"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 1. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki tespit ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 15.10.2007 tarihinde davalı ... AŞ'ye (... Elektrik Şirketi) ait işyerinde çalışmaya başladığını, işyerinde alçak gerilim sayaç okuma, faturalandırma, ihtarname tebliği, akım kesme ve bağlama, sayaç sökme ve takma işlerini yaptığını, yaptığı iş ve işyeri başından beri aynı olmasına rağmen alt işverenlerin yıllar itibarıyla değişiklik arz ettiğini, müvekkilinin yaptığı işin elektrik dağıtım işinin ayrılmaz bir parçası olup asıl iş mahiyetinde olduğunu, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davalı ... bünyesinde çalışan, aynı veya benzer işi yapan işçilere göre müvekkiline ödenen ücretin ve yemek ücretlerinin daha düşük olduğunu, davacının karşılığı ödenmeyen fazla çalışma ücretleri ile kullanmadığı yıllık izinlerinin bulunduğunu ileri sürerek davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespitine, iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun ve yıllık izin sürelerinin tespitine karar verilmesi ile ücret alacağı, yemek ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Elektrik Gıda Nakliye İnşaat Turizm Temizlik İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. (... Elektrik Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, muvazaa iddialarını kabul etmediklerini, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığını, davacının davalı Şirket nezdinde herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı ve aradaki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğunun kabulü ile muvazaa iddiasına dayalı fark ücret ve yemek ücreti alacak taleplerinin reddi gerektiği, davacının fazla çalışma alacağı bulunmadığı, maddi vakıaların tek başına tespite konu olamayacağı, davacı tarafça yıllık izin sürelerinin tespitinin tek başına maddi vakıa tespitine yönelik olduğu, bu nedenle tespiti istenen bu talep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğuna yönelik talebin kabulü ile iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun tespitine ve diğer taleplerin reddine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı ... vekili; davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun tespitinde hukuki yararının bulunmadığını, kararın hukuka aykırı olduğunu, muvazaa iddialarını kabul etmediklerini, davalılar lehine ayrı ayrı iki vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekâlet ücreti tayin edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... Elektrik Şirketi vekili; muvaaza iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun tespitinde hukuki yararının bulunmadığını, zira davacı işçinin müvekkili işyerindeki çalışmasının 31.12.2016 tarihinde sona erdiğini, davacının kıdem tazminatının tahsili istemiyle Eskişehir 1. İş Mahkemesinin 2022/620 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığını ve bu davanın derdest olduğunu, artık tespit talebinde güncel hukuki yararı kalmadığını, içtihadı birleştirme kararı uyarınca hukuki yarara ilişkin dava şartının, dava açıldığı anda bulunması gerektiği gibi bu şartın dava süresince de varlığını sürdürmesi gerektiğini, dava konusu uyuşmazlığın tespit ve edaya ilişkin iki ayrı talebi kapsamasına rağmen davalılar lehine ayrı ayrı iki vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekâlet ücreti tayin edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olmadığı yönündeki kararda isabetsizlik bulunmadığı, ispat edilemeyen fazla çalışma ücreti talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, dava tarihi itibarıyla davalı işyerinde çalışması devam eden işçinin, iş sözleşmesinin yürütümü ve bitirilmesi sırasında sonuçları itibarıyla birçok hak ve menfaat ile yükümlülük noktalarında farklı rejimlere tâbi olan iş sözleşmesinin belirli veya belirsiz süreli olduğunun tespitinde davacının güncel menfaati bulunduğu, bu yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu, ancak reddolunan eda davasına konu taleplerden yemek ücreti ile ücret alacağı talebinin muvazaa tespitini de içerdiği, bu doğrultuda muvazaa talebinin ayrı bir talep olarak değerlendirilemeyeceği görülmekle İlk Derece Mahkemesince davalılar lehine, ret sebebine göre tek bir vekâlet ücreti takdir olunmasının yerinde olduğu gerekçeleriyle davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili; davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun tespitinde hukuki yarar bulunmadığını ve vekâlet ücretinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... Elektrik Şirketi vekili; istinaf başvurusundaki sebepleri tekrar etmiş ve davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun tespitinde hukuki yarar bulunmadığını, vekâlet ücretinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken diğer nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun tespitinde hukuki yararı bulunup bulunmadığına ve vekâlet ücretine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.2019 tarihli ve 2017/8-1854 Esas, 2019/1096 Karar sayılı kararında tespit davalarında hukuki yarara ilişkin ilkeler şu şekilde açıklanmıştır:
"...
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Hanağası, E.: Davada Menfaat, Önsözler-Ramazan ..., Ankara 2009, s. VII).
Hukuk Genel Kurulunun 24.06.1992 tarihli ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 tarihli ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Öte yandan, bu hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir (Hanağası, s. 135).
(...) Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada hâlen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (..., H./..., O./ ..., M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s. 297).
(...)Tespit davasında; eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkâr ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır (..., R./ ..., E./ ... ..., S.: Medeni Usul ... , Ankara 2017, s.287).
Bu doğrultuda, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur (... / .../ ... ..., s. 296-297).
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.05.2013 tarihli ve 2013/22-561 E., 2013/733 K. ile 01.02.2012 tarihli ve 2011/10-642 E., 2012/38 K. sayılı kararı sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir."
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemeden istenilen hukuki korunmaya göre davalar eda davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır. Eda davalarında bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken inşai (yenilik doğuran) davalar ile de var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması istenir. İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar. Tespit davaları ise bir hakkın veya bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının yahut bir belgenin sahte olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Tespit davası kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilen kararının icra ve infaz kabiliyeti yoktur.
2. Tespit davalarında davacının amacı, bir hak veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi olup hak veya hukuki ilişkinin varlığı yahut yokluğu tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, tespit davasının dinlenebilmesi için konusunu oluşturan hak veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının Mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer güncel bir hukuki yararının bulunması gerekir.
3. Tespit davasının konusunun hak veya hukuki ilişki olması ve davacının tespit davası açmakta güncel hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Açılan tespit davasında, bu iki şartın birlikte bulunup bulunmadığının, diğer dava şartlarında olduğu gibi davanın her aşamasında Mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekmekte olup bu şartların bulunmaması hâlinde Mahkemece esas hakkında incelemeye girilmeden, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekmektedir.
4. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür; bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hâllerde tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi hâkim tarafından da resen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti hâlinde davanın, 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesine göre dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir.
5. Yukarıda yapılan açıklamalara göre somut uyuşmazlık incelendiğinde; iş sözleşmesi yargılama devam ederken sona ermiş olmakla tespit davası yönünden davacının güncel hukuki yararı kalmamıştır. Bu durumda davacının, iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun tespitine dair talebinin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.