Logo

9. Hukuk Dairesi2024/5239 E. 2024/6568 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının iş akdinin feshi nedeniyle açtığı alacak davasında, özellikle ücretinin tespiti ve buna bağlı olarak yıllık izin alacağının hesaplanmasına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay'ın bozma ilamına uyulması gerekirken, mahkemece bozma öncesi rapordaki yıllık izin alacağı miktarının hüküm altına alınması usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı olduğu ve bozma kararına uyulmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 50. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 01.02.2001 tarihinde çalışmaya başladığını, 12.01.2021 tarihinde iş sözleşmesinin davalı tarafça haklı neden olmaksızın feshedildiğini, müvekkilinin davalı işyerinde işletme sorumlusu olup ücretinin net 10.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin çalışmalarının kesintisiz olduğunu, önce davalının babasına ait işyerinden daha sonra davalının ortak ve yetkilisi olduğu Şirketten ve sonrasında ise davalı üzerinden çalışmalarının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiğini, 2010-2014 tarihleri arasında ise çalışmalarının Kuruma bildirilmediğini, bu tarihler çalışmaya devam ettiğinin, banka kayıtları, işverenin para çekme talimatları ile sabit olduğunu, müvekkilinin haftanın 6 günü 10.30-21.30 saatleri arasında çalıştığını, bazı ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmasının devam ettiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının çalışmalarının kesintisiz olmadığını, işyerinin 2010-2014 tarihleri arasında dava dışı üçüncü kişiye kiraya verildiğini, davacının 01.11.2014 tarihinde çalışmaya başladığını ve işyerinde satış elemanı olarak asgari ücretle çalıştığını, davacının evli olmasına rağmen davalı işyerinde tanıştığı bir çok kişi ile gönül ilişkisi kurduğunu, davalı işyerinde çalışan başka bir işçiyi de işçinin rızası olmamasına rağmen yanına alarak sevgilisi ile buluştuğunu, buluşmada uygunsuz hareketlerinin olduğunu, yine davacının Bargello firmasının sahibinin damadı ile de aynı şekilde gönül ilişkisinin bulunduğunu, davalı işyerinin Bargello firmasının ismini kullanarak ürünlerini sattığını, bu durumun duyulmasının müvekkili Şirkete zarar vereceğini anılı nedenlerle davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, iş sözleşmesinin son bulmasından bir süre sonra davacıya mal alımı için verilen üç adet kredi kartı ile ilgili ekstereler geldiğinde davacının kredi kartları ile kişisel harcamalar yaptığının görüldüğünü, savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, davacının ödenmeyen alacağının bulunmadığını, yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 15.03.2022 tarihli 2021/124 Esas, 2022/373 Karar sayılı kararı ile; davalı ile Kurum kayıtlarında davacının çalışmalarının görüldüğü işverenler arasında organik bağ bulunduğu, her ne kadar 26.10.2010 tarihinden 01.11.2014 tarihine kadar davacının çalışmasının bulunmadığı görünmekte ise de, davalıya ait banka kayıtlarında bu dönemler yönünden davacıya ödeme yapıldığı, davacının davalı işyerinde net 5.350,00 TL ücret ile çalıştığı, davalının bilgisi olmadan banka kartları ile harcama yapmasının mümkün olmadığı, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı, tanık beyanları ile davacının fazla çalışma yaptığının ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının ispatlandığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 50. Hukuk Dairesinin 11.01.2023 tarihli ve 2022/1498 Esas, 2023/28 Karar sayılı kararı ile; suç duyurusuna konu eylemin işverence fesih sebebi yapılmadığı, davalının haklı nedenle fesih sebebini de ispatlayamadığı, davalı ile dava dışı üçüncü kişiler arasında organik bağ bulunduğunun ispatlandığı, tanık beyanları ve emsal ücret araştırmaları dikkate alındığında davacının ücretinin doğru belirlendiği gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 50. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 11.07.2023 tarihli ve 2023/6575 Esas, 2023/11282 Karar sayılı kararı ile; davalının diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, davacının ücret miktarını ispata yönelik tanık anlatımı veya başkaca bir delil bulunmadığı hâlde salt emsal ücret araştırması dikkate alınarak ücretinin belirlenmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararı doğrultusunda değerlendirme yapıldığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususlarla birlikte dava konusu alacakların zamanaşımına uğramış olduğunu, davacı hakkında suç duyurusu sonrasında dava açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, hizmet süresinin ve ücretinin hatalı tespit edildiğini, müvekkili ile dava dışı üçüncü kişiler arasında organik bağ bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının ücretinin tespiti ile dava konusu alacakların hesaplanmasına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.

2. Dairemizin 14.12.2022 tarihli ve 2022/16498 Esas, 2022/16753 Karar sayılı kararında usuli kazanılmış hak ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:

"...

3. Bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

4. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı karar). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı karar).

..."

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince bozma sonrasında alınan 08.01.2024 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacının ücreti bozma kararı doğrultusunda belirlenerek dava konusu alacaklar hesaplanmıştır. Söz konusu raporda yıllık ücretli izin alacağı 32.055,13 TL olarak hesaplanmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince bozma kararı öncesinde alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 70.147,25 TL yıllık ücretli izin alacağının hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.