"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1313 E., 2023/1618 K.
KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 5. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/296 E., 2022/181 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.04.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... duruşmaya geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Şirket ile aralarında yapılan 06.01.2020 tarihli ve 3 yıl süreli yazılı "Pilot Sözleşmesi" ile davalı işyerinde çalışmakta iken hizmet sözleşmesinin haklı bir neden olmaksızın 01.03.2021 tarihi itibarı ile işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmede sözleşmeyi haksız olarak fesheden taraf veya sözleşmenin haklı nedenle feshine sebebiyet veren tarafın diğer tarafa, sözleşmenin kalan süresi dikkate alınarak, kalan her bir takvim ayı için sözleşmenin işlememiş süresine tekabül eden aylık ücret tutarını cezai şart olarak ödemek zorunda olduğunun belirtildiğini, davalı işveren tarafından sözleşmenin haklı bir neden olmaksızın 01.03.2021 tarihi itibarı ile feshedildiğini, davacının iş sözleşmesinin 22 aylık süresine karşılık gelecek 44.000,00 euro bedelin faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğini belirterek cezai şart alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na (6098 sayılı Kanun) tâbi müvekkili Şirket nezdinde II. Pilot olarak çalıştığını, davacının hizmet sözleşmesinin bizzat davacı tarafından müvekkili Şirket ile paylaşılan bilgi ve belgeler doğrultusunda, Fetullahçı Terör Örgütü ( FETÖ/PYD) kapsamında soruşturma yapılması ve yapılan yargılama sonucunda davacının FETÖ/PYD silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına örgüt üyesi olarak dâhil olduğunun anlaşılması üzerine mahkeme tarafından cezalandırılmış olması, davacının beyan ve ikrarda bulunması, etkin pişmanlık müessesinden faydalanması ve işbu müessesenin mahiyeti de dikkate alınarak 6098 sayılı Kanun’un 435 inci maddesi kapsamında haklı nedenle feshedildiğini, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi uyarınca davacının cezai şart alacaklısı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile davalı Şirket arasında 06.01.2020-01.01.2023 dönemini kapsayan belirli süreli iş sözleşmesinin imzalandığı ve davacının pilot olarak görev yaptığı, her ne kadar işverence davacı hakkında yürütülen adli yargı süreci sonunda etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması ve durumun mahiyetinin gözetilmesi ile güven ilişkisinin temelinden sarsıldığı iddiasıyla haklı nedenlerle iş sözleşmesinin feshedildiği savunulmuş ise de; davacının atılı suçtan 28.07.2020 ile 13.10.2020 tarihlerinde tutuklu kaldığı, dolayısıyla davalı işverenin süreçten en başından itibaren haberdar olduğu ve davacının tahliyesi sonrasında hizmet ilişkisinin kesintisiz şekilde devam ettiği, Mahkeme hükmünün ilanından yaklaşık 2 ay sonra belirtilen nedenle iş sözleşmesinin feshinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 435 inci maddesi hükmüne aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; uygulanan indirimin hem kanun ve içtihatlara aykırı, hem de fahiş oranda olduğunu, her cezai şart alacağında indirim uygulanmayacağını, somut olaya göre değerlendirme yapılması gerektiğini, tenkis edilen miktardan dolayı davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yabancı para borcunun faizinde Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulandığını, Mahkemece taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak karar verildiğini, sözleşmenin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına örgüt üyesi olarak dâhil olduğunun anlaşıldığı tespitiyle Mahkeme tarafından cezalandırılmış olması, davacının beyan ve ikrarda bulunarak etkin pişmanlık müessesesinden faydalanması nedeniyle haklı olarak feshedildiğini, davacının tutukluluk döneminde ya da sonrasında davalı ... ağır ceza mahkemesinin kararında geçen şekilde etkin pişmanlığa konu ifadelerinden haberdar etmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece her ne kadar süreçten haberdar olduğundan bahisle iş sözleşmesinin haksız feshinden dolayı davacı yararına cezai şart alacağına hükmedilmiş ise de; davalı Şirket tarafından sözleşmenin 01.03.2021 tarihi itibarıyla feshedildiği, bahse konu ağır ceza mahkemesi kararının 15.01.2021 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar davalı Şirketçe tutuklamadan haberdar olunsa da Mahkeme kararının kesinleşmesinin beklenmesinin ve kesinleşmeye binaen fesih işlemlerini gerçekleştirmesinin feshin haksız olarak yapıldığı anlamına gelmeyeceği, fesih süresinin makul olduğu, somut olayın dürüstlük kuralları gereği davalıdan hizmet sözleşmesini sürdürmesinin beklenemeyeceği derecede çekilmez kılan durum olduğu, bu yöndeki feshin haklı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalı işverenin hukuka ve kanuna aykırı olarak sözleşmeyi feshederek cezai şarttan kurtulmaya çalıştığını, dava boyunca davalı tarafın yaşanan süreçten haberinin olmaması durumunun gerçek dışı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin yaşadığı adli süreçte gözaltına alındığını ve 28.07.2021 tarihinde tutuklandığını, bahse konu dosyadan dolayı yaklaşık 2,5 ay tutuklu kaldığını, ceza davasında 07.01.2021 tarihinde karar verildiğini, müvekkili hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verildiğini, davacının bu kararı derhal işverenine bildirdiğini, ayrıca 21.01.2021 tarihinde e-posta ile kararın bir suretini gönderdiğini, davacının 21.01.2021 tarihli bildirimden sonraki tarihlerde uzun süreli bireysel uçuşlarına dahi başlatıldığını, görev ve sorumlulukları arttırılarak uzun süre bireysel uçuşlar gerçekleştirdiğini, davalı firmanın gerek fesih ihtarnamesinde gerekse aşamalardaki dilekçelerinde yer alan güven ilişkisinin sarsıldığı, iş ilişkisini sürdürmenin beklenemez hâl aldığı iddialarının gerçek dışı ve kötüniyetli olduğunu, davalı işverenin fesihte makul süreye riayet etmediğini, Bölge Adliye Mahkemesince gerekçe belirtilmeden sürenin makul bulunmasının hatalı olduğunu, uygulanan indirimin hem kanun ve içtihatlara aykırı, hem de fahiş oranda olduğunu, her cezai şart alacağında indirim uygulanmayacağını, somut olaya göre değerlendirme yapılması gerektiğini, tenkis edilen miktardan dolayı davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin işverence 6098 sayılı Kanun'un 435 inci maddesi bağlamında haklı nedenle feshedilip feshedilmediği, buna göre davacının cezai şart alacağına hak kazanıp kazanmadığı ile vekâlet ücreti noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6098 sayılı Kanun'un 435 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.