Logo

9. Hukuk Dairesi2024/6208 E. 2024/9717 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı Bakanlık ile dava dışı alt işveren şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı, davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı ve hüküm altına alınan ilave tediye ücretinin hesabının doğru yapılıp yapılmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, hizmet alım sözleşmesindeki yardımcı iş tanımının dışında asıl işlerde çalıştırıldığı ve bu nedenle davalı Bakanlık ile alt işveren arasındaki ilişkinin davacı yönünden muvazaalı olduğunun kabulünde isabetsizlik bulunmamasına rağmen, mahkemece davacıya emsal teşkil etmeyen bir işçinin ücreti üzerinden ilave tediye alacağı hesaplandığından, davacıya emsal teşkil eden bir işçi olup olmadığının tespiti ve buna göre hesaplama yapılması gerektiği gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/363 E., 2024/461 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 3. İş Mahkemesi

SAYISI : 2020/134 E., 2021/141 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Bakanlığına ait Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesinde daimi olarak fakat farklı alt işverenlerde sigortalı olarak çalıştığını, tüm çalışma süresi boyunca alt işverenler bünyesinde her ne kadar sterilizasyon işçisi olarak görünse de müvekkilinin çalıştığı dönem boyunca hastaların ameliyata hazırlanması, ameliyat önlüğünün giydirilmesi, ameliyathane yatağının hazırlanması, hastanın ameliyat masasına yatırılması, ameliyatla ilgili pozisyon verilmesi, ameliyat için yapılması zorunlu bölgesel vücut temizliği yapılması, ameliyat sonrası hastanın masadan sedyeye taşınması, ameliyat malzemelerinin sterilize edilmesi ve taşınması gibi işleri yaparak doktor ile hasta arasında köprü görevi gördüğünü, davalı sayılan işleri alt işveren aracılığıyla yaptırsa da söz konusu işlerin Hastanenin asli ve sürekli işleri olduğunu, sayılan işlerin alt işverene devredilecek yardımcı işlerden değil, davalı Bakanlık bünyesindeki Hastanenin vermiş olduğu sağlık hizmetlerinin yürüyebilmesi için zorunlu işlerden olan asıl işler olduğunu, müvekkilinin Sağlık Bakanlığının asli ve sürekli işçisi olduğunu, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) uyarınca davacıya ilave tediye ödemesi yapılması gerekirken yapılmadığını belirterek ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının kamu işçisi olmadığını ve bu sebeple bu hakkının olmadığını, davacının Sağlık Bakanlığının kadrolu işçisi olmadığı gibi sözleşmeye dayalı işçisi de olmadığını, İdarenin ancak ve ancak hizmet alımı işinin gereği gibi yerine getirilip getirilmediğini denetleme hakkı bulunduğunu, davacının çalıştığı şirketler ile müvekkili İdare arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna yönelik iddiasına katılmadıklarını, davacının müvekkili İdarede dezenfeksiyon ve sterilizasyon personeli olarak çalıştığını, sterilizasyon ve dezenfeksiyon hizmetlerinin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında personel çalıştırılmasına dayalı hizmetler kapsamında görülmediğini ve davacının muvazaa iddiasının asılsız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı ile dava dışı yüklenici DTH Sağlık Hizmetleri Ticaret AŞ arasında yapılan hizmet alım sözleşmesinin 5 inci maddesinin (1) numaralı bendinde sözleşme konusu işin ‘Sterilizasyon ve Dezenfenksiyon Hizmetleri Alımı’ olarak belirtildiği, dava dışı yüklenici şirket tarafından verilen işe giriş bildirgelerinde davacı işçinin meslek adının "sterilizasyon görevlisi" olarak belirtildiği, işçinin çalıştığı işyerinin niteliği itibarıyla ana/asli hizmet konusu sağlık hizmeti olup işyeri sağlık işkoluna giren işyerlerinden olduğu, aslolanın işçinin işyerinde fiilen yaptığı işler olduğu, tanık anlatımları doğrultusunda davacı işçinin hizmeti süresince fiilen yaptığı işlerin davalı kamu işverenin asli işlerinden olduğunun anlaşıldığı, öte yandan davalıya karşı aynı mahiyette açılan davalarda alınan bilirkişi kurulu raporlarında sterilizasyon ve dezenfeksiyon işlerinin doğrudan doğruya hizmetin zorunlu bir parçası olduğu ve asli iş niteliğinde olduğunun belirtildiği, bu tespitler karşısında davacı işçinin bu dönemde ilave tediye alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının yaptığı işlerin kamu idarelerince hizmet satın alma yoluyla gördürülebilecek işler arasında bulunduğunu, davalı İdarenin sterilizasyon ve dezenfeksiyon hizmetleri alımı kapsamında ihaleyi kazanan yüklenici firmalarla hizmet alım sözleşmesi yaptığını, yüklenicilerin bu sözleşme gereğini yerine getirmek üzere davacıyı işe aldıklarını, davacının, nezdinde çalışmış olduğu firmalar ile müvekkili İdare arasında hiyerarşik bir bağ mevcut olmayıp müvekkili İdarenin, firma ve firmanın çalıştırdığı personel üzerinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında denetim ve kontrol görevi bulunduğunu, söz konusu kontrol yetkisi hizmet alım sözleşmelerinde düzenlenmiş olup Hizmet İşleri Genel Şartnamesi'nin 4. bölümünde hizmet alım işinin sözleşmeye uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin İdare tarafından denetleneceğinin düzenlendiğini, buna göre hizmet alım sözleşmesinin tarafı olan yüklenicinin çalışanlarının sözleşme gereğinin yerine getirilmesi amacıyla denetlenmesinin, alt işverenlerin sürekli değişmesine rağmen işçinin değişmemiş olmasının hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu anlamına gelmediğini, davacının hizmet alım sözleşmesi kapsamında yaptığı işin sağlık hizmeti olmayıp asıl işin yürütülmesini sağlayan yardımcı iş niteliğinde olduğunu, davacının, sözleşme ve eklerinde ayrıntılı olarak tanımlananın haricinde başkaca bir işte çalıştırılmadığını, dinlenen tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte ilave tediye hesaplamasında günlük brüt ücretin 13 ile çarpılacağını, bulunan brüt ikramiye tutarı üzerinden sosyal güvenlik işçi prim payı ile işsizlik prim payı düşüleceğini, son kalan tutar üzerinden gelir vergisi dilimine göre gelir vergisi kesintisi ile damga vergisi de kesildikten sonra ödenecek net ilave tediyenin hesaplanacağını, bilirkişinin ilave tediye alacağını net olarak hesaplaması gerekirken brüt üzerinden hesaplamasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hizmet alım sözleşmelerinde hizmet konusunun “Sterilizasyon ve dezenfeksiyon hizmet alım işi” olarak belirtilmesine rağmen dinlenen davacı tanıklarının anlatımlarına göre davacının sadece ihale kapsamında alt işverene devredilen dezenfeksiyon ve sterilizasyon işlerinde çalışmadığı, ağırlıklı olarak ameliyathane içerisinde ameliyathane teknikeri, hasta bakıcı ve yardımcı sağlık personeli olarak (ameliyathanede hastanın hazırlanması, pozisyonunun verilmesi aletlerin hazırlanması gibi) ve emir ve talimatları ameliyathanedeki doktor, hemşire ve anestezi ekibinden aldığı ve davalı Bakanlığın asıl işlerinde çalıştırıldığı, buna göre davalı ile dava dışı şirket arasında kurulan ilişkinin davacı açısından muvazaalı olduğu kanaatine varıldığı, bu tespitler karşısında ilave tediye alacağına hükmedilmesinde ve alacağın brüt olarak hesaplanmasında hata bulunmadığı, ancak Cumhurbaşkanı Kararı'na göre ilave tediye ödeme tarihlerinin 31.01.2020, 22.05.2020 ve 23.12.2020 olarak belirlendiği, alacağın anılan tarihlerde muacceliyet kazandığı, buna göre arabuluculuk son tutanak tarihi olan 07.01.2020 itibarıyla henüz ödeme günü gelmeyen 2020 yılı ilave tediye ücret alacağı bakımından hesaplama yapılması ile ayrıca davalı Bakanlık vekilinin hesap raporuna beyanında davacının Zonguldak 2. İş Mahkemesinin 26.01.2018 tarihli ve 2017/47 Esas, 2018/41 Karar sayılı dosyasında 01.07.2014-11.01.2017 tarihleri arasındaki dönem yönünden açılan ilave tediye alacaklarından feragat edildiğini belirttiği, davadan feragat edilmesi nedeniyle 2017 yılı ilave tediyesinin 19.01.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile 30.01.2017 tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığı; böylece 2017 yılı ödeme vadesi gelmediğinden feragatin 2017 yılı öncesi ilave tediye alacaklarına yönelik olduğu, 30.01.2017 öncesi ilave tediye alacağının hesaplanmasının hatalı olduğu, bu nedenle Mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda yer alan (2) numaralı hesaplama doğrultusunda, davacının 30.01.2017-13.12.2019 tarihleri arası ilave tediye alacağının toplam brüt 14.909,42 TL olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere ek olarak emsal olarak alınan işçinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/A kapsamında çalışan personel olduğunu ve ilave tediye ödemesinden yararlanmadığını, bu işçinin 2014 yılı sonrasında Toplum Ruh Sağlığı Biriminde görevlendirildiğini, kıdeminin davacı ile aynı olmadığını ve emsal olarak alınamayacağını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı Bakanlık ile dava dışı alt işveren Şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığına, buna göre davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığına ve hüküm altına alınan ilave tediye ücretinin hesabına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesinin yedi ve sekizinci fıkraları.

