Logo

9. Hukuk Dairesi2024/3695 E. 2024/7455 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yurt dışında çalıştırılan işçinin işçilik alacakları davasında, uygulanacak hukuk, zamanaşımı, alacakların kapsamı ve hesaplanması hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Rusya Federasyonu İş Kanunu'nda öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresinin Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğüne aykırı olduğu ve kamu düzenini ihlal ettiği, bu nedenle 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesi ile bertaraf edilerek yerine dava tarihinde yürürlükte olan 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, ancak dava tarihi itibarıyla bu sürenin de dolmuş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2827 E., 2023/4639 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

Taraflar arasında Ankara 31. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının 1999-2016 yılları arasında mekanik formeni olarak davalı şirketin Rusya’daki şantiyelerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedilerek Türkiye’ye gönderildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazlarının olduğunu, davalı Şirketin 22.09.2008 tarihinde kurulduğunu, davacının davalı Şirkette hiçbir çalışmasının olmadığını, yurt dışında o ülkenin koruyucu hükümlerinden faydalanarak çalışan bir işçinin sonrasında Türkiye’de dava ikame etmesinin hakkaniyete uygun düşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Ankara 31. İş Mahkemesinin 19.02.2019 tarihli ve 2017/700 Esas, 2019/136 Karar sayılı kararı ile; toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak iş sözleşmesinin haklı nedenlerle sonlandırıldığının işverence ispat edilemediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli ve 2019/1944 Esas, 2021/2273 Karar sayılı kararı ile; davalı vekilinin yıllık izin ücreti alacağına ilişkin istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 09.02.2022 tarihli ve 2022/706 Esas, 2022/1545 Karar sayılı ilâmı ile; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında davacının 28.01.2006-15.10.2006 ve 22.09.2011-09.05.2016 tarihleri arasındaki çalışma dönemleri yönünden bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan dava konusu alacakların ait olduğu söz konusu çalışma dönemleri hakkında Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, hâl böyle olunca gerekirse Rusya hukukunda uzman bir bilirkişiden de rapor alınmak suretiyle dava konusu uyuşmazlık bakımından değerlendirme yapılması ve dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.12.2022 tarihli ve 2022/1219 Esas, 2022/5323 Karar sayılı kararı ile; bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sırasında davalı vekilince 14.10.2022 tarihli dilekçe ile dosyada Türk hukukunun uygulanmasının talep edildiği, davalı vekilinin sunduğu dilekçe ile bozma kararının gereğinin yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle bozma öncesinde olduğu gibi davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 31.05.2023 tarihli ve 2023/6900 Esas, 2023/8321 Karar sayılı ilâmı ile; dosya kapsamına göre cevap dilekçesinde dava konusu alacaklar hakkında yabancı hukukun uygulanması gerektiği savunulmuş olup yabancı hukuka yönelik yapılan bozma sonrası yargılamada tarafların Türk hukukunun uygulanacağı konusunda anlaşmasının davanın esasına girilmiş olduğundan geçerli olmadığı, bu durumda usuli kazanılmış haklar korunmak ile birlikte bozma ilâmının gereğinin yerine getirilmesi gerektiği, bozma ilâmına uyulmasına karar verildiği hâlde bozma gereği yerine getirilmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'na göre davacının tazminat ve ücret alacaklarının belirlendiği, bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, söz konusu Kanun'un 392 nci maddesinde belirtilen sürelerin geçerli nedenle kaçırılması durumunda bu sürelerin mahkeme tarafından tekrar başlatılabileceğinin düzenlendiği, davacının zamanaşımı süresi içinde yurt dışında bulunup bulunmadığı konusunda dosyada bilgi olmadığı gibi işçilerin iş sözleşmelerinin feshedilmesinin hemen sonrasında Türkiye'ye dönmeleri yolundaki genel uygulama, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü sözleşmelerinin işverenin bilgi verme yükümüne dair düzenlemesine göre ülkedeki çalışma koşullarına dair ve zamanaşımı süresi hakkında işveren tarafından davacının bilgilendirildiğine dair belgelerin bulunmaması, davacının yurt dışı çalışmalarının karşılığını çalışılan ülke hukukuna göre talep edeceğine dair yargı kararının olmaması, bu nedenle Türkiye iş mevzuatına göre dava açacağı yolundaki haklı kabulünün olmasına göre davacı işçinin zamanaşımı süresini kaçırmasının geçerli sebebe dayandığı, bu nedenle alacakların zamanaşımına uğramadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davacı işçinin müvekkili işveren nezdinde üç dönem çalışması mevcut olup her dönem için ayrı ayrı kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının hesaplanarak çıkacak neticeye göre sonuca ulaşılması gerektiğini, kıdem tazminatı kamu düzenine ilişkin olduğundan Türk hukuku hükümleri dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, davacının yurda giriş çıkış arasındaki sürelerde yıllık izin kullandığının kabulü ve bu ücret alacağından yapılan mahsubun hukuka aykırı olduğunu, davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Rusya hukuku uygulanma ihtimalinde bilirkişi tarafından eksik ve hatalı hesaplama yapıldığını, brütleştirmenin hatalı yapıldığını, alacaklardan indirim yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; husumet itirazları bulunduğunu, Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere Rusya iş hukukunda hak düşürücü sürenin 3 ay olduğunu, bu süre dolduğundan davanın reddi gerektiğini, ücret miktarı ve hizmet süresinin hatalı belirlendiğini, fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının ödendiğini, davacının dava konusu alacaklara hak kazanmadığını, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, husumet, zamanaşımı, hizmet süresi, aylık ücret miktarının tespiti, brütleştirme, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin hesaplanması, ödenip ödenmediği, indirim oranı ve vekâlet ücreti noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.

