"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/898 E., 2023/1146 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/110 E., 2022/134 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı İdare bünyesinde alt işveren şirketlerde çalışmakta iken 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna atandığını ve ücretinin asgari ücretin belirli bir oranda fazlası olarak belirlendiğini, ayrıca davacıya her altı aylık dönemde %4 oranındaki ücret zammı yapılması gerektiğini, davacıya iş sözleşmesinde yer alan oran uygulanmadan sadece %4 oranında ücret zammı uygulandığını ve bu şekilde ücretlerinin eksik ödendiğini ileri sürerek ücret farkı, ikramiye farkı, ilave tediye farkı, bakiye fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil alacakları ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan sosyal yardım, yol ve yakacak yardımı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; alt işveren işçisi olarak çalışırken sürekli işçi kadrosuna geçen davacının ücretinin ilgili mevzuat hükümleri ve sözleşme uyarınca belirlenerek eksiksiz ödendiğini, dava konusu taleplerin haksız olduğunu, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırılan işçilerin 696 sayılı KHK kapsamında 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, davacının 09.01.2018 tarihinde 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) geçici 23 üncü maddesi uyarınca sürekli işçi kadrosuna geçmek için talepte bulunarak daha önce alt işverenler nezdinde geçen çalışma dönemi için herhangi bir talepte bulunmayacağını taahhüt ettiğini, davacıya sözleşme ve mevzuat hükümleri kapsamında tüm ücretlerin ödendiğini, bakiye alacağın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 696 sayılı KHK gereğince 02.04.2018 tarihinde daimi işçi kadrosuna geçtiği, iş sözleşmesi gereği ücretinin 31.12.2018 tarihine kadar asgari ücretin %40 fazlası olarak belirlenip ödendiği, kadroya geçişte imzalanan iş sözleşmesinin yeni dönemde de esas alınarak ödeme yapılması gerektiğinden bahisle fark alacakların hesaplandığı, davalı İdare tarafından sadece %4 oranındaki zam uygulanmak suretiyle ücret ödemesi yapıldığı, %40 oranındaki sözleşme artış hükmünün uygulanmadığı, hükme elverişli ve denetime açık bilirkişi raporu ile davacının bir kısım ücretlerinin eksik ödenmiş olduğunun hesap ve tespit edildiği, davacının daimi işçi statüsüne geçerken önceki hakları korunduğu gibi 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22 ve 62 nci maddelerine göre de davacının yazılı rızası olmadan aylık ücrette indirim yapılmasının mümkün olmadığı, asgari ücretin belli bir oranda fazlası olarak kararlaştırılan aylık ücretin yeni dönemde de korunmasının esas olduğunun içtihatlar ile de kabul edildiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili ; 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde ile sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal haklarına ilişkin şartların Yüksek Hakem Kurulunca karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesi hükümleri esas alınmak sureti ile belirlendiğini, buna göre işçilerin 01.01.2019 tarihinde almakta oldukları günlük çıplak ücretlerine aynı tarihten itibaren %4 oranında zam yapılmak sureti ile belirleneceğinin düzenlendiğini ve davacı ücretinin de mevzuata uygun biçimde belirlenerek ödendiğini, davacının kadroya geçerken herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını beyanla bu haklardan feragat ettiğini, davanın hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, davacının ücretinde kesinti yapıldığı iddiaları ve alacak taleplerinin yerinde olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 4857 sayılı Kanun'un 22 ve 62 nci maddeleri ile 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi, sürekli işçi kadrosuna geçirilecek işçilerin ücret ve mali haklarının KHK'nın 127 nci maddesi hükmü tekrarlanarak Yüksek Hakem Kurulu kararına göre belirleneceğine dair 01.01.2018 tarihli Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Resmî Gazete'nin 30288 sayısında yayımlanan Tebliğ'in 21 inci maddesi ve Yüksek Hakem Kurulu kararı birlikte değerlendirildiğinde; kararda ücrete ilişkin bir belirlemede bulunulmayıp 2018-2020 yılları arasındaki zamların sürekli işçi kadrosuna geçen işçilerin ücretlerine %4 olarak uygulanacağının belirlendiği, bu şekilde kamudaki sürekli işçi kadrolarına geçişin, geçiş anındaki ücret seviyesine göre olacağının tespit edildiği, davacı ile davalı Kurum arasında sürekli işçi kadrosuna geçenlere özgü yapılan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde davacının ücretinin geçişin yapıldığı tarihten itibaren asgari ücretin sözleşmede belirtilmiş olan oranda fazlası olarak tespit edildiği, asgari ücret değiştiğinde davacının ücreti de oransal olarak değişeceğinden belirsiz süreli iş sözleşmesinin ücrete ilişkin 7 nci maddesinin uygulanması gerektiği gerekçeleriyle davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrar etmiş ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken diğer nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti ile hüküm altına alınan fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa bu alacakların hesabı konularına ilişkindir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti ile davacının Öz Sağlık-İş Sendikası ile TÜHİS arasında 10.08.2020 