"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... Belediyesinde tahsildar olarak çalışmakta iken davalı ... tarafından 01.12.2009 tarihinde haklı bir sebep olmaksızın 2009 yılında hazırlanan denetim raporunda çıkan eksiklik ve buna paralel olarak, kamu zararı, güveni kötüye kullanma ve doğruluğa uymayan davranışlarda bulunmak iddialarıyla hakkında açılan ceza soruşturma dosyasına dayanarak iş sözleşmesini feshettiğini, müvekkilinin sözde fesih sebebi olan görevi kötüye kullanma suçundan ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/159 Esas, 2015/66 Karar sayılı kararı ile 09.10.2015 tarihinde beraat ettiğini, haksız fesih üzerine davalıya karşı açtıkları işe iade davasına ilişkin ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/22 Esas, 2016/61 Karar sayılı davanın kabulü kararının Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 05.12.2016 tarihli kararı onanarak 13.02.2017 tarihinde davacının işe iadesine ilişkin kararın kesinleştiğini, kesinleşme ve beraat kararları üzerine davacının suçsuzluğunun ispatlandığını, davalı Belediyeye işe iade için başvuru yapıldığını ancak davacının işe alınmadığını, davalının kötüniyetli olduğunu, davacının işe alınmama sebebi fesih ihtarnamesine konu olan sebeplerden bağımsız olmak üzere siyasi gerekçelere dayandığı, davacı ile birlikte iş sözleşmesi feshedilen ve daha sonra işe iade davaları kabul edilen kişilerin işe iadesi gerçekleştirilmişken söz konusu olayda yalnızca davacının işine geri dönmediğini, haksız fiile dayalı tazminat talep ettiklerini, davacının haksız ve kötüniyetli fesih tarihi olan 01.12.2009'dan işe iade kararının kesinleşme tarihi olan 13.02.2017 tarihleri arasında ücretini alamadığını, eksik yatan sigorta primi nedeniyle yaşlılık aylığının olması gerekenden düşük hesaplandığını, haksız fesih sebebiyle çalışmadığı müddette (fesih tarihi ile işe iade kararının kesinleşme tarihi arasındaki süre) davacının alacağı ücretin, sigorta priminin ve dolayısıyla işten haksız yere çıkarıldığından yüksek yatacak olan yaşlılık aylığı farkının, kötüniyetli fesih sebebiyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararların 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) haksız fiil hükümlerine dayanarak da tazmini gerektiğini, tüm bu sebeplerden dolayı haksız çıkarılma nedeniyle davacının son ücreti üzerinden hesaplanacak ücretinin (fesih tarihi ile işe iade kararının kesinleşme tarihi arasındaki süre) ve işten çıkarıldığı tarihten itibaren eksik yatan sigorta primi nedeniyle davacının işten çıkarılmadığı takdirde alacağı yaşlılık aylığı ile işten çıkarıldığı için aldığı yaşlılık aylığı farkının dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte bilirkişi marifetiyle hesaplanarak davacı müvekkiline ödenmesini talep ettiğini, uzun ve yorucu dava süreci boyunca müvekkilinin gerek geçindirmesi gereken bir ailesinin olması gerekse haksız yere işinden çıkartılması nedeniyle derin üzüntü duyduğunu, büyük sıkıntılar yaşadığını, stres ve üzüntüye bağlı olarak kalp krizi geçirip stend takıldığını, şerefi ile ilgili laflar işittiğini, yaşadığı yerdeki itibarının yerle bir olduğunu, yıllarca taşıdığı ismine gelen lekeden dolayı psikolojik ilaçlar kullandığını, tüm bunları kaldıramayarak intihara teşebbüs ettiğini, bu durumun sadece müvekkilini değil ailesini de yüksek derecede etkilediğini, Belediyenin kötüniyetli feshi nedeniyle geliri kalmayan müvekkilinin çocuklarının üniversiteyi kazandıkları ancak kazandıkları fakültelere okumaya gidemediklerini, davacının annesinin de tüm bu olaylara dayanamayarak kalp krizi geçirdiğini, manevi sıkıntılar ve hastalıkların yanında başka hiçbir yerde çalışamadığı için icralık olduğunu, siyasi görüşü nedeniyle haklı bir sebep olmadan bir insanın uzun yıllar boyu işinden, muhtemel kazançları ve haklarından mahrum bırakıldığını, haksız yere işinden, gelirinden ve tüm sosyal haklarından mahrum kaldığını ve dava süreci boyunca büyük hak kayıplarına uğradığını iddia ederek maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmak eylemleri nedeni ile davacının çalıştığı Kurumun zarara uğramasına sebebiyet verdiğini ve hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/4509 sayılı soruşturma dosyası ile soruşturma başlatıldığını ve müvekkili İdare tarafından davacı hakkında atılı suçlardan dolayı 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendi gereği iş sözleşmesinin 03.12.2009 tarihinde haklı nedenlerle feshediğini, davacının daha sonra müvekkili İdare aleyhine işe iade davası