"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/5109 E., 2023/4026 K.
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/382 E., 2022/561 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bünyesinde 16.04.2014-01.06.2019 tarihleri arasında formen olarak çalıştığını, son ücretinin net 2.750,00 USD olduğunu, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız ve gerekçesiz olarak feshedildiğini, son 4 aylık ücretinin ödenmediğini, yapılması gereken ücret zamlarının yapılmadığını, fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını ancak karşılığı ücretlerin ödenmediğini, yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, ücret ve fark ücret, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili bünyesinde çalışmadığını, taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının dava konusu alacaklara hak kazanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 16.04.2014-31.05.2019 tarihleri arasında davalı bünyesinde en son aylık net 2.700,00 USD ücretle çalıştığı, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan ve bildirimsiz olarak feshedildiğinin anlaşıldığı, buna göre davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, beyanlarına başvurulan tanık anlatımları ile davacının fazla çalışma yaptığı, hafta tatili kullanmadığı ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığına ilişkin iddiasının ispatlandığı, karşılığı ücretlerin ödendiğinin ise davalı işveren tarafından ispatlanamadığı, davacının son 4 aylık ücretinin ödendiğinin davalı işveren tarafından ispatlanamadığı, davacının ücretinin artırılması gerektiğine ilişkin dosya kapsamında delil mevcut olmadığından fark ücret alacak isteğinin reddi gerektiği, dosya kapsamında davacıya proje bitimlerinde prim/ikramiye ödeneceğine ilişkin dosya kapsamında delil mevcut olmadığı anlaşıldığından sübut bulmayan prim/ikramiye alacağı talebinin de yerinde olmadığı, davacının yıllık ücretli izinlerini ise kullandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; uygulanan indirim oranının yüksek olduğunu, yıllık ücretli izin, prim/ikramiye ile fark ücret alacaklarına ilişkin taleplerinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkiline ücretin USD olarak ödendiği dikkate alınmadan talep edilen alacakların USD olarak hüküm altına alınmamasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; müvekkili Şirket ile davacı arasında iş ilişkisi bulunmadığını, davacının dava dışı ... Genie Civil Company SPA ünvanlı işyerinde çalıştığını, dava dışı işyeri ile müvekkili Şirket arasında da herhangi bir ilişki bulunmadığını, taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini, Türk hukukunun uygulanmasının hatalı olduğunu, hizmet süresinin ve ücretin hatalı tespit edildiğini, ücretin brütleştirilmesinde hata yapıldığını, davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık anlatımlarına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, davacının santral genel koordinatörü olduğuna ilişkin iddiaları dikkate alındığında fazla çalışma ücretine hak kazanamayacağını, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin hesaplamada Mahkeme nezdinde incelenen davaların esas alınmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tarafça cevap dilekçesinde yabancı hukukun uygulanması gerektiğinin savunulmadığı, hukuk seçiminin taraflarca açık ya da zımni şekilde yapılabileceği, yabancılık unsuru bulunan dosyalarda açık hukuk seçimi bulunsun ya da bulunmasın Türk hukukunun uygulanması yönünde dava açılmış ve davalının savunması da Türk Hukukuna göre ise Türk hukukunun uygulanması konusunda zımni anlaşma olduğunun kabul edilmesi gerektiği, buna göre uyuşmazlığın Türk hukukuna göre çözülmesinin yerinde olduğu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin 17.11.2022 tarihli ve 2022/1995 Esas, 2022/477 Karar sayılı kararının “Somut uyuşmazlıkta, dosyadaki bilgi ve belgeler, özellikle tanık anlatımları, e-posta yazışmaları değerlendirildiğinde, davacının, davalı ... Yapı San. ve Tic. A.Ş.'nin Cezayir'de bulunan şantiyesinde çalıştığı dönemden doğrudan doğruya davalı işverenin sorumlu olduğu anlaşılmıştır.” şeklindeki gerekçesi dikkate alındığında davalının hüküm altına alınan alacaklardan sorumlu tutulmasının yerinde olduğu, kıdem ve ihbar tazminatlarına hükmedilmesinin ve hesaplamalarda esas alınan ücretin dosya kapsamına uygun olduğu, tanık beyanlarına itibar edilmesinde hata bulunmadığı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin tanık anlatımları ile uyumlu olarak hesaplandığı, dosyaya Şirket organizasyon şemasının sunulmamış olması ve aynı gün birlikte incelenen 3 dosyada da tüm davacıların ve tanıkların davacıların birden çok sahada aynı dönem sorumlu olduklarının beyan edilmesi karşısında hangisinin mesaisini kendi ayarlayan şantiye şefi olduğunun tespitinin mümkün olmaması karşısında fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınmasının yerinde olduğu, davalıdan rücuen tahsiline karar verilen yabancı para borcunun seçim hakkının kullanıldığı tarih olan dava tarihi esas alınarak hesaplanacak TL karşılığı üzerinden hüküm tesisinin yerinde olduğu, uygulanan indirim oranının makul olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanması gereken hukuk, davalı tarafa husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği ve buna göre talep edilen alacaklardan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı, davacının hüküm altına alınan alacak kalemlerinin ispatı hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. 4857 sayılı Kanun’un 17, 32, 41, 63, 68, 44, 47, 49, 50,46, 50 nci maddeleri.
4. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu’nun (5718 sayılı Kanun) 24 ve 27 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.