Logo

9. Hukuk Dairesi2024/5347 E. 2024/7315 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı şirket ile alt işveren şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu iddiasıyla, asıl işveren işçisi sayılması ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının tahsili talebi.

Gerekçe ve Sonuç: 4628 sayılı ve 6446 sayılı Kanunlar uyarınca, hizmet alım sözleşmelerinin ve yapılan işin hukuka uygun olduğu, davalı ile alt işverenler arasındaki ilişkinin yasal asıl-alt işverenlik kapsamında kaldığı ve muvazaa bulunmadığı gözetilerek, davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/55 E., 2023/541 K.

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı Şirket bünyesinde bulunan Kangal Termik Santrali İşletme Müdürlüğünde çalıştığını, işyerinde örgütlü sendikaya üye olduğunu, davacının asıl işverenden ihale ile iş alan farklı alt işveren şirketlerin personeli olarak zincirleme iş sözleşmesi ile çalıştırıldığını, Kangal Termik Santralinin davanın açıldığı tarihte özelleştirildiğini, davacının söz konusu Santralde gözlemci olarak çalıştığını, davacının doğrudan üretim organizasyonu içinde yer alan işlerde çalıştırıldığını, davacının çalıştığı işlerin işyerinde yürütülen faaliyetin bütünlüğü içinde davalı Şirketin asıl işleri arasında yer aldığını, davalı işverenin asıl işi bölmek suretiyle ve ucuz işçilik temini amacıyla işyerinde icra edilen işi ihale ile davacının işvereni konumunda gösterilen firmalara verdiğini, alt işverenin yeterli ekipman ve uzmanlığının bulunmadığını, davacının yaptığı işleri davalı işverenin kendi kadrolarında çalışan işçilerinin de yapmakta olduğunu ileri sürerek davacının muvazaa nedeniyle başından itibaren davalı asıl işverenin işçisi olduğunun ve toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması gerektiğinin tespiti ile toplu iş sözleşmesinden doğan ücret farkı alacağı, iş güçlüğü tazminatı, ikramiye, sosyal yardım ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'înde bulunduklarını, yetki, görev, hak düşürücü süre, taraf ehliyeti, derdestlik, kesin hüküm ve husumet yönünden davaya itiraz ettiklerini, davacı işçinin davalı Şirketten hizmet alımı yoluyla anahtar teslimi iş alan işverenin işçisi olduğunu, davalı Şirketin iştigal konusunun enerji üretimi olduğunu, bu yüzden bakım onarım hizmetinin Şirketin asıl işi olmadığını, davacının müvekkilinden iş alan birkaç farklı firmada çalışmış olması ve firmalar değişse de davacının çalışmaya devam etmiş olmasının muvazaayı kanıtlamadığını, davacının ücret ve ücret ekleri farkı alacağına ve ilave tediyeye ilişkin taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, toplu iş sözleşmesinden faydalanma talebinin öncelikli muhatabının toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendika olduğunu, davacının talep ettiği alacak miktarlarını, faiz türlerini ve faiz başlangıç tarihlerini kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 06.09.2018 tarihli ve 2016/990 Esas, 2018/647 Karar sayılı kararı ile; davalı tarafından imzalanan hizmet alım sözleşmelerine göre çalıştırılacak işçi sayısının sabit olduğu, sadece alt işverenlerin ve sözleşme sürelerinin değiştiği, şartnamede alınacak işçilerin ünvanlarının ayrı ayrı belirtildiği, asıl işverenin alt işverenin ücret bordrolarını tutan işçisi dışında diğer işçileri sevk ve idare eden işçisi bulunmadığı, puantaj kayıtlarının davalı tarafından belirlenen kişilerce tutulduğu, işe alan ve çıkaranın davalı olduğu, alt işverenler değişmesine rağmen işçilerin değişmediği, bu işçilerin bir kısmının asıl işlerde, bir kısmının ise yardımcı işlerde çalıştırıldığı, davacı ve alt işveren işçilerinin yapılan iş ve hizmette davalı tarafından temin edilen ve yine davalıya ait araçları kullandıkları, ihalelerin işçi teminine yönelik olduğunun anlaşılması ve davalı tarafından asıl işin bölünerek verilmesi için teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren sebeplerin varlığın kanıtlanamaması nedeniyle davalı tarafından kurulan alt işverenlik sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğu, Yargıtaydan geçerek kesinleşen dava dosyalarında davalı Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) ile dava dışı alt işveren Şirket arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığının tespit edildiği, belirtilen dosyaların davacılarıyla aynı işi yapan ve aynı bölümde çalışan davacının, işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması gerektiği gerekçesiyle davacının işe girdiği tarihten itibaren davalı işverenin işçisi olduğunun tespiti ile davacının sendika üyeliğinin işverene bildirildiği 21.06.2011 tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması gerektiğinin tespitine ve ücret