"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2774 E., 2023/3514 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 23. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/152 E., 2022/325 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı işyerinde çalıştığını, 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, alt işveren bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini ve ödendiğini, kadroya geçerken bireysel iş sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini, ancak davalı tarafından eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek ödenmeyen ücret, ikramiye, ilave tediye, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti, gece çalışması fark alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının sürekli işçi kadrosuna geçtikten sonra bu statünün öngördüğü haklardan yararlandığını, kadroya geçişi yapılan işçilerin ücret, mali ve sosyal haklarının Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve 31.10.2020 tarihine kadar uygulanacak olan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, davacının ücretinin düşürülmediğini, ücretlerinin eksiksiz ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ücretinin her ay brüt asgari ücretin %15 fazlası olarak kararlaştırıldığı ancak bu kararlaştırılmaya uygun ödeme yapılmadığının bilirkişi raporundaki tespitlerden anlaşıldığı, dosya içeriği ile uyumlu bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda davacının ücret farkı alacağı, ilave tediye fark alacağı, ikramiye fark alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı ve fazla çalışma ücreti fark alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının 696 sayılı KHK ile sürekli işçi statüsünde kadroya geçmiş personel olduğunu, toplu iş sözleşmesinin ücret zammı maddesinde 01.01.2019 tarihindeki ücretlere %4 oranında zam yapılacağı belirtildiğinden ve davacının günlük çıplak brüt ücretinin 85,28 TL'yi aştığı tespit edildiğinden, müvekkili Kurumca, bu miktarın üzerine Bakanlıkça ilan edilen toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince 01.01.2019 tarihinden geçerli olmak üzere %4 oranında zam yapıldığını, bireysel iş sözleşmesinde oran belirtilmediğini toplu iş sözleşmesi hükümleri ile bireysel iş sözleşme hükümlerinin çelişemeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının kadroya geçirilmesinden sonra taraflar arasında imzalanan 02.04.2018 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde işçiye bu sözleşme süresince her ay brüt asgari ücretin %15 fazlası üzerinden günlük ödeme yapılacağının imza altına alındığı ve davacının bu uygulamadan vazgeçilmesine yazılı rızasının bulunduğuna dair yazılı delil ve belge sunulmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep konusu fark alacaklarının bulunup bulunmadığı ve alacakların hesaplanması noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22, 32 ve 34 üncü maddeleri, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü madde, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 39 ve 53 üncü maddeleri, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3 üncü maddesi.
3. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı kararında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir.
..."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde; 08.09.2021 imza tarihli ve 01.01.2021- 31.12.2022 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin “Ücret Zammı” başlıklı 33 üncü maddesi hükmü uyarınca, bireysel iş sözleşmesi doğrultusunda belirlenen 01.01.2021 tarihindeki temel ücrete %12 oranında ücret zammı uygulandığı anlaşılmaktadır. Ancak arabuluculuğa başvuru 29.03.2021 tarihinde yapılmış olup anılan tarihte 01.01.2021-31.12.2022 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesi imzalanmamıştır. Bu açıklamalar ışığında arabuluculuk başvuru tarihindeki koşullar değerlendirilmeksizin 01.01.2021 tarihinden sonraya ilişkin fark ücretin hesaplanmasında, bireysel iş sözleşmesi doğrultusunda belirlenmiş temel ücrete 01.01.2021-31.12.2022 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesine göre %12 oranında ücret zammı uygulanması hatalıdır. Somut olayda 2021 yılı itibarıyla sadece bireysel iş sözleşmesindeki oran uygulanarak ücret tespiti ve buna göre fark hesaplaması yapılması gerekirken arabuluculuk başvuru tarihinde henüz imzalanmamış toplu iş sözleşmesine göre hesaplama yapılması bozmayı gerektirmiştir.
3. Ayrıca hüküm altına alınan ücret farkı dışındaki alacak kalemlerinin yukarıda belirtilen şekilde ücret tespiti yapıldıktan sonra şu şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir:
375 sayılı KHK'nın ilgili hükmünün ve bu KHK gereğince 31.10.2020 tarihine kadar uygulanması öngörülen toplu iş sözleşmesinin amacı; gerek alt işverenin taraf olduğu ve 31.10.2020 tarihinden önce sona erecek olan toplu iş sözleşmesinden yararlanmakta olan, gerekse alt işverenin taraf olduğu herhangi bir toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan işçileri belli bir süre için toplu iş sözleşmesi etkisinden mahrum bırakmamaktır. Bu nedenle 02.04.2018 tarihinde 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri'nden yararlanmaya başlayan yahut alt işveren nezdindeki toplu iş sözleşmesinin bitimini müteakip Kanun gereği kendiliğinden yararlanmaya başlayan işçilerin, aynı dönem içinde bir başka toplu iş sözleşmesinden yararlanmayı talep etmeleri, 375 sayılı KHK gereği mümkün değildir. Bir toplu iş sözleşmesinin geriye etkili olarak yürürlüğe konulabilmesi kural olarak mümkün olsa da sonraki toplu iş sözleşmesi hükümlerinin geriye etkili olabileceği en erken süre önceki toplu iş sözleşmesinin bitim tarihidir. Sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler yönünden yapılacak değerlendirmede de bu ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Buna göre sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin kadroya geçirildikleri işyerinde yürürlükte bulunan bir toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri için en erken tarih her hâlükârda 01.11.2020 tarihi olmalıdır.
Sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilerin 375 sayılı KHK gereğince üyelik şartı aranmaksızın yararlandıkları toplu iş sözleşmesinin süresi 31.10.2020 tarihinde sona erdiğinden, bu tarihten sonra 6356 sayılı Kanun kapsamında işveren ile yetkili sendika arasındaki toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için bu Kanun'un 39 uncu maddesinde öngörülen şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. Sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin işyerinde uygulanmaya başlanan toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacakları belirlenirken 31.10.2020 tarihinden önceki ve sonraki dönem bakımından yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
31.10.2020 tarihine kadar yararlanılan 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri, 6356 sayılı Kanun'da öngörülen toplu iş sözleşmesi sürecinden geçilerek karara bağlanmış bir toplu iş sözleşmesi niteliği taşımamaktadır. Yine aynı nedenle söz konusu toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmek için sendika üyeliği şartı aranmaz. Yürürlük süresi 31.10.2020 tarihi itibarıyla sona eren bu toplu iş sözleşmesinin art etkisi de bulunmamaktadır. Bunun anlamı; toplu iş sözleşmesinin bitiminde, işyerinde uygulanmakta olan bir başka toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan işçiler bakımından süre bitimindeki mevcut ücret miktarı aynen korunacak olmakla birlikte, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan diğer haklardan artık yararlanılamayacak olmasıdır. Bir örnekle açıklamak gerekirse; 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri'nde ikramiye, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile gece zammı ödemelerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresi içinde hak kazanılan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ya da ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının toplu iş sözleşmesine göre zamlı olarak hesaplanması mümkündür. Aynı şekilde gece zammı ve ikramiye alacakları da toplu iş sözleşmesinden doğan alacak olduğundan sözleşme süresinin sonuna kadar ödenmelidir. Ancak işçilerin 31.10.2020 tarihinden sonraki dönemde hak kazanacakları fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti gibi alacaklarının bu toplu iş sözleşmesinde belirtilen esaslara göre hesaplanmaya devam edilmesi mümkün değildir. Aynı durum ikramiye alacağı için de geçerlidir. Şüphesiz, işyerinde yetkili sendika ile işveren arasında karara bağlanan toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartlarını taşıyan işçi yönünden 31.10.2020 tarihinden sonraki dönem için bu toplu iş sözleşmesi hükümleri uygulanmaya başlanacaktır. Ancak yararlanılan herhangi bir toplu iş sözleşmesi mevcut değil ise öncelikle taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesi hükümlerine bakılmalı, iş sözleşmesinde fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve ikramiye ile ilgili özel bir düzenleme yer alması hâlinde iş sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirme yapılmalı, aksi takdirde 4857 sayılı Kanun'un hükümleri uygulanarak sonuca gidilmelidir. Yine ikramiye alacağı yönünden de 31.10.2020 tarihinden sonra yararlanılan herhangi bir toplu iş sözleşmesi mevcut değilse ve iş sözleşmesinde de özel bir düzenleme yoksa, 4857 sayılı Kanun'da da ikramiye ödemesine yönelik herhangi bir hüküm bulunmadığı dikkate alınarak bu döneme ilişkin taleplerin reddine karar verilmelidir.
4. Diğer yandan davacı bu davadan önce Bakırköy 30. İş Mahkemesinin 2019/481 Esas sayılı dava dosyası ile dava açmış 20.11.2020 tarihinde davacının 1.958.46 TL fark ücret alacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı vekili tarafından sözü edilen karar dava dilekçesine eklenerek alacak talebinde bulunulduğu hâlde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda aynı dönem için mükerrer hesaplama yapılması isabetsiz olmuştur.
5. Son olarak davacı tarafından aylık ücretinin eksik belirlendiği, bu bakımdan fark alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle arabulucuya başvurulmuş olup 06.04.2021 tarihli anlaşamama nedeniyle tutulan son tutanak dava dilekçesine eklenerek dava açılmıştır. İlk Derece Mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplamalar 01.01.2019-31.07.2021 tarihleri arasındaki dönem için yapılmış olup davacı vekilince rapor doğrultusunda dava ıslah edilmiştir. Islah dilekçesindeki tutar üzerinden alacağa hükmolunmuşsa da arabuluculuk faaliyeti, tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen 06.04.2021 tarihli son tutanak öncesinde muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir. Arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra muaccel hâle gelen talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında, bu dönem yönünden dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.