3. 6772 sayılı Kanun'un 1 vd. maddeleri.

4. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta, hizmet alım sözleşmelerinde hizmet konusunun “sterilizasyon ve dezenfeksiyon hizmet alım işi” olarak belirtilmesine, sterilizasyon ve dezenfeksiyon hizmet alım işinin yardımcı iş niteliğinde olmasına ve hizmet alım yoluyla gördürülebilmesine karşın davacının bu yardımcı iş kapsamı dışında asıl iş niteliğinde başka işlerde çalıştırıldığı dosya kapsamı ve tanık beyanları ile sabittir. Bu durumda; davalı Bakanlık ile dava dışı alt işveren şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ve davacının ilave tediye ücretine hak kazandığının kabulünde hata bulunmamaktadır.

3. Davacı vekilinin 20.11.2020 tarihli beyan dilekçesinde, davacı ile aynı işi yaptığı belirtilen, kadrolu çalışan F.E'nin talep konusu alacağın hesaplanmasında emsal işçi olarak kabul edilebileceğinin bildirildiği, bilirkişi raporunda da bu çalışanın ücret bordrolarından yararlanılarak ilave tediye ücreti alacağının hesaplandığı görülmektedir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden emsal işçi olduğu bildirilen bu personelin 2014 yılı sonrasında Hastanenin Toplum Ruh Sağlığı Biriminde görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Dairemiz incelemesinden geçen emsal dosyalara davalı İdare tarafından sunulan F.E. isimli personelin 2014 yılı sonrası ücret bordroları incelendiğinde; bu kişinin 2020 yılının Ocak ayı itibarıyla 20 yıl 5 ay kıdemi olduğu görülmekte ve sendika üyesi olduğu anlaşılmaktadır. Davacının ise sendika üyesi olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.

6. Bu açıklamalar ışığında yapılan değerlendime sonucunda; Mahkemece her ne kadar F.E. isimli personel emsal işçi olarak kabul edilip hüküm altına alınan ilave tediye ücreti alacağının hesabında bu personelin ücret bordrolarından yararlanılmış ise de gerek davacıya göre daha uzun süredir çalışması, gerek sendikalı olması gerekse de 2014 yılı sonrasında çalıştığı birimin değiştirilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde davacıya emsal işçi olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece; yapılan iş, kıdem süresi, sendika üyesi olup olmama gibi unsurlar değerlendirilerek işyerinde davacıya emsal işçi olup olmadığı belirlenmeli, emsal işçi olması hâlinde ilave tediye alacağı emsal işçinin ücretine göre hesaplanıp hüküm altına alınmalı; emsal işçi bulunmadığının anlaşılması hâlinde ise ilave tediye ücreti alacağı davacının fiilen aldığı ücret üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.