Logo

9. Hukuk Dairesi2024/4739 E. 2024/8204 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı şirketten yurt dışında çalıştığı dönemden kaynaklı kıdem, ihbar, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile sadakat primi alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Uyuşmazlığa uygulanacak hukukun Türk Hukuku olduğu, ancak fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin hesabında davacının yurt içinde bulunduğu sürelerin dışlanmaması ve hafta tatili çalışmasının ispatı hususunda eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2729 E., 2023/3044 K.

KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 39. İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/2 E., 2023/479 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2022 tarihli ve 2022/740 Esas, 2022/796 Karar sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin yurt dışında kurulu işyerlerinde mali işler müdürü olarak çalıştığını, en son davalı Şirketin Erbil/Irak'ta bulunan işyerinde 05.03.2016-24.08.2017 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile sadakat primi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının işten ayrıldıktan sonra ibraname imzalayarak davalıyı ibra ettiğini, davacının davalı işverenden herhangi bir alacağının bulunmadığını, tüm ücret alacaklarının bordrolarda tahakkuk ettirilerek ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yurt dışı iş sözleşmesine göre davacı davalı Şirketin Irak'taki şantiyesinde çalıştığından taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde Irak iş mevzuatının uygulanması gerektiği, davacının hizmet süresinin 05.03.2016-24.08.2017 tarihleri arasında 1 yıl 5 ay 19 gün olduğu, taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının son net ücretinin 6.500,00 USD olduğu, Irak İş Kanunu'na göre giydirilmiş brüt ücret tanımı olmadığından, hesaplamaların tespit edilen net ücret üzerinden yapıldığı, davacının karşılığı ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerine hak kazandığı, ikramiyelerinin ödendiğini ispat yükünün davalıya ait olduğu, davalının bunu ispatlayamadığı, davacının ikramiye (sadakat primi) alacağına hak kazandığı, yine ihbar tazminatının bulunduğu, davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti taleplerinin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; davalı yanca uyuşmazlığa Irak mevzuatının uygulanması itirazının ilk kez istinaf dilekçesi ile yapıldığını, Yargıtayın son içtihatları doğrultusunda somut olayda Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, kaldı ki dosyadaki bordrolar, çalışma belgeleri, çıkış belgeleri incelendiğinde tamamının 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümlerine göre düzenlendiğini, ihbar tazminatı hesabının giydirilmiş ücret üzerinden ve 56 gün üzerinden yapılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti hesabında 13 saatlik çalışma karşılığında 2 saat ara dinlenme süresi düşülmesinin hatalı olduğunu, Irak hukukunda hakkaniyet indirimi yapılacağına dair bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle hakkaniyet indirimi yapılarak sonuca gidilmesinin de yerinde olmadığını, hakkaniyet indirimi sebebiyle reddedilen kısım yönünden vekâlet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; alacakların Irak İş Kanunu uyarınca zamanaşımına uğradığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile kaldırılan karar ve dayanak bilirkişi raporlarının üzerinde alacak miktarları hesaplanarak usuli kazanılmış hakların dikkate alınmadığını, dosyada mevcut ibranamelere itibar edilmemesinin hatalı olduğunu, ücret miktarının isabetsiz olduğunu, davacının son ücretinin 4.300,00 USD olduğunu, giydirilmiş ücretin de hatalı belirlendiğini, davacının sadakat pirimi almadığını, iş sözleşmesinde de böyle bir hüküm bulunmadığını, davacının fazla çalışma alacağının bulunmadığını, hafta tatili çalışmalarının 7,5 saati aşan kısmının değil tamamının fazla çalışmaya dâhil edildiğini, davacının yurtta bulunduğu sürelerin hesaplamadan dışlanmadığını, hakkaniyet indiriminin %50 oranında yapılması gerektiğini, ibraname ile yapılan ödemelerin hesaplamada dışlanmadığını, ihbar tazminatına yasal faiz işletilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu'nun (5718 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçiminin taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabileceği, somut olayda, davalı tarafça cevap dilekçesinde yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde bir itiraz bulunmadığı, her ne kadar Dairece mutad işyeri hukuku ve yurt dışı iş sözleşmesi dikkate alınarak yabancı hukukun değerlendirilmesi gerektiği yönünden gönderme kararı verilmişse de Yargıtayın son içtihatları doğrultusunda, cevap dilekçesinde davalının yabancı hukukun uygulanmasına yönelik bir talebi bulunmadığı dikkate alındığında, somut uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulanması gerektiği, bu yöne ilişkin davacı istinaf başvurusunun kabulü gerektiği, buna göre davacının ücret iddiasını kanıtladığı ve ücretinin net 6.500,00 USD olduğu, tüm dosya kapsamı ve davacıya yapılan ödemeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının sadakat primine hak kazandığı, davacıya ödenen ihbar tazminatı mahsup edildiğinde davacının bakiye ihbar tazminatı alacağı bulunduğu, karşılığı ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin mevcut olduğu, 11.02.2021 tarihli ek rapordaki hesaplamaların dosya kapsamına uygun olduğu, her ne kadar davacı kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti talep etmişse de davacının hak kazandığı kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları davacıya ödendiğinden bu alacakların reddi gerektiği, dava konusu alacakların yabancı parayla tahsili talep edildiğinden söz konusu alacaklara "Devlet bankalarınca USD üzerinden açılmış bir yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek faize" hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; yabancı hukuk itirazlarının bulunduğunu, Türk hukukuna göre uyuşmazlık çözümünün hatalı olduğunu, Irak hukukuna göre tüm alacakların zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, ibranamenin değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, davacının tüm alacaklarının zamanında ödendiğini, ücret tespitinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, tanıkların menfaat birliği içinde olup beyanlarının esas alınamayacağını, giydirilmiş ücret hesaplanırken sadakat priminin ilave edilmesinin hatalı olduğunu, işyerinde sadakat primi diye bir uygulama olmadığını, fazla çalışma ücreti hesabında saat ücretinin hatalı hesaplandığını, davacının yurt içinde bulunduğu sürelerin hesaplamadan dışlanmadığını, ara dinlenme süresinin hatalı belirlendiğini, takdiri indirim oranının en az %50 olması gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk, ücretin tespiti, davacının talep konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa alacakların hesaplanması ile hesap dönemi ve takriri indirim oranı hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 5718 sayılı Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.

