Logo

9. Hukuk Dairesi2024/5431 E. 2024/9582 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, Kuveyt'teki işyerinde çalışırken feshedilen iş sözleşmesi nedeniyle imzaladığı arabuluculuk anlaşma belgesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek işçilik alacaklarının tahsilini talep etmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesine yönelik irade fesadı iddiasını ispatlayamaması ve arabuluculuk faaliyeti sırasında usulüne uygun bilgilendirildiğinin anlaşılması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/3685 E., 2024/150 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 58. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/338 E., 2023/466 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait Kuveyt'teki işyerinde 07.07.2018-11.12.2019 tarihleri arasında kalıp ustası olarak 1.600,00 USD ücretle çalışmakta iken işverence iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacının işçilik alacaklarını tahsil edebilmesini engellemek amacıyla davacının iradesinin fesada uğratılarak, kamu düzenine ve mevzuata aykırı 11.12.2019 tarihli arabuluculuk anlaşma belgesi imzalatıldığını, davacıya son ay ücreti dâhil işçilik alacaklarının arabuluculuk anlaşma belgesini imzalaması hâlinde ödeneceğinin aksi takdirde bir ödeme yapılmayacağının söylendiğini, davacının belgeyi imzalamak zorunda kaldığını, arabuluculuk görüşmelerinin toplu şekilde yapıldığını, toplantıya işçilerin 5'er kişi alındığını, işçilere aynı anda evrakın imzalatıldığını, arabuluculuk anlaşma belgesinin geçerli olmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile davalı Şirket arasında yapılan ihtiyari arabuluculuk görüşmesi sonucunda anlaşma sağlandığını ve anlaşma belgesinin imzalandığını, davanın reddi gerektiğini, davacının ücretinin ücret bordrolarında belirtilen tutar olduğunu, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödendiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; arabulucuya yazılan müzekkere cevabından; görüşmelerin telekonferans yöntemiyle gerçekleştiği, görüşmeler sırasında işçinin de işveren temsilcisinin de aynı yerde görüşmeye katıldığı, ancak her işçiyle görüşmelerin ayrı ayrı yapıldığı, telekonferansa katılan kişilerin kimlik tespitlerinin yapıldığı hususlarının anlaşıldığı, arabulucunun müzekkere cevabından davacının iradesinin sakatlanabileceğine dair herhangi bir kanaate varılamadığı, keza telekonferans yöntemiyle görüşmenin gerçekleşmesi ve işçi ile işveren temsilcisinin aynı yerde olmasının tek başına iradeyi sakatlar nitelikte olmadığı ayrıca işçilerle toplu görüşme de yapılmadığı, arabuluculuk tutanağının sahteliği veyahut sürecin yürütülmesi aşamasında iradeyi sakatlayan, sürecin yasalara uygun gerçekleştirilmediğine yönelik herhangi bir kesinleşmiş mahkeme kararı da bulunmadığı, tüm bu nedenlerle arabuluculuk görüşmeleri sırasında davacının iradesinin fesada uğratıldığına dair ispat yükümlülüğü yerine getirilmediğinden başka bir deyişle anlaşma tutanağının aksi ispat edilemediğinden davacının bu tutanak ile anlaşılan alacaklar yönünden eldeki davayı açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; müvekkili davacının usulüne uygun şekilde arabulucuya başvurusu bulunmadığını, davacıya son ay ücreti dâhil işçilik alacaklarının arabuluculuk anlaşma belgesini imzalaması hâlinde ödeneceği aksi takdirde herhangi bir ödeme yapılmayacağının söylendiğini, müvekkilinin işçilik alacaklarını almak, ülkesine geri dönebilmek amacıyla önüne konulan evrakı imzalamak zorunda kaldığını, işçilerle toplu şekilde arabuluculuk görüşmelerinin yapıldığını, hiçbir belgenin davacıya verilmediğini sadece imza attırıldığını, tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere davalı Şirket tarafından işçilerin iradeleri fesada uğratılarak arabuluculuk belgeleri imzalatıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dinlenilen davacı tanıklarının soyut ve genel nitelikte beyanlarda bulunduğu, davacının arabuluculuk görüşmelerine ve iddialarına ilişkin somut tanık anlatımı bulunmadığı, dosyadaki bilgi ve belgeler ile Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29.05.2023 tarihli ve 2023/130 Esas, 2023/3068 Karar sayılı; 28.02.2023 tarihli ve 2023/2710 Esas, 2023/8014 Karar sayılı ilâmları birlikte değerlendirildiğinde; davacının ihtiyari arabuluculuk tutanağına yönelik irade fesadı iddiasını usulüne uygun olarak ispat edemediği ayrıca davacının arabuluculuk faaliyeti sırasında arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları konusunda bilgilendirildiğinin dosyada mevcut arabuluculuk ilk oturum açılış tutanağı, anlaşma tutanağı, arabuluculuk son tutanağı ve arabulucu tarafından İlk Derece Mahkemesine gönderilen cevabi yazıdan anlaşıldığı, bu durumun aksinin de davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taleplere yönelik ihtiyari arabuluculuk faaliyeti neticesinde geçerli bir anlaşma sağlanıp sağlanmadığına ve davacının talep edilen alacaklara hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 3, 8, 9, 11, 13, 14, 15, 16, 17 ve 18 inci maddeleri.

3. 02.06.2018 tarihli ve 30439 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği'nin 5, 10, 11, 13, 17, 20 ve 21 nci maddeleri.

4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 30 ila 39 uncu maddeleri.

5. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 41, 44, 46, 47, 59 uncu maddeleri ile aynı Kanun'un 120 nci maddesinin atfıyla hâlen uygulanan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Anlaşma belgesinin geçerli olup olmadığı hususu alacak davasında ön sorun olarak incelenebilir. Anlaşma belgesinin geçerli olduğu sonucuna varılırsa davanın esastan reddine karar verilmelidir.

Somut olayda davacı taraf, ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin geçersizliğini de ileri sürerek işçilik alacaklarının tahsili talebiyle dava açmıştır. İlk Derece Mahkemesince anlaşma belgesinin geçerli olduğu sonucuna varılarak alacak davasının reddine karar verilmesi yerinde ise de, anlaşma belgesinin geçersizliği iddiası ayrı bir dava gibi değerlendirilerek ayrıca tespit hükmü kurulması hatalıdır. Ayrıca alacak davasının esastan reddi yerine usulden reddine karar verilmesi de yerinde görülmemiştir. Ancak temyiz edenin sıfatına göre her iki hata sonuca etkili görülmediğinden bozma sebebi yapılmamıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen ve (2) numaralı paragrafta yer verilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.