3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 53, 57 ve 59 ncu maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun hâlen yürürlükte bulunan 14 üncü maddesi.

4. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 81, 91, 108, 111, 112, 115, 139, 152, 153, 178 ve 180 nci maddeleri ile ilgili diğer hükümleri.

5. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi şu şekildedir:

“Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.

Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dairemizin 09.02.2022 tarihli ilk bozma kararında, 28.01.2006-15.10.2006 tarihleri arasındaki ikinci çalışma dönemine ilişkin imzalanan yurt dışı iş sözleşmesinde fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacakları yönünden hukuk seçimi anlaşması yapılması (kısmi hukuk seçimi) nedeniyle belirtilen alacakların Rusya hukukuna göre değerlendirilmesi gerektiği açıklanmıştır. Dairemizin 31.05.2023 tarihli ikinci bozma kararında da ilk bozmanın gereğinin yerine getirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyulmasına rağmen, söz konusu çalışma döneminde yabancı hukuk seçiminin kapsamı dışında kalan feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağında Türk hukukunun uygulanması gerektiğinin gözden kaçırılması hatalıdır.

3. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (Vahit Doğan, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; Gülin Güngör, Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.

4. İlâmın İlgili Hukuk kısmının (5) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

5. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin son fıkrasında, maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda mahkeme tarafından tekrar başlatılabileceği düzenlenmiştir. Söz konusu Kanun'un mahkemeler tarafından uygulanmasına ilişkin olarak Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesinin verdiği 29.05.2018 tarihli ve 15 sayılı kararda; Kanun'un 392 nci maddesinde belirtilen sürelerin işçi tarafından kaçırılması ve geçerli nedenlerin beyan edilmesi durumunda mahkemece sürelerin yeniden verilebileceği, geçerli nedenlerin ise işçinin hastalığı, mücbir sebepler nedeniyle mahkemeye gidememesi, ağır hasta aile bireylerinin bakım ihtiyacı gibi bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma süresini objektif olarak engelleyen koşullar olabileceği açıklanmıştır. Bu objektif koşulların işçi bakımından mevcut olup olmadığı her somut olay açısından ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

6. Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait yurt dışı işyerlerinde fasılalı olarak çalışan davacının Rusya hukukuna tâbi olan çalışma döneminin 09.05.2016 tarihinde sona erdiği, davanın 29.12.2017 tarihinde açıldığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesine göre dava tarihi itibarıyla 3 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davacı açısından mahkemeye başvurma süresini objektif olarak engelleyen koşulların (geçerli nedenlerin) dosyada ispatlanmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki burada geçerli nedenlerin varlığı ispatlanmış olsaydı dahi davacı tarafa verilebilecek yeni süre en fazla 3 ay olup bu süre de dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolmasını engellememektedir. Netice itibarıyla, davalı tarafın cevap dilekçesinde usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunduğu dikkate alındığında davacının Rusya hukukuna tâbi çalışmalarına ilişkin alacak taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde taleplerin kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.04.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

D E Ğ İ Ş İ K G E R E K Ç E

Türk hukukunda maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımına uygulanacak hukuk, 5718 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde, “Zamanaşımı, hukukî işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup söz konusu hüküm; “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.

