmek suretiyle kanun yolu ve süresinin gösterilmemesi, Anayasa'nın ve 6100 sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen hükümlerine açıkça aykırıdır. Hatalı şekilde kararın kesin olduğunun belirtilmesi, tarafların yanılmalarına ve olağan kanun yolu haklarını kullanamamalarına yol açacak niteliktedir. Bu tür bir yanıltmanın varlığı hâlinde istinaf yoluna başvuru hakkına sahip olan tarafın başvuru süresinin Kanun'da öngörülen yasal süre ile sınırlı olduğunu kabul etmek mahkemeye erişim hakkının ölçüsüz şekilde kısıtlanması sonucunu doğurur.
Anayasa Mahkemesinin 19.01.2022 tarihli ve 2019/15693 Başvuru numaralı (... ve Diğerleri) kararında da kanun yoluna başvuru süresinin, mahkemeye erişim hakkı ve hak arama özgürlüğü bağlamında önemi "... Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsızlaştırmadıkça -hukuki belirlilik ilkesinin gereği olarak- mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ancak mevzuatta öngörülen süre kurallarının hukuka açıkça aykırı olarak yanlış uygulanması veya bu sürelerin hatalı hesaplanması nedenleriyle kişilerin dava açma ya da kanun yollarına başvuru haklarını kullanmasına engel olunması mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (... Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., § 38). ..." şeklinde açıklanmıştır.
İlk Derece Mahkemesince hatalı olarak kesin olduğu belirtilen bir karar için tebliğ tarihinden itibaren kanun yolu süresinin işlediğinden söz edilemez. Bu durumda kanun yolu ve süresi bakımından kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesinin geçerli olduğu da söylenemez. Zira söz konusu kararın kesin olmadığı kanuna değil, Yargıtay uygulamasına dayanmaktadır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; İlk Derece Mahkemesinin hatalı şekilde kesin olduğunu belirttiği söz konusu kararına karşı davalının istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek istinaf başvurusunun esastan incelenmesi gerekir. Aksi hâlde mahkemeye erişim hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Kararın bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılamıyoruz.