"İçtihat Metni"
I. BAŞVURU
Başvurucu vekili dilekçesinde; bir işyerinde en azından 15-20 işçinin aynı anda işe devamsızlığı söz konusu olamayacağı ve iddialarının davalı tanıklarının beyanları ile sübuta erdiği gözetilerek Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi Başkanlığının 23.11.2023 tarihli ve 2023/1662 Esas, 2023/1848 Karar sayılı kararında Adana 8. İş Mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın kabulüne, davacının işe iadesine karar verildiğini, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 25.01.2024 tarihli ve 2023/1693 Esas, 2024/171 Karar sayılı kararında 8. Hukuk Dairesinin ilâmı ile aynı gerekçeleri içeren Adana 4. İş Mahkemesinin 2022/322 Esas ve 2023/360 Sayılı kararını ortadan kaldırarak davanın reddine karar verildiğini ve bu şekilde Dairelerin kararları arasında uyuşmazlık ve çelişkinin meydana geldiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında ortaya çıkan uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Adana Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 28.02.2024 tarihli ve 2024/1 Karar sayılı kararı ile; başvurucunun dilekçesinde belirtmiş olduğu Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un (5235 sayılı Kanun) 35 inci maddesinde düzenlenen başvuru kapsamında bir uyuşmazlık bulunmadığı kanaatine varılarak aynı Kanun'un 35 inci maddesi uyarınca dosyanın Yargıtayın ilgili Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
1. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 23.11.2023 Tarihli ve 2023/1662 Esas, 2023/1848 Karar Sayılı Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı işveren tarafından davacının 13.07.2022, 14.07.2022 ve 16.07.2022 tarihlerinde çalışma günlerinde bilgi vermeksizin işe gelmediğine dair tutanaklar tutulduğu, davacının devamsızlık nedeniyle savunmasının alındığı, savunmasında kabul edilebilir mazeret bildirmediğinden bahisle sigorta kayıtlarına göre 48-İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi- No.lu kod ile davacının iş sözleşmesinin feshedildiği, davacının savunmasında amcası vefat ettiği için gelemediğini, ustabaşına bu durumu ilettiğini, senelik izninden düşeceklerini söylediklerini belirttiği, davacı tanıklarının, davacının amcasının öldüğünü ve yıllık izinden düşülmesi kabul edildiği için işe gitmediğini ifade ettikleri, tutanak tanıkları da olan davalı tanıklarının ise davacının izinsiz ve mazeretsiz işe gelmediğini beyan ettikleri, davacının 13.07.2022, 14.07.2022 ve 16.07.2022 tarihlerindeki devamsızlığı nedeniyle işten çıkarıldığı ancak davacının amcasının öldüğünü ve ustabaşını arayarak söylediğini ve ölüm belgesini gönderdiğini, gelmediği günlerin yıllık izinden düşülmesinin kabul edildiğini iddia ettiği, davalı işveren tarafından aksinin ispatlanmadığı anlaşılmakla davacının yıllık izinde olduğunu düşünerek işe gitmediği, bu nedenle davacının davasının kabulü gerekirken davanın reddine dair İlk Derece Mahkemesinin kabulünün yerinde olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne kesin olmak üzere karar verilmiştir.
2. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 25.01.2024 Tarihli ve 2023/1693 Esas, 2024/171 Karar Sayılı Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının fesihten önce işverene verdiği yazılı savunmasında, arife gününden itibaren izinli olduğunu, 13 ve 14 Temmuz günlerini de kapsayacak şekilde izin aldığını, ustabaşı ve şefin "İzin kâğıdını bayramdan sonra imzalarsın." dediğini, bayramı memlekette geçirmeye gittiğini belirttiği, dosya kapsamında davacı hakkında 13.07.2022, 14.07.2022 ve 16.07.2022 tarihlerinde devamsızlık yaptığına dair düzenlenmiş tutanaklar bulunduğu, tutanak tanıkları olan davalı tanıklarının beyanları ile devamsızlık olgusunu doğruladıkları, davacı asıl 01.11.2022 tarihli celsede bayram sonrasında yıllık izin talebinin olduğunu, yıllık izni S.K. ve şeften istediğini, onların sözlü olarak tamam dediğini, ayrıca izin kâğıdını imzaladığını, izin kâğıdının aşağıya indirilmediğini beyan etmiş olmakla fesih öncesinde verdiği savunması ile çelişkiye düştüğü, davacı tanıklarından S.B'nin beyanlarının duyuma dayalı olduğu, Z.T'nin ise fesih nedeni ile ilgili bir beyanda bulunmadığı, davacının söz konusu tarihlerdeki devamsızlığının mazerete dayandığını veya yetkili amirinden izin aldığını ispat edemediği, davalı işveren tarafından devamsızlık olgusunun ispat edildiği, yapılan feshin haklı nedene dayalı olduğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine kesin olmak üzere karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık
Başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesine göre giderilip giderilemeyeceği hususu uyuşmazlık konusudur.
B. İlgili Hukuk
1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
2. 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan düzenlemeye göre; “Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
3. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre ise “(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”
C. Değerlendirme
1. 5235 sayılı Kanun ile bu Kanun'da sayılan kişi ve kurumlara tanınan uyuşmazlığın giderilmesini talep etme hakkı, mutlak biçimde her uyuşmazlığın esasına yönelik çözüm geliştirilmesine imkân vermez. Uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı hâlinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir.
2. Bölge adliye mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru hukuk daireleri başkanlar kurulunca değerlendirilerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesi istenilir.
3. Bu açıklamalar ışığında belirtmek gerekir ki Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi arasında uyuşmazlık konusu kararlarında, söz konusu davalarda tarafların, iddia ve savunmaların farklı oluşunun yanında, ispata ilişkin delillerin de farklı olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka ifadeyle, aralarında uyuşmazlık bulunduğu ileri sürülen kararlar benzer olaylara ilişkin olmayıp somut olaya özgü niteliktedir. İlgili Hukuk Dairelerince somut olayın özellikleri, ispat yükü ve her bir dosyaya özgü farklı nitelikteki deliller dikkate alınarak karar verilmiştir. Tarafların iddia ve savunmalarına göre tespit edilen somut olayların özellikleri farklı olduğundan her bir dosya kapsamındaki delillere göre farklı sonuca varılması da olağandır. Hâl böyle olunca Kanun’da belirtilen şekilde benzer olaylar arasında uyuşmazlık bulunması şartının gerçekleştiğinden söz edilemez.
4. Başvurucunun dilekçesinde belirtmiş olduğu Bölge Adliye Mahkemesi Dairelerinin kararları arasında 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi kapsamında bir uyuşmazlık söz konusu değildir.
5. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
V. KARAR
1. Adana Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 28.02.2024 tarihli ve 2024/1 Karar sayılı kararına istinaden iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına,
2. Dosyanın Adana Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.