"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 02.10.2012-22.07.2015 tarihleri arasında davalı Şirketin LNG İşletme Müdürlüğü nezdinde 854 sayılı Deniz İş Kanunu'na (854 sayılı Kanun) tâbi kılavuz kaptan olarak çalıştığını, davalıya bağlı olarak aralıksız çalışmasına rağmen belirli süreli iş sözleşmeleri düzenlendiğini ve son olarak 30.05.2013 tarihinde 3 yıl süreli LNG İşletme Müdürlüğü Kılavuz Kaptan Sözleşmesi imzalatıldığını, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, sözleşme usulsüz ve hukuka aykırı olarak feshedilmesine rağmen feshe bağlı işçilik alacakları ile hak ettiği diğer işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
I. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette 02.10.2012-14.07.2015 tarihleri arasında önce kılavuz kaptanlık stajını yaptığını, sonra sözleşmesi yenilenerek kılavuz kaptan olarak çalışmaya devam ettiğini, davacının serbest meslek erbabı olarak çalıştığını, ayrıca sözleşme hükümlerine aykırı olarak istirahat süreleri yanında vardiyalarında da Aliağa Petkim Limanında ve Zonguldak Eren Limanında 2013 yılından beri kılavuz kaptanlık yaptığının teftiş kurulu raporu ile sabit olduğunu, iş sözleşmesinin bu tespite göre haklı nedenle feshedildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkı olmadığı gibi yıllık ücretli izin, hafta tatili, genel tatil ücretlerinin ödenmediğine dair iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.06.2018 tarihli, 2016/182 Esas, 2018/208 Karar sayılı kararıyla; davacının 02.10.2012-09.07.2015 tarihleri arasında 2 yıl 9 ay 7 gün süre ile hizmetinin bulunduğu, aylık en son brüt ücretinin 12.095,78 TL olduğu, davalı nezdinde emre amade şekilde bağımlı olarak çalıştığı, davacının başka limanlarda kılavuz kaptanlık yapmasının davalı işveren yönünden fesih nedeni olamayacağı, feshin son çare olması ilkesi dikkate alındığında davacının iş sözleşmesinin haklı bir nedene dayanmaksızın feshedildiği ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, dinlenen tanık beyanları uyarınca fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacağı bulunduğuna kanaat getirildiği, ispat yükü üzerinde olan işverenin yıllık izinlerinin kullandırıldığına dair imzalı izin belgesi yahut izin formu ibraz edemediğinden yıllık izin alacağının da bulunduğu kanaatine varıldığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesinin 12.05.2022 tarihli 2020/910 Esas, 2022/660 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı nezdinde 854 sayılı Kanun hükümlerine tâbi işçi olarak görev yaptığı, hak düşürücü sürede feshin gerçekleştirilmemiş olması yanında davacının tâbi olduğu Kanun ve Yönetmelik vs. düzenlemelerde kılavuz kaptanların izin günlerinde çalışmalarını yasaklayan bir düzenlemenin bulunmadığı, bu kapsamda davacının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle davalı tarafından ileri sürülen haklı fesih iddiasının ispatlanamadığı, öte yandan davacının davalı işverene bağımlı şekilde işverenin emir ve talimatları altında çalışması nedeniyle serbest meslek erbabı olarak da kabul edilemeyeceğinden lehine kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davalı tarafça kıdem ve ihbar tazminatına yönelik itirazlara itibar edilmediği, dosyadaki mevcut deliller ve tanık anlatımlarına göre ayda iki hafta günde 24 saat esasına göre çalışmak suretiyle günde 14 saat, haftada 98 saat çalıştığı, Kanun'da öngörülen 48 saatlik haftalık çalışma süresinin düşülmesi ile haftada 50 saat fazla çalışmasının bulunduğu, bu kapsamda bilirkişi tarafından dosyadaki mevcut delillere göre hesaplanan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının indirim yapılmak sureti ile karara bağlanmasında, ayrıca kullandırıldığı ya da karşılığına denk gelen ücretlerinin ödendiği davalı tarafça ispatlanamayan yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik olmadığı, davacı lehine hükmolunan vekâlet ücreti miktarının İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne uygun olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 01.11.2022 tarihli ve 2022/9369 Esas, 2022/13978 Karar sayılı kararı ile; davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek davacının çalışma biçiminin ayın iki haftası 24 saat esasına göre olduğu, 854 sayılı Kanun’da fazla çalışmalar için günlük veya yıllık bir sınır öngörülmediği, oysa 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) kapsamındaki işçiler için fazla çalışmanın sınırının yılda 270 saat olarak belirlendiği, ancak 4857 sayılı Kanun’daki 270 saat sınırlamasının 854 sayılı Kanun kapsamında çalışanlar için uygulanmasının, bu Kanunların her ikisi de özel kanun olduğundan mümkün olmadığı, bu konuda sınır olarak Türkiye tarafından onaylanan uluslararası kaynak olan 180 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi ile 1999/63 sayılı Avrupa Birliği Direktifi'nin dikkate alınabileceği, anılan Sözleşme ve Direktif'in 5 inci maddelerinde işçinin sağlığının ve güvenliğinin korunması amacıyla çalışma sürelerinde sınırlamaya gidildiği ve asgari dinlenme sürelerinin belirlendiği, 2003/88 sayılı Avrupa Birliği Çalışma Süresi Direktifi'nin 2 nci maddesinin birinci bendinde çalışma süresinin; “Çalışma süresi, ulusal yasalar ve/veya uygulamalarla belirlenen, işçinin, işverenin gözetimi ve denetimi altında, işverence verilen görevleri yerine getirirken geçen tüm süreleri ifade eder.” şeklinde tanımlandığı, gemiadamının çalışma ve dinlenme süresine ilişkin uluslararası düzenlemeler ile 854 sayılı Kanun hükümleri birlikte dikkate alındığında kılavuz kaptan olarak ayda iki hafta günde 24 saat gemide olan davacının fazla çalışma ücretine hak kazanmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararında belirtildiği şekilde hesaplama yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda fazla çalışma alacağının reddine karar verildiği belirtilip uyuşmazlık konusu diğer alacak kalemlerine ilişkin olarak bozma öncesi gerekçeler tekrar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının 02.10.2012-14.07.2015 tarihleri arasında stajyer olarak başladığı kılavuz kaptanlık görevine sözleşmesi yenilenerek kılavuz kaptan olarak devam ettiğini, çalışma şartları hiç değişmediği hâlde sözleşmelerin hiçbirine herhangi bir şerh düşmediği gibi başkaca talebinin de olmadığını, sözleşme kapsamında vardiya sürelerinin belirlendiğini, davacının serbest meslek erbabı olduğu için zaten kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, 854 sayılı Kanun hükümleri gereğince sözleşmeye aykırı davranması ve sözleşme gereğince 2 hafta sürekli görev sahasında olmayarak çalışma şartlarını ihlal etmesi nedeniyle iş sözleşmesinin haklı feshedildiğini, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmayan davacının diğer alacak taleplerinin de haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili nezdinde ödenmemiş işçilik alacağının bulunmadığını, davacının serbest meslek erbabı olduğu için kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, davacının 854 sayılı Kanun'a tâbi olarak çalıştığı kabul edilse dahi, "Önelsiz fesih ve infisah" başlıklı 14 üncü maddede yer alan düzenleme gereği kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkı bulunmadığını, davacının, müvekkili Kurumun fazla çalışma, yıllık ücretli izin, hafta tatili, genel tatil ücretlerini ödemediğine ilişkin iddiasının gerçek dışı olduğunu, çalışma şekli ve düzenine göre hak ettiği tüm alacakların kendisine ödendiğini beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı nezdinde kılavuz kaptan (gemiadamı) olarak çalışan davacının fazla çalışma alacağına hak kazanıp kazanmadığı konusuna ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 854 sayılı Kanun'un 26, 27 ve 28 inci maddeleri.
3. Dairemizin 29.03.2021 tarihli ve 2021/2846 Esas, 2021/7116 Karar sayılı ilâmı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.