Logo

9. Hukuk Dairesi2024/3182 E. 2024/5077 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti miktarı ile ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarına uygulanması gereken faizin başlangıç tarihi hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararında faiz başlangıç tarihiyle ilgili hükmün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiğini belirtmesine rağmen, bozma sonrası kararda bu hususta değişiklik yapmasının usuli kazanılmış hak ihlali olduğunun ve vekalet ücretinin hesaplanmasında brüt yerine net tutarların esas alınmasının hatalı olduğunun anlaşılması üzerine, Yargıtay kararı düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/47 E., 2022/343 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 01.07.2013 tarihinden işten çıkartıldığı 22.11.2014 tarihine kadar sevkiyat sorumlusu olarak en son aylık net 2.000,00 TL ücretle çalıştığını, davalı işyerinde iki öğün yemek ile 150,00 TL yol parası verildiğini, müvekkilinin izinde iken yerine başka bir işçi alındığını, izin dönüşü işe başlatılmadığını, müvekkili tazminatlarını isteyince istifa dilekçesi yazması karşılığında alacaklarının verileceği aksi hâlde verilmeyeceğinin söylendiğini, müvekkilinin bu durum karşısında istifa dilekçesi yazdığını ancak alacaklarının ödenmemesinden dolayı dava açmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, ücret, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili Şirkette 01.08.2013-22.11.2014 tarihleri arasında çalıştığını, bu süre zarfındaki tüm hak ve alacaklarının ödendiğini, davacının iş sözleşmesinin kendi isteği ile sonlandığını ve iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 13.07.2016 tarihli kararı ile; toplanan kanıtlar ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak davacının davalıya ait işyerinde 19.07.2013-22.11.2014 tarihleri arasında çalıştığı, iş sözleşmesinin işverence haklı bir neden olmaksızın feshedildiği, davacının bir kısım ödenmeyen işçilik alacağı bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 17.12.2020 tarihli ilâmıyla; dava tarihi dikkate alındığında Dairenin önceki görüşüne güvenilerek belirsiz alacak davası şeklinde açılan davanın hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağı ilkeleri uyarınca bu sebeple bozulmasına gerek görülmediği; ancak dosya kapsamı ve emsal dava dosyaları dikkate alındığında davacının fazla çalışma süresinin haftalık 18 saat olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının ayda 2 hafta tatilinde çalıştığının kabulü ile hafta tatili ücretinin hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesinin hatalı olduğu, yıllık izin ücreti alacağı bakımından da 31.07.2014-03.08.20214 tarihleri arasındaki izin talep formu bakımından davacı asılın beyanı alındıktan sonra tüm deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmı doğrultusunda bozma konusu alacakların yeniden hesaplandığı bilirkişi ek raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; taraflarınca talep edilen alacak miktarlarının brüt miktarlar olduğunu, Mahkemece net miktarların hükme esas alındığını, brüt tutarlar ile net tutarlar arasındaki farktan dolayı davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihlerinin dava tarihinden itibaren verilmesi hususunun bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiğini, buna rağmen ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarına dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti miktarı ile ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarına uygulanması gereken faizin başlangıç tarihine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Dairemizin 14.12.2022 tarihli ve 2022/16498 Esas, 2022/16753 Karar sayılı ilâmında usuli kazanılmış hak ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:

"...

4. Bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

5. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı karar). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı karar).Bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

6. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı karar). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı karar).

..."

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. 17.12.2020 tarihli bozma kararı öncesi verilen hükümde, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiş olup dava tarihi dikkate alındığında Dairenin önceki görüşüne güvenilerek belirsiz alacak davası şeklinde açılan davanın hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağı ilkeleri uyarınca bu sebeple bozulmasına gerek görülmediği bozma ilâmında açıkça belirtilmiştir. Buna rağmen bozma ilâmı sonrasında, ilgili alacaklara dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali mahiyetinde olup hatalıdır.

3. Diğer yandan, dava ve ıslah dilekçesi içeriklerinden talep konusu alacakların brüt olarak talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece gerek bozma öncesinde gerekse de bozma sonrasında verilen kararda alacakların net miktarlar üzerinden hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti miktarı belirlenirken brüt tutarlar ile net tutarlar arasındaki farktan dolayı davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilerek 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verildiği görülmektedir. Ancak fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına uygulanan indirim nedeni ile reddedilen miktarlar ve alacakların brüt ve net miktarları arasındaki farktan kaynaklanan miktarlar hariç davacı tarafın reddedilen toplam alacak miktarının (fazla çalışma ücreti alacağı için 5.828,90, hafta tatili ücreti alacağı için 992,95 TL, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı için 144,96 TL olmak üzere) 6.966,81 TL olduğu anlaşıldığından yanılgılı değerlendirme ile davalı lehine 9.200,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı tarafın Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının, hüküm fıkrasının ihbar tazminatına ilişkin üçüncü bendinde yer alan " 2.466,90 TL net ihbar tazminatı alacağının, 1.000,00 TL'sine dava tarihinden itibaren, bakiye 1.466,90 TL'sine ıslah tarihi olan 23/06/2016 tarihinden itibaren" ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "2.466,90 TL net ihbar tazminatının dava tarihi olan 02.01.2015 tarihinden itibaren" ibaresinin yazılması;

Hüküm fıkrasının yıllık izin ücreti alacağına ilişkin dördüncü bendinde yer alan, "933,33 TL net yıllık izin alacağının, 500,00 TL'sine dava tarihinden itibaren, bakiye 433,33 TL'sine ıslah tarihi olan 23/06/2016 tarihinden itibaren" ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "933,33 TL net ihbar tazminatının dava tarihi olan 02.01.2015 tarihinden itibaren" ibaresinin yazılması;

Hüküm fıkrasında yer alan "Reddedilen miktar avukatın emek ve mesaisi avukatlık ücreti tarifesi nazara alınarak 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine," şeklindeki on ikinci bendinin hükümden çıkartılarak yerine "Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacı tarafın reddedilen alacak miktarı dikkate alınmak suretiyle belirlenen 6.966,81 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.