"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1809 E., 2023/2633 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 42. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/536 E., 2023/170 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan ilk yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.01.2012-11.04.2015 tarihleri arasında davalı Şirketin Rusya'da bulunan işyerinde demir ustası ekip başı olarak aylık net 2.000,00 USD ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak işveren tarafından feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette çalışmadığını, zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, davacının yurt dışında çalıştığını ve somut olayda Türk hukukunun uygulanmasının mümkün olmadığını, Rusya mevzuat hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda davacının iş sözleşmesi kapsamında sadece davalının Rusya Federasyonu'nda bulunan işyerinde çalıştığı, mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Rusya Federasyonu olduğu, davacının iş sözleşmesinin 11.04.2015 tarihinde sonlandığı, davanın 06.12.2019 tarihinde açıldığı, fesih tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre dikkate alındığında, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesine göre davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; uyuşmazlığa Türk hukuku uygulanması gerektiğini, taraflar arasında imzalandığı iddia edilen Türkiye İş Kurumu iş sözleşmesinin genel işlem koşullarına aykırı olduğunu, işbu davanın açıldığı tarihte yurt dışında çalışılan işçilere çalışılan ülke hukukunun uygulanmasına dair bir Yargıtay içtihadı olmadığından bu sebeple de zamanaşımı yönünden Türk hukuku uygulanması gerektiğini, davacının Rusya hukukuna göre 1 aylık süre içerisinde dava açacağını bilmesinin mümkün olmadığını, bu sürenin kaçırılmasının da geçerli bir nedene dayandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut uyuşmazlığın Rusya Federasyonu hukukuna göre çözümlenmesi gerektiği, davacının iş sözleşmesinin 11.04.2015 tarihinde sonlandığı, davanın ise 06.12.2019 tarihinde açıldığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesine göre dava tarihi itibarıyla bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için zamanaşımı süresi olan 3 aylık sürenin dolduğu, davalı tarafça süresinde zamanaşımı def'inde bulunulduğu dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince talep edilen alacakların zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrar ederek ve davalı Şirket lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesi şöyledir:
" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
3. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.
4. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi şu şekildedir:
“Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
3. Somut uyuşmazlıkta Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun ilgili hükmü uyarınca bireysel iş uyuşmazlığının çözümü açısından dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi isabetli ise de dava tarihinin 06.12.2019 olması ve davanın yabancı hukukun uygulanması sonucunda reddedilmesi karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi hakkaniyete aykırıdır.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "Davalı tarafından yapılan toplam 98,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "Davalı tarafından yapılan 98,50 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına" ibaresinin yazılması,
Hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükteki A.A.Ü.T hükümleri gereğince belirlenen ve takdir edilen 29.892,16-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "Davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
D E Ğ İ Ş İ K G E R E K Ç E
Türk hukukunda maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımına uygulanacak hukuk, 5718 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde, “Zamanaşımı, hukukî işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup söz konusu hüküm, “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.
Yabancılık unsuru taşıyan hukuki uyuşmazlığa uygulanacak hukuk yabancı devletin hukuku ise kural, yabancı hukukun uygulanmasıdır. Bununla birlikte yabancı hukukun uygulanmasının sınırı, doğacak hukuki sonuçların Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasıdır. Bir yabancı hukuk kuralı Türk hukukunun temel değerlerine, genel adap ve ahlâk anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Anayasa) yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ahlâk ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar).
Zamanaşımının bizzat kendisi kural olarak kamu düzenini ilgilendiren bir konu olmadığından yabancı hukukta zamanaşımı süresinin Türk hukukundan farklı düzenlenmiş olması, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi kapsamında kamu düzeni müdahalesi gerektirmez. Buna karşılık, uyuşmazlığa uygulanacak olan yabancı hukukta talep hakkının hiç zamanaşımı süresine tâbi tutulmaması, Türk hukukuna nispetle fevkalade kısa bir zamanaşımı süresine tâbi tutulması veya talep hakkında aşırı derecede uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmesi hâllerinde 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi gereğince kamu düzeni müdahalesinin kabul edilmesi gerekmektedir (Ergin Nomer, Devletler Hususi Hukuku, İstanbul, Yirmi Birinci Baskı, 2015, s.214; Vahit Doğan, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, Sekizinci Baskı, 2022, s.314; Gülin Güngör, Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, İkinci Bası, 2021, s.126; Mesut Aygün, Ali Önal, "Yargıtay Kararları Işığında Milletlerarası Özel Hukukta Zamanaşımı", Legal Hukuk Dergisi, C. 14, 2016, S. 165, s. 4914).
Somut olayda uyuşmazlığa uygulanan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin birinci fıkrasında “Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.” denilmektedir. Rusya Federasyonu Parlamentosu tarafından Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde 03.07.2016 tarihinde Federal kanun ile değişikliğe gidilerek 3 aylık zamanaşımı süresi 1 yıla çıkarılmıştır. Söz konusu hüküm; “Çalışan, ücretlerin ve diğer ödemelerin ödenmemesi veya eksik ödenmesine ilişkin bireysel işçi ihtilaflarının çözümü için, işten çıkarılma nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin ve diğer ödemelerin yapılmaması veya eksik ödenmesi de dahil olmak üzere, bu tutarların ödenmesi için belirlenen tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.” şeklindedir.
Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı ve uyuşmazlık kapsamında bir talebi mahkeme önüne taşıyabilmek ve bunların etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Anayasa'nın 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, mahkemeye erişim hakkı Anayasa’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.
Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin 03.07.2016 tarihinden önceki şeklinde öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu, yurt dışında yaptığı çalışmalardan kaynaklı alacakları için Türkiye’de dava açan işçinin mahkemeye erişim hakkını oldukça kısıtladığı açıktır. Nitekim Rusya Federasyonu da 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu sonuca varmış ve 03.07.2016 tarihi itibarıyla bu süreyi 1 yıla çıkarmıştır. Sonuç olarak, Anayasa’da temek hak ve özgürlükler arasında yer alan hak arama özgürlüğüne aykırı olan 3 aylık zamanaşımı süresinin kamu düzenini ihlal edici nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde 3 aylık zamanaşımı süresi öngören kural, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesi ile bertaraf edilmelidir.
Kamu düzeni müdahalesi neticesinde yabancı hukukunun ilgili hükmünün olayda uygulanmaması ile ortaya çıkan boşluğun ise öncelikle yetkili yabancı hukuktaki başka bir hüküm ile doldurulması gerektiği prensip olarak kabul edilmektedir. Bu şekilde söz konusu boşluğun doldurulamaması hâlinde hâkimin kendi hukukunu olaya uygulayarak uyuşmazlığı çözmesi gerekmektedir (Nomer, s.179-180; Doğan, s.260-261).
Somut olayda Türk kamu düzenine aykırı olduğu için uyuşmazlıkta uygulanmaması gereken 3 aylık zamanaşımı süresinin yerine dava tarihinde yürürlükte olan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan 1 yıllık zamanaşımı süresinin uyuşmazlıkta uygulanması 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi hükmüne uygun düşecektir.
Açıklanan nedenlerle yabancı hukukta yer alan 3 aylık zamanaşımı süresinin kısa olmadığı ve 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesini gerektirmediği yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına katılamıyoruz. Ancak dava tarihi itibarıyla 1 yıllık zamanaşımı süresinin de dolmuş olduğu dikkate alındığında kararın bu değişik gerekçe ile düzeltilerek onanması gerektiği görüşündeyiz.