tarihinde imzalanan ve 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olup olmadığı, mümkün ise yararlanmaya başlaması gereken tarih ve buradan varılacak sonuca göre de dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ile faize ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı Kanun'un 22, 32 ve 34 üncü maddeleri, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun İkinci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 39 ve 53 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İş sözleşmesinde her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı hâllerde, önce uyuşmazlık konusu dönemdeki asgari ücret oranı dikkate alınarak işçinin alması gereken ücreti belirlenmekte, daha sonra bu ücrete uygulanması gereken zam oranları ilave edilerek sonuca gidilmektedir. 375 sayılı KHK'nın geçici 23 üncü maddesine göre sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler yönünden işçinin bireysel iş sözleşmesine göre alması gereken aylık ücret belirlendikten sonra, bu ücrete 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri'nde öngörülen %4 oranındaki ücret zamları uygulanarak işçiye ödenmesi gereken ücret miktarı belirlenmelidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, ilgili toplu iş sözleşmesinde öngörülen son ücret zammının (%4 oranındaki) Temmuz 2020 dönemine ait olduğudur. Bu tarihten sonraki dönem için zam (%4 oranında) yapılmış ücret aynen korunur ise de sona eren toplu iş sözleşmesinin art etkisi söz konusu değildir. İşçinin toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresinin bitim tarihi olan 31.10.2020 tarihinden sonra bir başka toplu iş sözleşmesinden yararlanması hâlinde, bu toplu iş sözleşmesi ve iş sözleşmesine göre belirlenen ücretin uygulanması gerekir. İşçinin yararlandığı herhangi bir toplu iş sözleşmesinin bulunmaması hâlinde ise sona eren toplu iş sözleşmesinin art etkisi bulunduğu kabul edilerek 31.10.2020 tarihinden sonraki dönem için bu toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre hesaplama yapılması mümkün değildir. İş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belirli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik bir hüküm bulunduğu takdirde, işçiye o yıl için ödenecek ücretin Ocak 2021 dönemindeki yeni asgari ücret miktarına göre belirlenmesi yerinde ise de bu ücrete ayrıca %4 oranında zam uygulanması mümkün değildir. Çünkü hem toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihi 31.10.2020 itibarıyla sona ermekte, hem de bu süreden sonra toplu iş sözleşmesinin art etkisi bulunmamaktadır.
3. Somut olayda, davalı Bakanlığa bağlı işyerinde ihale ile hizmet alımı yapılan alt işveren şirketler nezdinde çalışmakta iken 696 sayılı KHK’nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 23 üncü madde kapsamında 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirilmiş olan davacı işçinin, geçiş esnasında düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesinin aylık ücretin düzenlendiği 7 nci maddesinde yazılı bulunan oran dikkate alınmaksızın temel ücretinin hatalı belirlenmesi nedeniyle eksik ödeme yapıldığı iddia edilmiştir. Kadroya geçiş aşamasında davacı işçi tarafından imzalanan iş sözleşmesinde, ücretin her ay için ileriye etkili olarak asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceği kararlaştırılmış olduğundan sözü edilen kural her asgari ücret artış dönemi için işvereni bağlar.
4. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 2019 ve 2020 yıllarına ait ücretinin kadroya geçiş aşamasında işverenle imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde belirlenen oran ile Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinde öngörülen oran dikkate alınarak belirlenmesinde hata bulunmamaktadır. Davacının 2021 yılına ait ücretinin belirlenmesine gelindiğinde ise toplu iş sözleşmesinin iş sözleşmesine ilişkin hükümlerin ile 6356 sayılı Kanun uyarınca yenisi yürürlüğe girinceye kadar iş sözleşmesi hükmü olarak devam edeceği gerekçesi ile iş sözleşmesinde yazılı asgari ücretin oran olarak fazlası bulunduktan sonra bu ücrete %4 zam oranı uygulanarak 28.02.2021 tarihine kadar hesaplama yapılmak suretiyle belirlenen alacaklar hüküm altına alınmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere sona eren toplu iş sözleşmesinin art etkisi söz konusu değildir. İş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belirli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik bir hüküm bulunduğu takdirde, işçiye o yıl için ödenecek ücretin Ocak 2021 dönemindeki yeni asgari ücret miktarına göre belirlenmesi yerinde ise de bu ücrete ayrıca %4 oranında zam uygulanması mümkün değildir.
5. Bu açıklamalara göre Mahkemece talep edilen alacakların hesabında izlenmesi gereken yol şöyledir: Toplu iş sözleşmesinde öngörülen son ücret zammına (%4 oranındaki) göre belirlenen Temmuz 2020 ücretinin 01.01.2021 tarihine kadar korunacağı dikkate alınmalı, 01.01.2021 tarihine kadar hak kazanılan fark alacaklarının hesabında bu ücret miktarı esas alınmalıdır. 01.01.2021 tarihi ve sonraki dönem alacaklarının hesabında ise davacının 2021 yılı asgari ücretinin belli oranda fazlası üzerinden belirlenecek yeni ücret miktarı dikkate alınmalıdır. Bu şekilde belirlenecek ücrete, sona eren toplu iş sözleşmesinde öngörülen %4 zammın ilave edilmesi mümkün değildir.