farkı, sosyal yardım, ikramiye, iş güçlüğü tazminatı, ilave tediye alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 11.04.2019 tarihli ve 2019/329 Esas, 2019/817 Karar sayılı kararıyla; davacının, davalıya ait elektrik enejisi üretimi yapılan termik santral işyerinde gözlemci temizlikçi olarak belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı, dosyaya davacı tarafça sunulan mahkeme kararları göz önüne alındığında alt işverenlerle yapılan sözleşmelerin muvazaalı olduğu, işçilerin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmaları gerektiği, davalı İdare ile Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri (Tes-İş) Sendikası arasında 01.03.2011 - 28.02.2013 tarihleri arasında geçerli olan toplu iş sözleşmesinin imzalanmış olduğu, davacının işyerinde örgütlü olan Tes-İş Sendikasına üye olduğu, davacının sendika üyeliğinin işyerine bildirildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması gerektiği, alacaklara uygulanan faiz türü ve başlangıç tarihleri ile hüküm altına alınan vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin tayininde herhangi bir hatanın bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A.Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 23.02.2021 tarihli ve 2020/4682 Esas, 2021/4693 Karar sayılı kararı ile; 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'da (4628 sayılı Kanun) gerekli hâllerde üretim, iletim ve dağıtım tesislerinin işletilmesi ve bakım onarım işlerinin hizmet alımı yoluyla verilebileceğinin düzenlediği, 30.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nda (6446 sayılı Kanun) ise bu hüküm yürürlükten kaldırılarak Kurul tarafından belirlenecek işlerin hizmet alımı yoluyla verilebileceğinin öngörüldüğü, bu nedenle öncelikle dava konusu dönem içindeki tüm ihale sözleşmeleri ve şartnameler getirtilerek ihale ile verilen işin yardımcı iş olup olmadığı, asıl işin verilmesi hâlinde, ihale sözleşmelerinin tarihlerine göre 4628 sayılı Kanun döneminde ise "verilmesi gerekli" ve "üretim, iletim ve dağıtım tesislerinin işletilmesi ve bakım onarım işleri" ya da 6446 sayılı Kanun döneminde ise "Kurul tarafından belirlenen" işlerden olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği, alt işverenlik sözleşmelerinin anılan Kanun hükümlerine uygun olarak yapılmış ise 4857 sayılı İş Kanunu'nda (4857 sayılı Kanun) öngörülen “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik uzmanlık gerektiren iş” ve Alt İşverenlik Yönetmeliği'nde yer alan "mal veya hizmet üretiminin zorunlu unsurlarından olan, işin niteliği gereği işletmenin kendi uzmanlığı dışında ayrı bir uzmanlık gerektiren iş" şartı sınırlandırması burada aranmayacağından bu sözleşmelerin geçerli olacağı, geçerli olarak yapılmış hizmet alım sözleşmelerinin varlığı hâlinde; işyerinde keşif icra olunarak teknik bilirkişi marifetiyle ve gerekirse tanıklar tekrar dinlenerek fiilen alt işverene verilen işin ne olduğunun araştırılması, davacı işçinin ihale ile verilen iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadığının belirlenmesi gerektiği, işçinin alt işverene bırakılan işler dışında çalıştırılmasnın yapılan sözleşmeleri muvazaalı hâle getirmediği, bu durum tespit edildiğinde sadece o işçi için asıl işveren alt işveren ilişkisinin unsurlarının oluşmadığı sonucuna varılması gerektiği, bu durumda diğer işçiler açısından geçersizlik veya muvazaanın varlığından söz edilemeyeceği, yapılacak araştırmada; verilen işin yardımcı iş niteliğinde olduğu ya da 4628 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanun'un hukuki çerçevesinde işlem tesis edildiği, yapılan sözleşmelerle alt işverene fiilen verilen işin aynı olduğu, davacı işçinin de bu ihale ile verilen iş kapsamında çalıştırıldığı belirlendiğinde, davalı ile dava dışı Şirketler arasındaki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğunun kabul edilmesi, 4628 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanun'un hukuki çerçevesinde işlem tesis edilmediğinin, yapılan sözleşmelerle alt işverene fiilen verilen işin aynı olmadığı ya da davacının ihale ile verilen iş dışında çalıştırıldığının tespiti ile asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığının anlaşılması hâlinde asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi için davacının sendikaya üye olması gerekeceğinden davacı işçinin sendika üyesi olup olmadığı da dikkate alınarak işçilik alacaklarıyla ilgili hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 30.06.2022 tarihli ve 2021/700 Esas, 2022/333 Karar sayılı kararı ile; davacının işe girdiği tarihten itibaren davalı işverenin işçisi olduğunun ve davacının sendika üyeliğinin işverene bildirildiği 21.06.2011 tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması gerektiğinin tespitine, ücret farkı, sosyal yardım, ikramiye, iş güçlüğü tazminatı, ilave tediye alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 14.12.2022 tarih ve 2022/13633 Esas, 2022/16595 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyulmasına karar verilmiş olmasına rağmen bozma gereğinin yerine getirilmediği, 30.03.2013 tarihinden öncesi ve sonrası döneme ilişkin olmak üzere 4628 sayılı Kanun'un ve 6446 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri değerlendirilmeksizin doğrudan işyerinde keşif yapılmak suretiyle davacı tarafından yapılan işin asıl işin parçası olduğu, davalının kendi işçileri tarafından yürütülen işin asıl iş kapsamında olduğu, üretim sürecinde asıl iş kapsamında çalışan davacının başından itibaren asıl işveren işçisi sayılması gerektiğinin tespit edildiği ve davalı EÜAŞ olmasına rağmen kararın gerekçesinde "Kangal Termik Santral Elektrik Üretim AŞ ile alt işveren firmalar arasında imzalanan alt işverenlik sözleşmesinin muvazaalı olduğunun kabulü" ifadesine yer verildiği, Kangal Termik Santral Elektrik Üretim Anonim Şirketinin, Kangal Termik Santralinin özelleştirilmesinden sonra 14.08.2013 tarihinde devralan Şirket olduğu, dava konusu dönem 21.06.2011-14.08.2013 tarihleri arasında olup bu dönem özelleştirme öncesi dönem olduğundan davacının çalıştığı alt işverenlerle EÜAŞ arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığının tespiti gerektiği, 23.02.2021 tarihli bozma ilâmında belirtilen mevzuat hükümleri hiç değerlendirilmeksizin doğrudan işyerinde keşif yapılarak yapılan işin asıl iş kapsamında kaldığı gerekçesiyle muvazaa kabulünün hatalı olduğu, davacının ihale sözleşmesi kapsamında yaptığı işin asıl iş kapsamında olması hâlinde dahi ihale sözleşmelerinin tarihine göre 4628 sayılı Kanun döneminde ise "verilmesi gerekli" ve "üretim, iletim ve dağıtım tesislerinin işletilmesi ve bakım onarım işleri" ya da 6446 sayılı Kanun döneminde ise "Kurul tarafından belirlenen" işlerden olup olmadığının tespit edilmesi; ardından Dairemizin 23.02.2021 tarihli bozma ilâmında belirtilen ilkeler dikkate alınarak muvazaa olgusunun davalı EÜAŞ yönünden yeniden değerlendirilmesi gerektiği yönündeki gerekçe ile Mahkeme kararı ikinci kez bozulmuştur.

D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava konusu döneme ait çalışmaları ve bu çalışmaların esas alındığı ihale sözleşmelerinin 4628 sayılı Kanun'un 15 inci maddesine 5784 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesiyle eklenen fıkra dönemine ait olduğu, bu bağlamda davacının yaptığı işin asıl iş olup olmamasından çok Kanun'un verdiği yetkinin kullanılıp kullanılmadığının irdelenmesi gerektiği, Kanun'un bu bağlamda işletme dâhil yetkiyi çok geniş tuttuğu ve 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedi ve devamı fıkralarına göre özel nitelikte olduğu, sözleşmeye konu işlerin de Kangal Termik Santrali İşletme Müdürlüğünün; kazan bakım servisleri, türbin bakım servisleri, genel bakım servisleri, dış tesisler bakım servisine ait FGD, kömür alma ve kül atma sistemleri, mekanik atölye servisi, santral bünyesinde ölçü kontrol ve elektrik bakım servisleri bakım onarım hizmeti işlerinden oluştuğuna göre dönem itibarıyla Kurul kararı irdelenmeksizin işverenler arasındaki ilişkinin yasal asıl-alt işverenlik kapsamında kaldığı, işverenler arasında muvazaanın bulunmadığı, sözleşmelerin kanunun verdiği yetkiye dayanarak bağıtlandığı, dava konusu alacak taleplerinin muvazaa iddiasına dayalı olması nedeniyle dava konusu alacakların yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; davacının çalıştığı işlerin işyerinde yürütülen faaliyetlerin bütünlüğü içinde davalı Şirketin asıl işleri arasında yer aldığını, yardımcı iş olmadığını, davacının yaptığı işlerin davalı işverenin kendi kadrolarında çalışan işçileri tarafından da yapıldığını, yapılan işlerin denetim ve koordinasyonunun davalı işverenin çalışanları tarafından yerine getirildiğini, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davacının baştan itibaren davalının işçisi sayılması gerektiğini, işçilik alacaklarına esas alınacak ücretinin davalının emsal işçilerinin ücretlerine göre belirlenmesi ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının tahsiline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ile muvazaaya dayanıp dayanmadığına ve buna göre davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığınailişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrası, 4628 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri, 6446 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi, Alt İşveren Yönetmeliği.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.