"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilâmına karşı direnme kararı verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairece dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından İlk Derece Mahkemesi kararı muvazaa tespiti yönünden hukuka uygun bulunmuş ancak alacağa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından dosya Dairemize gönderilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ... Müdürlüğüne (Kurum/İdare) bağlı Kastamonu 15. Bölge Müdürlüğü Muhasebe Şube Müdürlüğünde büro görevlisi olarak çalıştığını, muvazaalı asıl işveren-alt işveren ilişkisi kapsamında kayıtlarda alt işveren işçisi olarak gösterildiğini, müvekkilinin davalının asıl işinde çalıştığını, yalnızca Kurum görevlilerine ait bazı yetkileri kullanarak görev yaptığını, davalı Kurum adına tahakkuklar hazırladığını, bazı yazışmaların alt kısmında bilgi için müvekkiline yönlendirme yapıldığını, müvekkilinin davalı Kuruma ait "kgm.gov.tr" uzantılı elektronik posta adresini kullandığını, adına davalıya ait işyerine giriş için kart düzenlendiğini, Kurum amirlerinin yönetimi ve talimatları doğrultusunda görev yaptığını ileri sürerek davalı Kurum ile dava dışı alt işverenler arasında kurulan alt işveren-asıl işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespiti ile davacının başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi olması nedeniyle ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, müvekkilinin 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun'da (6001 sayılı Kanun) düzenlenen görevleri nazara alındığında, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında belirtilen yardımcı iş kapsamında ve/veya işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler kapsamında kamu ihale mevzuatı çerçevesinde dava dışı alt işverenlerle kurulan ilişkinin 4857 sayılı Kanun hükümlerine uygun olduğunu, müvekkilinin asıl işini alt işverene verebileceğini, emsal olduğu ileri sürülen kararların somut olaya uymadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.07.2019 tarihli ve 2017/21 Esas, 2019/349 Karar sayılı kararı ile; davacının 15.05.2013 tarihinde ... 15. Bölge Müdürlüğünde büro görevlisi olarak işe başladığı, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında işverenin davalıdan ihale ile danışmanlık hizmeti alan alt işveren şirket olarak göründüğü, dosya içeriğine göre davacının ihale konusu olan işte çalıştırılmadığı, bu nedenle 6001 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının somut olayda uygulanamayacağı, davacının davalı İdareye ait işte çalıştırıldığı ve tüm talimatları davalı İdarenin yetkililerinden aldığı, davalı İdarenin evrak işlemlerini yapmak ile görevlendirildiği, evrak işlemlerinin ise sadece ihale ile alt işverene verilen danışmanlık hizmetine ilişkin olmadığı, bu sebeple muvazaa iddiasının kabulü gerektiği gerekçesiyle muvazaanın ve davacının davalı İdarenin işçisi sayılması gerektiğinin tespiti ile ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 08.12.2021 tarihli ve 2020/1410 Esas, 2021/3301 Karar sayılı kararı ile; kontrollük ve danışmanlık işlerinin dava dışı alt işveren şirketlere verildiği, davalı tanık anlatımlarına göre davacının muhasebe departmanında büro görevlisi olarak ve adına basılan kartta statüsü müşavir olarak belirtilmesine rağmen alt işveren işçisi olarak gösterildiği, izin çizelgelerine göre davacıya ücretli izinlerin davalı Kurumca verildiği, taraf tanıklarının isimlerinin de aynı izin çizelgesinde yer aldığı, davalı tanık anlatımları dâhil tanık anlatımlarına göre davacıyla tanıkların tahakkuk bölümünde tüm tahakkukları, ücretleri, resmî yazışmaları, sigorta işlemlerini birlikte yaptıkları, davacının ihale konusu işlerde inşaat sürveyanı olarak çalışmadığı, baştan itibaren ve hâlen aynı görevine büro görevlisi olarak devam ettiğine dair İlk Derece Mahkemesinin tespitinin yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 25.05.2022 tarihli ve 2022/3785 Esas, 2022/6495 Karar sayılı kararı ile; 6001 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun (4734 sayılı Kanun) 48 inci maddesinin İdareye tanıdığı yetki, davalı Şirketin ayrı bir organizasyon yapısına sahip olduğunun belirlenmesi, davalı İdarenin muvazaya dayanak gösterilen işlemlerinin asıl işveren sıfatının davalı Kuruma tanıdığı haklar arasında yer aldığının değerlendirilmesi ve atıf yapılan Yargıtay kararlarına göre davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayanmadığı, yapılan