6. 375 sayılı KHK'nın ilgili hükmünün ve bu KHK gereğince 31.10.2020 tarihine kadar uygulanması öngörülen toplu iş sözleşmesinin amacı; gerek alt işverenin taraf olduğu ve 31.10.2020 tarihinden önce sona erecek olan toplu iş sözleşmesinden yararlanmakta olan, gerekse alt işverenin taraf olduğu herhangi bir toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan işçileri belli bir süre için toplu iş sözleşmesi etkisinden mahrum bırakmamaktır. Bu nedenle 02.04.2018 tarihinde 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri'nden yararlanmaya başlayan yahut alt işveren nezdindeki toplu iş sözleşmesinin bitimini müteakip kanun gereği kendiliğinden yararlanmaya başlayan işçilerin, aynı dönem içinde bir başka toplu iş sözleşmesinden yararlanmayı talep etmeleri, 375 sayılı KHK gereği mümkün değildir. Bir toplu iş sözleşmesinin geriye etkili olarak yürürlüğe konulabilmesi kural olarak mümkün olsa da sonraki toplu iş sözleşmesi hükümlerinin geriye etkili olabileceği en erken süre önceki toplu iş sözleşmesinin bitim tarihidir. Sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler yönünden yapılacak değerlendirmede de bu ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Buna göre sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin kadroya geçirildikleri işyerinde yürürlükte bulunan bir toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri için en erken tarih her hâlükârda 01.11.2020 tarihi olmalıdır.
7. Diğer taraftan belirtmek gerekir ki 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin "İkinci Yıl İkinci Altı Ay Zammı" başlıklı ücret zamlarına ilişkin 2 nci maddesinin (d) bendi "01.07.2020 tarihinde işyerinde çalışmakta olan sendika üyesi işçilerin 30.06.2020 tarihi itibarıyla almakta oldukları günlük brüt çıplak ücretlerine 01.07.2020 tarihinden geçerli olmak üzere %5,75 (yüzde beş yetmiş beş) oranında ücret zammı yapılacaktır (Bu zamma enflasyon farkı dahil edilmiştir.)." düzenlemesini içermektedir. Buna göre davacının, 01.11.2020 tarihi itibarıyla söz konusu toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği kabul edilse dahi ilgili düzenleme uyarınca davacıya 01.11.2020 tarihi itibarıyla uygulanması öngörülen ücret zammına ilişkin herhangi bir düzenleme söz konusu olmadığından; davacının 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin ücret zammı dışındaki diğer hükümlerinden yararlanacağı; ancak toplu iş sözleşmesinde öngörülen ücrete ilişkin zam oranından yararlanamayacağını kabul etmek gerekir. Sonuç olarak davacının 31.10.2020 tarihi itibarıyla hak edilen ücret miktarı aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki fark alacakların buna göre hesaplanması gerekmektedir.
8. Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirilecek olursa davacının, davalıya ait işyerinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalışırken 02.04.2018 tarihi itibarıyla 375 sayılı KHK'nın geçici 23 üncü maddesi kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu hâlde davacı 31.10.2020 tarihine kadarki dönemde 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri'nden yararlandığından aynı dönemde Öz Sağlık-İş Sendikası ile TÜHİS arasında 10.08.2020 tarihinde imzalanan 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir. Anılan toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi için en erken tarih 01.11.2020 tarihidir. Ayrıca 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki döneme ilişkin alacaklar 31.10.2020 tarihindeki ücret miktarı üzerinden hesaplanmalıdır. Başka bir anlatımla, sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı bakımından Öz Sağlık-İş Sendikası ile TÜHİS arasında 10.08.2020 tarihinde imzalanan ve 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanmanın en erken 01.11.2020 tarihinde mümkün olabileceği gözden kaçırılarak sonuca gidilmesi ve yol yardımı ile sosyal yardım alacakları yönünden bu hususun gözetilmemesi hatalıdır.
9. İlave tediye alacağı, 6772 sayılı Kanun'da düzenlenen bir alacak olup bu alacağa uygulanması gereken faiz oranı yasal faizdir. Diğer taraftan faizin türü belirlenirken davacının talebi de dikkate alınmalıdır. Davacı ilave tediye alacağına en yüksek mevduat faizi uygulanmasını talep etmiştir. Mahkemece hüküm altına alınan ilave tediye alacağına en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde en yüksek banka mevduat faiziyle tahsiline yönelik hüküm kurulması da usul ve kanuna aykırı olup ayrı bir bozma sebebidir.
10. Kabul şekline göre de hükme esas alınan bilirkişi raporundan hüküm altına alınan tutarların net tutarlar olduğu anlaşılmasına karşın, hüküm yerinde davalılardan tahsiline karar verilen alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun açıkça belirtilmemesi de infazda tereddüt yaratır mahiyette olduğundan doğru bulunmamıştır.
11. Diğer yandan dava eda davası niteliğinde olup davacının tespite yönelik talebi ayrı bir dava değil, ön sorundur. Dolayısıyla ayrı bir dava gibi değerlendirilip ayrıca tespit hükmü kurulması da hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.