Logo

9. Hukuk Dairesi2024/3484 E. 2024/7626 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ödenmeyen ücret ve yıllık izin ücreti alacakları için açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ücret ve yıllık izin alacaklarının miktarını belirleyebilecek durumda olmasına ve davanın açıldığı tarihte bu alacakların belirlenebilir nitelikte olmasına rağmen, belirsiz alacak davası olarak açılmasının hukuki yararın bulunmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, esasa girilerek karar verilmesi hatalı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1884 E., 2023/4168 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 48. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/318 E., 2022/44 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... Madencilik İnş San ve Tic Ltd Şti (... Madencilik Şirketi) vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... Madencilik Şirketi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı Şirketlerin oluşturduğu İş Ortaklığının yapımını üstlendiği Sağlık Bakanlığına ait Kars-Kağızman Devlet Hastanesi Ana Bina Güçlendirme ve 100 Yataklı Devlet Hastanesi İnşaatında 27.03.2015 tarihinden itibaren makine mühendisi olarak çalıştığını, aylık net 5.000,00 TL ücret alması yönünde anlaşma yapıldığını, davacının işe girdiği tarihten itibaren kendisine hiç ödeme yapılmadığını, yıllık izinlerini de kullanmadığını ileri sürerek ücret alacağı ile yıllık izin ücreti alacağının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Madencilik Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacının, davalı ... İnşaat Taah. Metal ve Yapı Proje San. Tic. Ltd. Şti.nin (... İnşaat Şirketi) %50 ortağı olan B.A'nın kardeşi olduğunu, B.A'nın ... İnşaat Şirketi ile Sağlık Bakanlığına ait Kars Kağızman Devlet Hastanesi Ana Bina Güçlendirme ve 100 Yataklık Ek Bina İnşaat Yapımı işini almak için istenilen iş deneyim belgesini haiz olmadığı için müvekkili Şirket ile 12.03.2015 tarihinde iş ortaklığı kurarak işi ihaleyle aldığını, İdare ile 19.03.2015 tarihinde sözleşme imzalanarak işe başlandığını, işin ilerleme sürecinde bütün hak ve yetkinin işin asıl sahibi olan davalı ... İnşaat Şirketinde olduğunu, Hazar Tek İnşaat Şirketinin ortağı olan B.A'nın yeni kurulan iş ortaklığına da müdür olarak atandığını, ardından B.A'nın 27.03.2015 tarihinde kardeşi olan davacının fiilî çalışması olmamasına rağmen mühendis olarak işe girişini yaptığını, davacının bu şekilde davalılardan oluşan iş ortaklığında sigortalı gösterildiğini, davacıya yıllarca hiç ücret ödenmeden davacının çalışmasının mümkün olmadığını, davacının sadece sigorta girişinin yapıldığını, hiçbir zaman şantiyeye gidip çalışmadığını, bu dava ile haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davacının bu dönemde yurt dışında başka bir şirket nezdinde çalıştığını ve sürekli yurt dışına gidip geldiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... İnşaat Şirketine usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen, davalı Şirket tarafından davaya cevap verilmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıya ait hizmet döküm cetveline göre davacının 27.03.2015-20.03.2019 tarihleri arasında davalıların oluşturduğu İş Ortaklığında çalıştığı, yapılan emsal ücret araştırması ve dosya kapsamına göre ücretinin 5.000,00 TL olduğu, davacının ücret alacaklarının ödenmediğini iddia ettiği, ücretin ödendiğinin ispatının kural olarak işverene ait olduğu davalı işverenler tarafından dosyaya ücret bordrosu sunulmadığı, ödemeye dair banka kaydı bulunmadığı ve hükme elverişli bilirkişi raporunda hesaplanan ücret alacağının kabulü gerektiği, yıllık izin ücreti talebi yönünden, yıllık izinlerin kullandırıldığı ya da bu ücretlerin ödendiğine dair ispat yükü üzerinde bulunan davalılar tarafından dosyaya herhangi bir yılllık izin formu veya ödeme belgesi sunulmadığı ve yıllık izinlerin kullandırılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Madencilik Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı ... Madencilik Şirketi vekili; ücret alacağı ve yıllık izin ücreti talepli davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davanın usulden reddi gerektiğini, kaldı ki ıslah yoluyla dahi dava türünün değiştirilemeyeceğini, taleple bağlılık kuralına aykırı karar verildiğini, davacının davalılardan oluşan İş Ortaklığında kayden sigortalı olarak gösterildiğini, fiilen hiç çalışmadığını, mevcut dava ile haksız kazanç peşinde olduğunu, davacının dava konusu dönemde sürekli yurt dışına gidip geldiğini, bu dönemde farklı şirketlerde sigorta girişinin bulunduğunu, dava konusu dönemde her yılın yaklaşık iki üç ayında yurt dışında olan, fiilî olarak müvekkili Şirkette çalışmayan davacı için yıllık izin ücreti hesaplanmasının da kabul edilemeyeceğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmiş ise de davacının alacağın bir kısmını dava ettiğinin dava dilekçesinden anlaşıldığı, belirsiz alacak davası denilmesinin sonuca etkisinin bulunmadığı, davacının davalıların oluşturduğu adi ortaklık işçisi olarak çalıştığının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre sabit olduğu, ücretin ödendiğinin ispat yükünün davalıya ait olduğu, davalının bu yönde belge sunmadığı, yıllık izinlerin kullandırıldığını kanıtlama yükümlülüğünün davalıya ait olduğu, bu hususun imzalı izin defteri veya eşdeğer belge ile kanıtlanması gerektiği, davalı tarafça bu yönde belge sunulmadığı dikkate alındığında alacaklara hükmedilmesinin yerinde olduğu, davalı vekili davacının dava dilekçesinde müştereken ve müteselsilen tahsil talebinde bulunmadığını bu nedenle taleple bağlılık kuralına aykırı karar verildiğini ileri sürmüşse de davacının davalının ortağı olduğu Adi Ortaklık işçisi olarak çalıştığı, her bir adi ortağın işçi alacağından müşterek ve müteselsil sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmakla verilen kararda hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Madencilik Şirketi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... Madencilik Şirketi vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrar etmekle birlikte ek olarak; faiz başlangıcının dava tarihi olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yıllık izin ücreti ve ödenmeyen ücret alacağı taleplerini içeren davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı, dava konusu alacakların ispatı, hesaplanması ve davalı ... Madencilik Şirketinin alacaklardan sorumluluğu hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32, 53 ve 59 uncu maddeleri.