açtığını, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/22 Esas, 2016/61 Karar sayılı kararı ile davacının davasının kabulüne, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine dair verilen kararın onandığını, kararın kesinleşmesi sonucu davacının müvekkili İdareye 14.02.2017 tarihli başvuru dilekçeleri ile işe iade ve 4 aylık brüt ücret ve diğer haklarının, 4 aylık sigorta primlerinin, yasal sürede işe başlatılmaması hâlinde 4 aylık brüt ücret tutarının, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin ödenmesi talebinde bulunduğunu, bunun üzerine davacıya 22.836,56 TL brüt 4 aylık işe başlatmama tazminatı, 464,28 TL 03-14 Aralık ücret ödemesi, 1.908.35 TL 15 Aralık-14 Ocak ücret ödemesi, 2.066,78 TL 15 Ocak-14 Şubat ücret ödemesi, 1.962.33 TL 15 Şubat -14 Mart ücret ödemesi, 1,322,7 TL 15 Mart - 03 Nisan ücret ödemesi, 1,473,59 TL 4 aylık ikramiye ödemesi olmak özere toplamda 32.034,62 TL ödeme yapıldığı, davacının başvurusu üzerine 4,799,35 TL 4 aylık SGK prim ödemesi ve ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/22 Esas, 2016/61 Karar sayılı kararına istinaden 3.550,51 TL vekâlet ücreti ve yargılama gideri ödemesi yapıldığını, davacı tarafın yine 07.04.2017 tarihli başvuru dilekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı ile kullanılmayan yıllık ücretli izlerin ödenmesine ilişkin talepte bulunmuş olup davacının bu talebine ilişkin olarak yapılan hesaplamalar sonucu 78.492,34 TL kıdem tazminatı, 12.238,43 TL ihbar tazminatı ve 27.427,8 TL yıllık ücretli izin alacağının faizi ile birlikte ödendiğini, davacıya toplamda 165.672,97 TL ödeme yapıldığını, davacı tarafından açılan işe iade davasında feshin geçersizliğine karar verilmiş ise de feshe konu edilen eylemin müvekkili İdarenin güvenini sarsacak nitelikte olduğunu, iş sözleşmesinin feshinde o zaman zarfında haklı bir neden olduğunu, haksız fesih iddiası ile davacının manevi tazminat talebinde bulunabilmesi için müvekkili İdarece yapılan feshin kötüniyetli olarak yapıldığını kanıtlaması gerektiğini, davacının açmış olduğu işe iade davasında feshin geçersizliğine karar verilmiş olmasının müvekkili İdarece yapılan feshin kötüniyetli olarak yapıldığı anlamına gelmediğini, davalı İdarenin davacıya karşı kusurlu bir davranışı olmayıp iş sözleşmesinin feshini o anda somut delillere dayandırdığını, davacının tazminat talebinde bulunabilmesi için kanuni şartların gerçekleşmediğini, davacının kişilik haklarına da bir saldırının olmadığını, davacıya müvekkili İdare tarafından Mahkeme kararı ve talepleri doğrultusunda tüm ödemelerin yapılmasına rağmen hâlen hak talebinde bulunmasının kötüniyetli olup haksız kazanç elde etme çabası olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ... Belediyesi tarafından davacı işe başlatılmayarak tazminatları ödendiğinden maddi tazminatın reddi yönünde hüküm kurmak gerektiği, somut olayda manevi tazminata da hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; müvekkilinin maddi ve manevi tazminat talebinin genel hükümlere dayandığını, İlk Derece Mahkemesinin talepleri değerlendirirken hukuki nitelendirmede hataya düştüğünü, davanın ret gerekçesinde 4857 sayılı Kanun'da yazılı hükümlere atıf yapıldığını, oysa müvekkilinin talebinin 6098 sayılı Kanun hükümlerine dayandığını, müvekkilinin işe başlatılmayan tek kişi olarak, atılan iftiralar, siyasi sebeplerle işine son verilmesi ve geçirdiği soruşturma, davalı İdarenin kusurlu eylemleri nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazminini talep ettiğini, müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zararlar ile İdarenin kusurlu eylemleri arasında illiyet bağı bulunduğundan davacının müvekkili lehine maddi tazminata hükmedilmesi yönündeki talebinin yerinde olduğunu, müvekkiline ödendiği iddia edilen bedeller işe iade davası neticesinde ödenmiş olup uğradığı maddi ve manevi zararlara karşılık ödeme yapılmadığını, davalı ... tarafından ödenen alacak kalemlerinin bu davanın konusu olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile davalı Kurum arasında iş hukuku hükümlerinin uygulanmasını gerektirir şekilde iş sözleşmesinin bulunduğu, işverenin işe iadenin mali sonuçlarını ödeyerek 4857 sayılı Kanun'un 21 inci maddesine göre işçiyi işe başlatmama hakkı bulunduğu, ispat da bulunmadığı değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesinin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine ilişkin kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6098 sayılı Kanun'un 49, 50 ve 58 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.