"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2011/773 E., 2014/213 K.
KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı vekili tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.12.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü taraflar duruşmaya katılmamışlardır.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... emrinde çalışmakta iken hiçbir gerekçe gösterilmeksizin iş sözleşmesinin feshedildiğini, müvekkilinin çalıştığı süre içerisinde toplu iş sözleşmesi tarafı olan Belediye-İş Sendikasının üyesi olduğunu ve iş sözleşmesi feshedilirken kendisine toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının da ödenmediğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı, ikramiye, akdi ikramiye, ücret, cezai şart ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan bir kısım alacakların davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının Hazro Belediyesinde geçici işçi statüsünde çalışmakta iken 16.04.2009 tarihinde davalı Belediyece işine son verildiğini, davacının son brüt ücretinin 1.165,50 TL olduğu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 31.08.1999 - 15.08.2006 ile 15.01.2007 - 16.04.2009 tarihleri olmak üzere 2 dönem hâlinde davalı işveren nezdinde çalıştığı, toplam 9 yıl 2 ay 16 günlük hizmet süresinin olduğu, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiği, davacının çalıştığı dönemde üyesi olduğu Belediye-İş Sendikası ile davalı ... arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinin 41/b maddesi uyarınca cezai şart alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davalı Belediyeye usulüne uygun olarak davetiye ile duruşmaya çağrılmadığını, davacı tarafından sunulan belgelerin tebliğ edilmediğini, bilirkişi raporlarındaki çelişkilerin giderilmediğini, davacının çalışma süresinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının hizmet süresi, cezai şart niteliğindeki hak mahrumiyeti tazminatına hak kazanıp kazanmadığı ve dava konusu alacakların bulunup bulunmadığı hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17 ve 21 inci maddesi.
3. 4857 sayılı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir
2. İş hukukunda çalışma olgusunu ve hizmet süresini ispat yükü, bunu iddia eden işçiye düşer. Çalışma olgusu her türlü delille kanıtlanabilir. Çalışmanın ispatı konusunda, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Özellikle iddia edilen çalışma döneminde SGK kayıtlarındaki işverenlerin araştırılması ve kayden görünen işverenlerle işçi arasında iş görme ediminin yerine getirilip getirilmediği, kaydın ne şekilde oluştuğu araştırılmalıdır.
3. İşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerlerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır. Tanıklar belirli bir dönem çalışmışlarsa ve başkaca delil yok ise beyanlarının belirttikleri dönemle sınırlandırılması gerekir.
4. Somut olayda; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının hizmet süresi 31.08.1999 - 15.08.2006 ile 15.01.2007 - 16.04.2009 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı belirtilerek toplamda 9 yıl 2 ay 16 gün kabul edilmiştir. Ancak davacının sigortalı hizmet cetveli ve işe giriş çıkış bildirgeleri dikkate alındığında, davacının 31.08.1999 - 15.08.2006 tarihleri arasındaki çalışma döneminde kesintili olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında kayıtların aksini ispata yönelik herhangi bir delil bulunmaması karşısında, hizmet süresinin sigortalı hizmet cetvelindeki bildirim günleri dikkate alınarak belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde davacının kesintisiz çalıştığının kabulü ile hizmet süresinin tespiti hatalıdır.
5. Davalı ... ile Belediye-İş Sendikası arasında imzalanan davacının yararlandığı toplu iş sözleşmesinin 41 inci maddesinde, sendika üyesi muvakkat işçilerin iş sözleşmesinin işveren tarafından (yüz kızartıcı suç işlemeleri, tenkisat hâlleri, işyeri disiplinini bozma nedeniyle disiplin kurulu tarafından yasa ve mahkeme kararları sonucunda çıkartılanlar hariç olmak üzere) işten çıkartılmaları hâlinde yasal hak ve alacakları saklı kalmak koşuluyla kıdem tazminatına ek olarak, işçiye 1 yıllık ücreti tutarında hak mahrumiyeti tazminatı ödeneceği kararlaştırılmıştır. Toplu iş sözleşmesinin anılan hükmündeki hak mahrumiyeti tazminatı, cezai şart niteliğindedir.
4. 4857 sayılı Kanun'un 21 nci maddesinde kesinleşen işe iade kararı üzerine işçinin başvurusuna rağmen bir ay içinde işe başlatılmaması durumunda, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödeneceği öngörülmüştür. Aynı maddenin son fıkrasında ise sözü edilen düzenlemenin mutlak emredici olduğu ve sözleşmelerle hiçbir şekilde değiştirilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Buradaki emredicilikten anlaşılması gereken husus, iş güvencesi yaptırımları olan boşta geçen süre ücreti veya iş güvencesi tazminatının artırılması veya azaltılmasının mümkün olmamasının dışında, bunlara ek bir tazminat veya cezai şartın da öngörülememesidir (H. Bahar Aykaç, İşverenin Fesih Hakkının Sözleşmelerle Sınırlandırılması, Amerikan Hukuku ile Karşılaştırmalı Bir İnceleme, İstanbul, 2020, s.89).
6. 4857 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin son fıkrasında öngörülen iş güvencesi yaptırımlarının işçi lehine dâhi genişletilmesine olanak tanınmadığından iş güvencesine tâbi işçiler yönünden iş sözleşmesinin iş güvencesi sağlayan hükümlerinin, Kanun'un bu düzenlemesi karşılığında bir değeri kalmamıştır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 19.01.2021 tarihli ve 2020/4315 Esas, 2021/1455 Karar; 10.06.2020 tarihli ve 2016/16851 Esas, 2020/5336 Karar sayılı kararlar).
7. Davacının ilgili hükmün dolanılması sonucunu doğuracak şekilde iş sözleşmesinin feshi üzerine iş güvencesi tazminatı şeklinde öngörülen cezai şartı talep etmesi mümkün değildir (Sarper Süzek, İş Hukuku, İstanbul, 2017, s.743).
8. Dosya kapsamına göre davacı işçinin iş güvencesine tâbi olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Hâl böyle olunca Mahkemece davacı işçinin iş güvencesine tâbi olup olmadığı araştırılarak davacının iş güvencesi kapsamında olduğunun tespiti hâlinde yukarıda belirtilen ilkeler dikkate alınarak cezai şart talebinin reddine karar verilmelidir. Davacının iş güvencesine tâbi olmadığının tespiti hâlinde ise Dairemiz uygulaması gereği iş güvencesi kapsamında olan 4857 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinde öngörülen işçilerin iş güvencesi tazminatı miktarını geçmemek üzere tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Eksik inceleme ve hatalı hukuki değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.