"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2556 E., 2023/2240 K.
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi
SAYISI : 2016/495 E., 2019/298 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.06.2010-30.04.2015 tarihleri arasında davalı Şirkete ait Rusya'daki inşaat şantiyelerinde boya, alçı ustası olarak çalıştığını, davacının son ücretinin net 1.600,00 USD fix olduğunu, işyerinde verilen üç öğün yemekten ve işyerindeki işçi koğuşundan yararlandığını, davalının iş bitimi nedeniyle davacının işine son verdiğini, bir daha işe çağrılacağı belirtilerek herhangi bir tazminat ödenmediğini, çıkış sırasında davacıya bir daha işe çağırma vaadinde bulunarak içeriğini bilmediği çok sayıda evrak imzalatıldığını beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ve yıllık izin alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı itirazında bulunarak davacının iş sözleşmesinin istifa ve devamsızlığı nedeniyle sona erdiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını beyanla haksız davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının yurt dışında çalışan bir işçi olması, 2010 yılına ait iş sözleşmesi, banka hesabına yapılan ödemeler ve tanık beyanları birlikte değerlendirilerek, davacının 5,00 USD saat ücreti üzerinden 225 x 5 = 1.125,00 USD aylık ücret aldığı, yurt dışında çalışan bir işçi olması nedeniyle %5 Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim kesintisi ve vergi kesintileri sonrası aylık brüt ücretinin 1.407,00 USD olarak kabul edildiği, duruşmada dinlenen tanıklar, işyerinde fazla çalışma yapıldığını beyan ettiklerinden davacının bu husustaki iddiasını ispat ettiği, davalı işveren ise ispat edilen işbu çalışma ücretlerinin ödendiğini yazılı delille ispat edemediğinden tanık beyanları dikkate alınarak davacının haftalık 15 saat fazla çalışma yaptığı, davacı tanığı C.Ö'nün davacıyla birlikte çalıştığı dönemin 2012 yılı öncesine ait zamanaşımına uğramış dönem olması ve diğer davacı tanığı M.K. ile davalı tanıklarının işyerinde 6 gün çalışma yapıldığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını beyan etmeleri nedeniyle hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının reddi gerektiği, davacının yıllık izin alacağının bulunmadığı, davacı tanığı M.K. ile davacı arasında tanık olarak bildirildikten sonra husumet oluştuğu, bu nedenle gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğu ileri sürülmüş ise de, davacı tarafın bu iddialarını doğrular herhangi bir delil ibraz edilememiş olduğu, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin davalı tarafından ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; müvekkilinin ücretinin eksik tespit edildiğini, tanıkları M.K'nın müvekkiline husumet beslediğini, davalının dahi saatlik ücret ödendiğine yönelik savunması bulunmadığını, SGK kesintisinin %5 olarak alınmasının hatalı olduğunu, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının reddedilmesinin hatalı olduğunu, farklı mahkemelerdeki tanık beyanlarının hükme esas alınması gerektiğini, tanık C.Ö'nun beyanlarının zamanaşımına uğrayan döneme denk gelmesinden ötürü kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, işyerindeki çalışma saatlerinin hep aynı kaldığını, hakkın özüne dokunduğundan indirim yapılmaksızın artırım dilekçeleri doğrultusunda davalarının kabulüne karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; iş sözleşmesi davacının devamsızlığı nedeniyle sona erdiğinden kıdem ve ihbar tazminatı kazanamayacağını, haklı sebep olmaksızın istifa eden işçinin kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddedileceğini, net ücretinin SGK kayıtlarında da görüldüğü gibi brüt 1.350,00 TL olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı vekili kendi tanıkları M.K'nın müvekkiline karşı husumet beslediğini iddia etmiş ise de ispatlanamayan bu iddiaya değer verilmediği, her davanın öncelikli olarak kendi delilleri dairesinde değerlendirileceği, davacı vekilinin başka dava dosyalarındaki tanık beyanlarının davacının çalışma şartları ve ücretleri bakımından esas alınması gerektiği yönündeki talebinin yerinde olmadığı, bu kapsamda davacının ücret iddiasını kendi tanık beyanlarıyla dahi ispat edemediği bu nedenle İlk Derece Mahkemesi tarafından hükme esas alınan ücret tespitinde bir hata bulunmadığı, Rusya ile ülkemiz arasında sosyal güvenlik anlaşması olmaması nedeniyle ücret brütleştirme işleminin yerinde olduğu, davacı tanıklarından C.Ö'nun tanıklık ettiği dönem zamanaşımına uğrayan döneme denk geldiğinden İlk Derece Mahkemesince bu tanığın beyanlarına itibar edilmeyerek tanıkların davacı ile çalıştığı dönemlerle sınırlı olarak davalı tanığı A.E. ile davacı tanığı M.K'nın beyanına itibar edilerek fazla çalışma alacağının belirlenmesinde ve belirlenen tutardan hesaplamanın tanık beyanına dayalı yapılmasından ötürü indirime gidilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tanıklarından C.Ö'nun tanıklık ettiği dönemin zamanaşımına uğrayan döneme denk gelmesinin yanında diğer davacı tanığı ile davalı tanığının beyanlarıyla da hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapıldığına yönelik iddia usulünce ispat edilemediğinden bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, mübrez 10.04.2015 ve 11.04.2015 tarihli işe gelmeme tutanaklarındaki tanıkların duruşmada dinletilmediği yine davacının ''işe gelmeme tebliği'' başlıklı belgede tarih belirtilmediği gibi bu tutanağın tanıklarının da duruşmada dinlenilmediği buna göre yurtdışında çalışan işyerinde belli bir kıdemi bulunan işçinin devamsızlık yapmasının da hayatın olağan akışına uymayacağı, davacının önceki dönem çalışması bakımından alınan istifa dilekçesinde istifa iradesinin bulunmadığına yönelik İlk Derece Mahkeme gerekçesinin dosya kapsamına uygun düştüğü gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2. Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının ücretinin doğru belirlenip belirlenmediği, iş sözleşmesinin davalı işverence haklı nedenle feshedilip edilmediği, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, fazla çalışma alacağından indirimin yerinde olup olmadığı ile davacının ücretinin brütleştirilmesinde hata bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 26, 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 32, 44, 46, 47 nci maddeleri ile aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile ve özellikle kararda temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.