"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/463 E., 2023/407 K.
KARAR : Davanın kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin hukuki ve fiilî işvereni olan ... Belediye Başkanlığında (Belediye) işe başladığı tarihten iş sözleşmesinin geçersiz feshedildiği tarihe kadar fiilen çalıştığını, İzmir 3. İş Mahkemesinin 2016/65 Esas, 2016/587 Karar sayılı dosyası ile Belediyenin gerçek işveren olduğunun tespitine ve davacının işe iadesine karar verildiğini, verilen kararın kesinleştiğini, kararın kesinleşmesi üzerine İzmir 12. Noterliğinin 31.10.2017 tarih 08370 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile işe iade için başvuru yapıldığını, ihtarnamenin 03.11.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, işverenin olumlu ya da olumsuz bildirimde bulunmadığını, 28.11.2017 tarihinde davacıya 18.369,73 TL ödeme yaptığını, kıdem, ihbar tazminatı ve izin ücreti daha önce ödenmiş olsa dahi ilk fesih işlemi ile boşta geçen 4 aylık sürenin kıdeme eklenmesi ve oluşan farkın ödenmesi gerektiğini, işe iade davası ile muvazaa ilişkisinin kabul edildiğini, davacının 10.02.2012 tarihinde ... Sendikası üyesi olduğunu, alacakların tümünün toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya başladığı tarihten itibaren tespit edilmesi gerektiğini iddia ederek kıdem, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı, iş güvencesi tazminatı, boşta geçen süre ücreti, genel tatil alacağı, ilave tediye alacağı ve toplu iş sözleşmesinden doğan alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının ücret ve diğer alacaklarının iş sözleşmesi ile bağlı olduğu ve çalıştığı işvereni şirketler tarafından banka kanalıyla ödendiğini, müvekkili İdare ile davacının işvereni şirketler arasında muvazaa olmadığını, 5393 sayılı Belediye Kanunu uyarınca belediye hizmetlerinin hizmet alımı yoluyla yaptırılmasının mümkün olduğunu, muvazaa kabul edilse bile davacının İdarenin imzalamış olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığını, davacının üyeliğinin toplu iş sözleşmesinin imza tarihinden sonra olduğunu ve müvekkili İdareye bildirilmediğini, davacının işe iade alınmasının yasal bir zorunluluk olmadığını, İdare tarafından tüm tazminatlarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.01.2020 tarihli ve 2017/863 Esas, 2020/6 Karar sayılı kararıyla; davalı ile dava dışı Şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun davacı tarafından açılan işe iade davasındaki kabul sebebiyle sabit olduğu, davacının geçersiz fesih tarihi olan 14.01.2016 tarihinde ... Sendikasına üye olması sebebiyle işe başlatılmadığı tarihte yürürlükte bulunan 01.01.2016-31.12.2017 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesi hükümlerinin kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağı ve işe başlatmama tazminatının hesabında dikkate alınması gerektiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 23.02.2021 tarihli ve 2020/340 Esas, 2021/340 Karar sayılı kararıyla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 01.07.2021 tarihli ve 2021/7063 Esas, 2021/11386 Karar sayılı ilâmıyla; davacının işe başlatılmama tarihi olan 28.11.2017 tarihinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkına sahip olup olmadığının ve sonucuna göre kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağı ve işe başlatmama tazminatının hesabında işe başlatılmadığı tarihte yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerektiği, taraflar arasında davacının Belediyenin taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden doğan alacakları talep hakkına sahip olup olmadığı, ücret farkı, 4 aylık boşta geçen süre ücreti ve diğer haklar ile ilave tediye alacağının Belediyenin taraf olduğu toplu iş sözleşmelerine göre bulunan ücret miktarına göre hesaplanıp hesaplanamayacağı noktasında da uyuşmazlık bulunduğu, 01.01.2012-31.12.2013 tarihleri arasında yürürlükte bulunan Belediyenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinin imza tarihi 18.01.2012 olup davacının bu sendikaya 10.02.2012 tarihinde Şirket işçisi olarak üye olduğu ve üyeliğin de kayden ihbar olunan işveren olan ... İmar Turizm Limited Şirketine 19.06.2013 tarihinde bildirildiği, davacı bu sözleşmeden 19.06.2013 tarihinden itibaren yararlandırılmış ise de sendika üyeliğinin dava dışı şirkete bildirildiği, davalı Belediyeye ise bildirilmediği, davacı toplu iş sözleşmesinin imza tarihinde sendikaya üye olmadığına göre bu sözleşmeden yararlanmasının ancak sendika üyeliğinin sözleşmenin tarafı davalı Belediyeye bildirilmesiyle ve bildirim tarihinden geçerli olarak mümkün olabileceği, davacının 01.01.2012-31.12.2013 tarihleri arasında yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağının kabul edilmesi, İlk Derece Mahkemesince belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden hesaplama yaptırılması ve aynı dönemde birden fazla toplu iş sözleşmesinden yararlanmanın mümkün olmadığı dikkate alınarak sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 21.06.2022 tarihli ve 2021/223 Esas, 2022/241 Karar sayılı kararıyla bozma ilâmına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 22.09.2022 tarihli ve 2022/10400 Esas, 2022/10326 Karar sayılı kararıyla; davacı işçinin üyeliğinin asıl işverene bildirilmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, davacının asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmasının mümkün olmadığı, bu sebeple davaya konu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret alacakları isteğinin reddine karar verilmesi, diğer işçilik alacaklarının hesabında ise asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesi hükümleri dayanak alınmadan 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) ilgili hükümleri ile diğer mevzuat doğrultusunda hesap yapılması gerektiği gerekçesi ile kararın tekrar bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2023 tarihli ve 2022/463 Esas, 2023/407 Karar sayılı kararıyla; davacının davalı Belediyeden ihale ile iş alan şirketler bünyesinde 03.02.2009 - 14.01.2016 tarihleri arasında çalıştığı, işe iade kararının kesinleşmesi ile süresinde yapılan başvuruya rağmen işe başlatılmaması nedeniyle 4 aylık sürenin eklenmesi ile kıdeme esas hizmet süresinin 03.02.2009- 14.05.2016 tarihleri arası 7 yıl 3 ay 12 gün olduğu, bozma ilâmı kapsamında yapılan hesaplamalara göre davacının zamanaşımına uğramayan 17.918,66 TL brüt kıdem tazminatı, 2.875,95 TL brüt ihbar tazminatı, 12.398,19 TL brüt boşta geçen süre ücret alacağı, 5.294,25 TL brüt işe başlatmama tazminatı, 13.183,28 TL brüt izin alacağı, 12.859,03 TL brüt ilave tediye alacağı olduğu, davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark ücret, giyim yardımı, ikramiye, yemek yardımı, yakacak yardım, aile ve çocuk yardımı, yol yardımı, gıda yardımı, kıdemli işçiliği teşvik primi ve fark ücretinden kaynaklı genel tatil alacağı olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçeli olmadığını, genel tatil ücreti, fark ücret, giyim yardımı, ikramiye, yemek yardımı, yakacak yardımı, aile ve çocuk yardımı, yol yardımı, gıda yardımı, kıdemli işçiliği teşvik primi alacağı taleplerinin talepleri doğrultusunda hüküm altına alınması gerektiğini, davacının işe iade davası devam ederken 05.09.2016 tarihinde bir fırında çalışmaya başladığını bu nedenle iş kolu değişikliği nedeniyle sendika üyeliğinin düşürüldüğünü, davacının sendika üyeliğinden istifa etmediğini, müvekkilin iş sözleşmesi geçersiz feshedilmemiş olsaydı işe başlatılmamak suretiyle fesih tarihinde işyerinde sendika üyesi olup, ... Sendikası ile davalı ... ile arasında imzalanan 01.01.2016-31.12.2017 tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanıyor olacağını, müvekkilinin hayatını idame ettirebilmek için çalışmaya başlaması nedeniyle sendika üyeliğinin iş kolu değişikliği nedeniyle düşürüldüğünü, müvekkilinin iş sözleşmesinin işe başlatılmamak suretiyle feshedildiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanmasının zorunlu olduğunu, kaldı ki ... Sendikası ile davalı ... arasında imzalanan 01.01.2014- 31.12.2015 tarihlerini kapsayan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin davacının iş sözleşmesi hükmüne geldiğini, ücret hatalı tespit edildiğinden tüm işçilik alacaklarının eksik hesaplandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; bilirkişi raporunda İdarenin kendi kadrolu işçileri için imzaladığı toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre alacak kalemleri bakımından hesaplama yapılması ve bu rapora göre hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının sendika üyeliğinin İdareye bildirilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda işveren Şirkete yapılan sendika üyelik bildiriminin İdareye yapılmış gibi farazi bildirim kabulüne dayalı olarak hesaplama yapıldığını, bu değerlendirme ve hesaplamanın bozma kararına aykırı olduğunu, davacının toplu iş sözleşmesinden faydalanmasının mümkün olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı, talep edilen işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, işçilik alacakları belirlenirken toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümlerinden faydalanıp faydalanılmayacağı konularında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2, 17, 21, 32, 53, 54 ve 59 uncu maddeleri ile 120 nci maddesindeki atıf uyarınca yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan işçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun
'un 1 inci maddesi, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.