Logo

9. Hukuk Dairesi2024/4258 E. 2024/7848 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı işveren nezdinde acente olarak çalıştığı dönemde işçi olduğunu ileri sürerek çeşitli adlar altında talep ettiği maddi tazminatlara hak kazanıp kazanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, daha önce açtığı ve kesinleşen bir davada işçi statüsünün tespit edilmiş olmasına rağmen, talep ettiği dönemde acentelik sözleşmesi ile çalıştığı, taleplerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve kendi muvazaasına dayanarak hak talep ettiği gerekçeleriyle yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1112 E., 2024/78 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 2. İş Mahkemesi

SAYISI : 2016/196 E., 2022/102 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 20.05.1993 tarihinden 21.03.2011 tarihine kadar davalıya ait işyerinde en son şube müdürü olarak çalıştığını, 25.08.1994-21.03.2011 tarihleri arasındaki çalışmasında acente olarak gösterildiğini ve bu şekilde çalışmaya zorlandığını, ancak bu dönemde dahi işçi olduğunun İzmir 4. İş Mahkemesinin 2013/583 Esas ve 2015/766 Karar sayılı işçilik alacakları dosyası ile sabit hâle geldiğini, hâl böyle iken muvazaalı acente olarak gösterilen dönemde davalı işveren işçisi olan müvekkilinin davalının diğer işçilerinin kıdem ve ihbar tazminatını ödediğini, işverenin işyerindeki faaliyeti nedeni ile ödemesi gereken giderlerin ve ayrıca davalı tarafça ödenmesi gereken tüm vergilerin ve vergi cezalarının müvekkili tarafından ödendiğini ileri sürerek 100.000,00 TL vergi gideri, 49.835,38 TL işverenin işyerindeki faaliyeti nedeni ile ödemesi gereken fakat davacıya ödettirilen ölçüm hatası bedeli, varış merkezi hata bedeli, hasar tazminatı bedeli gibi giderler ile şubedeki diğer işçilere işverence ödenmesi gereken ancak davacı tarafça işçilere ödenen kıdem ve ihbar tazminatları bedeli 204.891,40 TL olmak üzere toplam 354.726,78 TL maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili yargılama sırasında sunmuş olduğu 28.04.2021 tarihli davanın tam ıslahına ilişkin dilekçesi ile acente sıfatıyla müvekkili tarafından ödetilmek zorunda bırakılan 42.055,80 TL Bağ-Kur prim alacağının da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki taleplerin zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının işçi sıfatıyla değil acentelik/vekâlet sözleşmesine istinaden bir tacir olarak faaliyet gösterdiğini, davacının iddia ettiği gibi kimseye bir sözleşme dayatılmadığını, davacı ile hak ediş usulü çalışıldığını, davacı tarafın ciroya göre kestiği hak ediş faturasına istinaden alacağını tahsil ettiğini ve bu miktarın her ay değiştiğini, davalı Şirketin acentelik sisteminde acentelerine ödediği hak ediş miktarlarının sabit bir işçi ücretinin kat ve kat üstünde olduğunu, ayda 50.000,00-60.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacıya tüm hak ediş alacaklarının ödendiğini, davacının dürüstlük kuralına aykırılık teşkili edecek şekilde kendi muvazaasına dayanarak talepte bulunmasının da mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen İzmir 4. İş Mahkemesinin 2013/583 Esas ve 2015/766 Karar sayılı dosyası ile; davacının davalı nezdinde en son günlük brüt 92,57 TL ile çalışan bir işçi olduğu hususunun sabit hâle geldiği, talep konusu dönemde paranın alım gücü ve davacının ekonomik durumu birlikte değerlendirildiğinde davacının iddia ettiği gibi 600.480,09 TL'yi kendi hesabından karşılamasının hayatın olağan akışına ve ekonomik gerçeklere uymadığı, davacı tarafça yapılan ödemelerin davalı tarafça gönderilen hak edişlerden karşılandığı, acentelik ilişkisinin muvazaalı olduğunun davacı tarafından en başından itibaren bilindiği hususunun işçilik alacaklarına ilişkin açılan İzmir 4. İş Mahkemesinin bahse konu dava dosyası kapsamından anlaşıldığı, bir kişinin kendi muvazaasına dayanarak hak talep etmesinin de dürüstlük kuralı uyarınca mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; taraflar arasındaki acente sözleşmesinin muvazaalı olduğu hususunun Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, davalı tarafça ödeme savunmasında bile bulunulmamışken Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, 2006 ve önceki yıllara ilişkin kayıtların sunulmadığını, davalı tarafça ödendiği iddia olunan meblağın dava konusu kalemler dışındaki bir kısım faturalar ve rutin giderlere ilişkin olduğunu, dava konusu kalemlerin ödendiğinin ispat yükünün davalı tarafta olduğunu, davalı tarafça cevap dilekçesinde davacıya ödeme yapılmadığının ikrar edildiğini, davalının ticaret defterlerinde ve hak ediş ödemlerinde yapılan bilirkişi incelemesinde de dava konusu kalemlere ilişkin ödemenin bulunmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davacıya gönderilen hak edişlerin ve ödemelerin dava konusu kalemlerden mahsup edilemeyeceğine ilişkin emsal Yargıtay kararları bulunduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki bilgi ve belgeler, İlk Derece Mahkemesince toplanan deliller, defterler ve kayıtlar kapsamında aldırılan denetime açık üçlü bilirkişi heyet raporu içeriği, tüm dosya kapsamı ve yasal gerektirici sebeplere göre İlk Derece Mahkemesinin değerlendirmelerinin yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere dayanarak davanın kabulüne karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı işçinin dava konusu alacaklar ile maddi tazminata hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49, 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.