Yabancılık unsuru taşıyan hukuki uyuşmazlığa uygulanacak hukuk yabancı devletin hukuku ise kural, yabancı hukukun uygulanmasıdır. Bununla birlikte yabancı hukukun uygulanmasının sınırı, doğacak hukuki sonuçların Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasıdır. Bir yabancı hukuk kuralı Türk hukukunun temel değerlerine, genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Anayasa) yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı).

Zamanaşımının bizzat kendisi kural olarak kamu düzenini ilgilendiren bir konu olmadığından yabancı hukukta zamanaşımı süresinin Türk hukukundan farklı düzenlenmiş olması, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi kapsamında kamu düzeni müdahalesi gerektirmez. Buna karşılık, uyuşmazlığa uygulanacak olan yabancı hukukta talep hakkının hiç zamanaşımı süresine tâbi tutulmaması, Türk hukukuna nispetle fevkalade kısa bir zamanaşımı süresine tâbi tutulması veya talep hakkında aşırı derecede uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmesi hâllerinde 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi gereğince kamu düzeni müdahalesinin kabul edilmesi gerekmektedir (Ergin Nomer, Devletler Hususi Hukuku, İstanbul, Yirmi Birinci Baskı, 2015, s.214; Vahit Doğan, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, Sekizinci Baskı, 2022, s.314; Gülin Güngör, Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, İkinci Bası, 2021, s.126; Mesut Aygün, Ali Önal, "Yargıtay Kararları Işığında Milletlerarası Özel Hukukta Zamanaşımı", Legal Hukuk Dergisi, C. 14, 2016, S. 165, s. 4914).

Somut olayda uyuşmazlığa uygulanan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin birinci fıkrasında “Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.” denilmektedir. Rusya Federasyonu Parlamentosu tarafından Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde 03.07.2016 tarihinde Federal Kanun ile değişikliğe gidilerek 3 aylık zamanaşımı süresi 1 yıla çıkarılmıştır. Söz konusu hüküm; “Çalışan, ücretlerin ve diğer ödemelerin ödenmemesi veya eksik ödenmesine ilişkin bireysel işçi ihtilaflarının çözümü için, işten çıkarılma nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin ve diğer ödemelerin yapılmaması veya eksik ödenmesi de dahil olmak üzere, bu tutarların ödenmesi için belirlenen tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.” şeklindedir.

Mahkemeye erişim ..., bir uyuşmazlığı ve uyuşmazlık kapsamında bir talebi mahkeme önüne taşıyabilmek ve bunların etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Anayasa'nın 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, mahkemeye erişim ... Anayasa’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.

Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin 03.07.2016 tarihinden önceki şeklinde öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu, yurt dışında yaptığı çalışmalardan kaynaklı alacakları için Türkiye’de dava açan işçinin mahkemeye erişim hakkını oldukça kısıtladığı açıktır. Nitekim Rusya Federasyonu da 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu sonucuna varmış ve 03.07.2016 tarihi itibarıyla bu süreyi 1 yıla çıkarmıştır. Sonuç olarak, Anayasa’da temek hak ve özgürlükler arasında yer alan hak arama özgürlüğüne aykırı olan 3 aylık zamanaşımı süresinin kamu düzenini ihlal edici nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde 3 aylık zamanaşımı süresi öngören kural, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesi ile bertaraf edilmelidir.

Kamu düzeni müdahalesi neticesinde yabancı hukukunun ilgili hükmünün olayda uygulanmaması ile ortaya çıkan boşluğun ise öncelikle yetkili yabancı hukuktaki başka bir hüküm ile doldurulması gerektiği prensip olarak kabul edilmektedir. Bu şekilde söz konusu boşluğun doldurulamaması hâlinde hâkimin kendi hukukunu olaya uygulayarak uyuşmazlığı çözmesi gerekmektedir (Nomer, s. 179-180; Doğan, s. 260-261).

Somut olayda, Türk kamu düzenine aykırı olduğu için uyuşmazlıkta uygulanmaması gereken 3 aylık zamanaşımı süresinin yerine dava tarihinde yürürlükte olan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan 1 yıllık zamanaşımı süresinin uyuşmazlıkta uygulanması 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi hükmüne uygun düşecektir.

Açıklanan nedenlerle yabancı hukukta yer alan 3 aylık zamanaşımı süresinin kısa olmadığı ve 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesini gerektirmediği yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına katılamıyoruz. Ancak dava tarihi itibarıyla 1 yıllık zamanaşımı süresinin de dolmuş olduğu dikkate alındığında kararın bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşündeyiz.