Logo

9. Hukuk Dairesi2023/9183 E. 2023/11331 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı ... ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı, davacının asıl işverenin ... olup olmadığı ve davacının talep ettiği alacakların bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının yaptığı işin davalının asıl işi kapsamında olmayan yardımcı iş niteliğinde olduğu, davalı ile alt işverenler arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu ve davacının asıl işverenin ... olmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1586 E., 2022/2203 K.

KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elbistan ... Mahkemesi

SAYISI : 2018/348 E., 2021/242 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... (...) bünyesinde bulunan Afşin-Elbistan Linyitleri İşletme Müdürlüğünün Elbistan bölümünde kalorifer tesisatçısı olarak alt işverenleri yıllara göre değişen firmalarda çalıştığını, müvekkilinin çalıştığı dönemde alacaklarının, asıl işveren işçilerine ödenen ücretten düşük ödendiğini, fazla çalışma ücretinin, ... bayram ve genel tatil alacaklarının ödenmediğini ya da asıl işveren işçilerinden düşük ödendiğini ileri sürerek ... ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun ve davacının baştan itibaren ...'ın işçisi olduğunun tespiti ile ücret farkı, ilave tediye, fazla çalışma ücreti farkı, ... bayram ve genel tatil ücreti farkı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Kurum ile davacı arasında herhangi bir ... sözleşmesi olmadığını, davacının işe alınıp işten çıkarılmasında müvekkili Kurumun bir dâhlinin bulunmadığını, dava konusu işin davalı Kurumun asıl işi olmadığını, Kurum ile dava dışı şirket arasında üç yıl süreli hizmet alımı işi olduğunu, davalı Kurumun taraf sıfatının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı ... ile dava dışı alt işverenler arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu, Mahkemece davalının dava dışı alt işveren Şirketlerle yaptığı hizmet alım sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğu ve davacının başlangıçtan itibaren ...'ın işçisi olduğunun Hukuk Genel Kurulu kararı ile ve işbu davalardan alınan ve emsal muvazaa tespiti bilirkişi raporları ile sabit olduğu, alınan muvazaa raporlarından Kurum personeli ile alt işveren işçilerinin koordinasyonunun Kurum tarafından sağlandığı, alt işveren işçilerine emir ve talimatların Kurum tarafından verildiği, işyerindeki eğitimleri birlikte aldıkları yine davacılar ile aynı işi yapan işçilerin bulunduğu ve bu kişilerin Kurum kadrosunda çalıştığı, aynı şekilde alt işveren işçileri dâhil koordinasyonun davalı Kurum tarafından yapıldığı, Hukuk Genel Kurulu kararında tespit olunan dönemden sonraki dönemde yapılan ... sözleşmelerinde de herhangi bir değişikliğin olmadığı, Kurumun bu yöndeki hizmet alım sözleşmesini işçi temini olarak gördüğü, muvazaa olgusunun devam ettiği, bu nedenle davalının dava dışı alt işveren Şirketlerle yaptığı hizmet alım sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğu ve davacının başlangıçtan itibaren ...'ın işçisi olduğu, ilave tediye alacağı bulunduğu, davacının fark ücret, fazla çalışma ücreti, ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davacı tarafından usulüne uygun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ilave tediye alacağının davacının fiilen aldığı ücret üzerinden hesaplanmasının hatalı olduğunu, davalı Kurumda aynı pozisyonda çalışan kadrolu işçinin emsal ücreti üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, nitekim Anayasa Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli 2020/57 Esas sayılı dosyasında 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının dördüncü cümlesinin iptaline karar verildiğini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve dosya kapsamı dikkate alınarak davacının sendika üyeliğine bakılmaksızın kendisi ile aynı işi yapan kadrolu emsal işçinin taban ücreti üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, ödenmeyen fark ücret, fazla çalışma ücreti, ... bayram ve genel tatil ücreti alacağının kabul edilmesi gerektiğini, kendisine ödenen bu ücretlerin kadrolu işçilere göre eksik ödendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; seri olarak açılan bu davalarda vekâlet ücretinde oransal olarak indirim yapılması gerekirken Mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, muvazaa olgusuna ilişkin hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan Yargıtay kararı emsal alınarak muvazaa kabulünün hatalı olduğunu, davacı ile aynı işi yapan Kurum çalışanının bulunmadığını, davacının yaptığı işin Kurumun asıl işi olan elektrik üretimi ile ilgisi bulunmadığını, davacı tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davacı sendikalı çalışan olmadığından hesaplamanın sendikasız işçi ücreti üzerine yapılması gerektiğini, 2018 yılı 2. Dönem tediye hesaplamasında 01.12.2018 devir tarihinin dikkate alınması gerektiğini, davacı gibi hizmet alım personeli olarak çalışan işçilerin kamu işçisi sıfatını kazanamadıklarını, kamu işçisi sıfatı kazanamadığı hâlde kanun gerekçe gösterilerek davacıya ilave tediye ödenmesi gerektiği yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dilekçesinde davacının ... bünyesinde bulunan Afşin-Elbistan Linyitleri İşletme Müdürlüğünün Elbistan bölümünde kalorifer tesisatçısı olarak çalıştığını iddia ettiği, dosyaya sunulan ihale sözleşmeleri ve teknik şartnameler incelendiğinde; işin yeri ve konusunun; AEL İşletme Müdürlüğünün Çoğulhandaki İşletme Sahası Hizmet Binaları, Doğan Maden Sitesi Elbistan memur sitede bulunan isale hatları, kalorifer hatları, temiz ve pis su tesisatları, ısı merkezlerinde bulunan brülörlü kalorifer kazanları, jenaratör, su deposu, su arıtma cihazları, ... enerji sistemlerinin işletilmesi, bakımı, onarımı, yenilenmesi, yeni hat çekilmesi, inşaat bakım onarımı işine ilişkin hizmet alım işi olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işe giriş bildirgelerinde davacının kalorifer tesisatçısı olarak belirtildiği, dosya kapsamında bulunan hizmet alım sözleşmesi ile davacıya yaptırılan işin uyumlu olduğu, tanık beyanlarından da davacının kalorifer tesisatçısı olarak görev yaptığı, davacının Kurumun asıl işlerinde arizi olarak da olsa çalıştırılmadığının anlaşıldığı, davacının yaptığı işin davalının asıl işi kapsamında olmayan yardımcı ... niteliğinde, uzmanlık gerektirmeyen işlerden olduğu, davalı ile alt işverenler arasında geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu, Mahkemece muvazaalı olduğunun kabulünün hatalı olduğu, muvazaanın ispatlanamaması ve davalı işyerinde davacıya emsal işçi bulunmaması karşısında fark ücret alacaklarının reddinin yerinde olduğu, dava öncesi yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 680,00 TL arabuluculuk ücreti ile ilgili olarak Mahkemece hüküm kurulmadığının görüldüğü gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; muvazaa olgusunun, asıl .../yardımcı ... kavramından tamamen bağımsız olduğunu, kendi içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, dosyada toplanan tüm bilgi ve belgelerden de anlaşılacağı üzere davalı ...'ın alt firmaya verdiği işin muvazaalı olduğunu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda davacının muvazaalı çalıştığının ve asıl işvereninin davalı ... olduğunun tespiti ile ilave tediye alacağının sendika üyeliğine bakılmaksızın müvekkili ile aynı işi yapan kadrolu emsal işçinin taban ücreti üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasında, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının talep ettiği alacakların bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları, 32, 41 ve 47 nci maddeleri, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri, Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.