3. 6100 sayılı Kanun'un "Belirsiz alacak davası" kenar başlıklı 107 nci maddesi şöyledir:

“(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.

(3) (Mülga:22/7/2020-7251/7 md.)”

4. Dairemizin 14.09.2020 tarihli ve 2016/26476 Esas, 2020/7547 Karar sayılı; 31.05.2022 tarihli ve 2022/5909 Esas, 2022/6892 Karar sayılı; 09.02.2022 tarihli ve 2022/829 Esas, 2022/1542 karar sayılı ilâmları.

5. Dairemizin belirsiz alacak davasına ilişkin ilkelerinin açıklandığı 27.12.2022 tarihli ve 2022/6872 Esas, 2022/17896 Karar sayılı ilâmı.

3. Değerlendirme

1. Davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibarıyla uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır. Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hâle geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir. Alacağın miktarının belirlenebilmesinin hakimin takdirine bağlı olduğu durumlarda hukuki imkansızlık söz konusu olur. Bu durumda davacı alacaklı, hakimin takdir yetkisini nasıl kullanacağını bilemeyeceği için davanın açıldığı tarihte alacağının miktarını belirleyebilecek durumda değildir.

2. Alacağın hangi hâllerde belirsiz, hangi hâllerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özellikleri nazara alınarak sonuca gidilmesi gereklidir.

3. 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin gerekçesinde yer alan "Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmi davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulması kabul edilemez." şeklindeki açıklamayla, alacağın belirli veya belirlenebilir nitelikte olması durumunda, belirsiz alacak davası açılarak bu davanın sağladığı imkânlardan yararlanmanın mümkün olmadığına işaret edilmiştir.

4. Somut uyuşmazlıkta; davacının dava dilekçesinde en son net 5.000,00 TL ücret aldığını belirterek çalışma süresi boyunca hiç ödenmediğini iddia ettiği ücret alacağı ile hiç kullandırılmadığını iddia ettiği yıllık izin ücreti alacağının tahsiline ilişkin işbu dava, belirsiz alacak davası türünde açılmıştır. Her ne kadar davacı vekili tarafından sunulan 12.11.2020 UYAP kayıt tarihli açıklama dilekçesinde, davanın kısmi dava olarak görülmesi talep edilmiş ise de ıslah yoluyla dahi değiştirilemeyen dava türü nedeniyle davacının dava türünün değiştirilmesine dair 12.11.2020 tarihli beyan dilekçesine değer verilmemiştir.

5. Davacı çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumdadır. Davanın açıldığı tarihte bu alacaklar belirlenebilir nitelikte olduğundan, belirsiz alacak davasına konu edilemez. Bölge Adliye Mahkemesinin, koşulları bulunmadığı hâlde belirsiz alacak davası olarak açılan davanın kısmi dava olarak sonuçlandırılabileceği yönündeki gerekçesi, Dairemizin ilâmın İlgili Hukuk bölümünün (5) numaralı paragrafında yer verilen kararında açıklanan ilkeler dikkate alındığında yerinde değildir.

5. Şu hâlde dava konusu ücret alacağı ve yıllık izin ücreti yönünden davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa girilerek karar verilmesi hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.