sözleşme ile idari ve teknik şartnamelerde davacı konumunda sürveyan ve bilgisayar operatörü olarak işçi alınacağının açıklandığı, ücretlerinin ve teknik şartların her ikisinde de aynı olduğunun belirtildiği, sürveyan için arazide çalışacak saha elemanı olduğuna dair bir değerlendirme yapılmadığı, sırf işe giriş ve işten ayrılış bildirgesinde sürveyan olduğunun belirtilmesi davacının muvazaalı çalıştırıldığını göstermeyeceği gibi bilgisayar operatörünün ise büro görevlisi olarak çalıştırılmasında zaten muvazaalı bir durum bulunmadığı, her ne kadar Dairemizin 2022/3059, 3060, 3061 ve 4581 sayılı dosyalarında muvazaanın kabulüne yönelik kararlar onanmış ise de konunun yeniden değerlendirilmesinde, alt işverenin bağımsız işverenlik sıfatının bulunduğu ve davalı İdarenin muvazaya dayanak gösterilen işlemlerinin, asıl işveren sıfatının davalı Kuruma tanıdığı haklar kapsamında yer aldığının anlaşılması nedeniyle ilişki asıl işveren alt işveren ilişkisi olarak değerlendirilmesi gerektiğinden davanın reddi yerine kabulünün isabetsiz olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten davacının muhasebe departmanında büro görevlisi olarak adına basılan kartta statüsü müşavir olarak belirtilmesine rağmen alt işveren işçisi olarak gösterildiği, dosyaya sunulan izin çizelgelerine göre davacıya ücretli izinlerin davalı tarafından verildiği, işe giriş çıkış saatlerini davalının belirlediği, baştan itibaren ve hâlen büro görevlisi olarak çalıştığı, ihale konusu işlerde inşaat sürveyanı olarak çalıştırılmadığı, yaptığı iş, çalıştığı birim, bağlı olduğu erk dikkate alındığında kamu kurumu personeli gibi çalıştığı belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, 4734 sayılı Kanun'un 4 ve 48 inci maddelerine göre danışmanlık ihalesinin mevzuatta düzenlenen ihalelerden olduğunu, dava dışı şirket ile kurulan asıl işveren-alt işveren ilişkisinin 4857 sayılı Kanun’a göre muvazaalı olmadığını, alt işveren işçilerine ilişkin her türlü tasarrufun alt işverenlerde olduğunu, özlük haklarının alt işverenler tarafından yürütüldüğünü, emsal kararlarda muvazaa bulunmadığının tespit edildiğini, toplu iş sözleşmesi hükümlerinin alt işverene uygulanmasının söz konusu olmadığını belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 24.01.2023 tarihli ve 2023/485 2023/1283 Karar sayılı ilâmı ile; direnme kararına yönelik temyiz incelemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna ait olduğu gerekçesiyle dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.01.2024 tarihli ve 2023/9-199 2024/1
Karar sayılı kararıyla; açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre sürveyan olarak işe alınan davacının davalı Kurumun muhasebe bölümünde tahakkuk servisinde büro görevlisi olarak çalıştığı, işle ilgili tüm emir ve talimatlar ile izinlerini davalı Kurumun şube müdüründen aldığı, bu hâli ile ihale ile alt işverene verilen kontrollük ve danışmanlık işinde çalışmayıp asıl işveren olan davalı Kurumda büro görevlisi olarak çalıştırıldığından davalı Kurum ile ihbar olunan alt işverenler arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin davacı yönünden muvazaalı olduğunun kabulü ile davacının 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesine göre başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi sayılması gerektiği, hâl böyle olunca İlk Derece Mahkemesince verilen direnme kararının usul ve kanuna uygun olduğu; ne var ki Özel Dairece bozma nedenine göre hüküm altına alınan alacağın miktarına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.
D. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; Hukuk Genel Kurulu tarafından davalı ile ihbar olunan Şirketler arasında Karayolları 15. Bölge Müdürlüğü merkez ve bölge sınırları dâhilinde kontrollük ve danışmanlık işlerine dair hizmet alım sözleşmesi kapsamında kurulan asıl işveren-alt işveren ilişkisi davacı yönünden muvazaalı kabul edilip direnme uygun bulunduğundan ilave tediye alacağının hesaplanması noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi, 6001 sayılı Kanun'un mülga 4 üncü maddesi, 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 208 ve 211 inci maddeleri.
3. 4734 sayılı Kanun'un 48 inci maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun.
4. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin 4, 11, 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'u 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.