3. 4857 sayılı Kanun'un 17, 32, 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Hükme esas alınan 11.02.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda 05.03.2016-24.08.2017 tarihleri arasındaki döneme ilişkin fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları hesaplanırken davacının yurt içinde bulunduğu sürelerin dikkate alınmadığı görülmektedir. Mahkemece davacının davalı nezdinde geçen çalışma döneminin tamamında, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışması yaptığının kabulü yerinde değildir. Yurt dışı giriş çıkış kayıtları dosyaya getirtilmeli ve bu kayıtlara göre yurt içinde geçirilen süreler dışlanarak hesaplanacak alacaklar hüküm altına alınmalıdır. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

4. Somut uyuşmazlıkta; hafta tatili çalışmasının ispatı konusunda dosya içerisinde, işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtları bulunmadığından davacının hafta tatili çalışmasının tanık beyanlarına göre kabulünde isabetsizlik yok ise de davacı tanığı İ.T'nin "... Davacı 15 günde bir hafta tatili izni kullanıyordu. ..." ve davalı tanığı S.K'nın "... Davacı haftada 13 gün çalışıp bir gün hafta tatili idi. İş yerinde çalışma şekli bu şekilde idi. ..." şeklindeki beyanlarından davacının ayda 4 hafta tatili gününde çalıştığını tam olarak ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Bu hâlde hafta tatili ücreti alacağının, davacının ayda 2 hafta tatili gününde çalıştığı kabul edilerek hesaplanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.