Logo

9. Hukuk Dairesi2024/4267 E. 2024/7869 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nda çalışan bir işçinin hizmet tespiti davasında husumetin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na yöneltilip yöneltilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının özel hukuk tüzel kişiliğine sahip ve bağımsız işveren oldukları gözetilerek, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na husumet yöneltilemeyeceğinden, Bölge Adliye Mahkemesinin davayı taraf sıfatı yokluğundan reddetmesi onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2320 E., 2023/4472 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 30. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/497 E., 2022/341 K.

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin mahiyetten reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Köprüköy Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından (SYDV), ... SYDV'na nakli yapılırken önceki iş yerinden kendisine kıdem tazminatı ödemesinin yapılmadığını, sair diğer özlük haklarını da alamadığını, nakil olduğu yeni işyerinde de bu haklarını kullanamadığını, tüm çalışmaların da davalı İdareye bağlı işyerlerinde gerçekleştiğini, çalışmaların birleştirilmesi gerektiğini ileri sürerek davalı yanında toplam hizmet süresinin tespiti ile davacının kullanmadığı birikmiş yıllık ücretli izin hakkının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın yetki ve husumet yönünden reddi gerektiğini, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olduğunu, ayrıca vakıflarda çalışan personelin özlük işlemlerinin bizzat vakıflar tarafından yapıldığını, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının her birinin ayrı ayrı işyeri olduğunu, birbirine ve Bakanlığa bağlı olmadığını, bu vakıflarda çalışan işçiler ile ilgili Bakanlık nezdinde bilgi ve belge bulunmadığını, işçi dosyalarının bu vakıflarda olduğunu, işçilerin işe alınması, işten çıkartılması, ücretlerinin ödenmesi hakkında Bakanlığın hiçbir yetkisi bulunmadığını, yetkinin her vakfın kendi mütevelli heyetinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı açısından her iki işyerindeki çalışmaların birbirinin devamı niteliğinde çalışmalar olduğu ve ilk işyerinden ayrılmasına dair hususun istifa değil nakil niteliğinde olduğu, zira davacının nakil talebi ile birlikte haklarının da ödenmesini talep ettiği, ancak haklarının ödenmemiş olduğu, söz konusu vakıfların ise işçi-işveren ilişkisi bakımından davalı Bakanlığa bağlı kuruluşlar olduğu, bu doğrultuda davacının ilk çalışmaya başladığı tarih itibarıyla dava tarihine kadar toplam kıdemine esas hizmet süresinin 24 yıl 4 ay 19 gün olduğu, davacının yıllık ücretli izinlerinin kullandırıldığının davalı işveren tarafından ispat edilmesi gerektiği, dava tarihine kadar geçen çalışma süresi için davacının hak ettiği toplam yıllık izin süresinin 577 gün olduğu, kullanılan yıllık izin süresinin ise 309 gün olduğu, bu bağlamda davacının kullanmadığı yıllık izin süresinin ise toplam 268 gün olarak tespitine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının davalı İdarede herhangi bir çalışmasının bulunmadığını, vakıfların özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olduğunu, çalışan personelin özlük işlemlerinin de vakıflar tarafından yapıldığını, emsal Yargıtay kararlarında da bu durumun "3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olup, ayrı işyeri ve bağımsız işveren oldukları” ifade edildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın ilgili SYDV aleyhine açılması gerekirken, husumetin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yöneltilmesinin hatalı olduğu, Mahkemece davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; SYDV'larının Aile Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü işletmesi bünyesinde kamu işyeri olduğunu, ayrı tüzel kişiliklere sahip olsalar da vakıfların finansının Bakanlık tarafından gerçekleştirildiğini, işe alınacakların nitelikleri, görevleri, işe alma, çıkarma, tayin, ücretin belirlenmesi gibi özlük işleri ile çalışma koşullarının belirlenmesinde söz sahibinin Bakanlık olduğunu, işveren yetkilerinin Bakanlıkta olduğunu, husumetin davalı Bakanlığa yönetilmesi gerektiğini, davacının dava konusu tespit talebinde hukuki yararının bulunduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfındaki çalışma nedeniyle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 114 ve 115 nci maddeleri ile

369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu'nun 7 nci maddesine 25.05.2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 7 nci maddesi ile eklenen altıncı fıkra.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.