Logo

9. Hukuk Dairesi2024/6298 E. 2024/8218 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, asıl işveren belediye ve alt işveren şirketler arasındaki iş ilişkisinin muvazaalı olduğunu iddia ederek, kıdem tazminatı farkı, yıllık izin ücreti, çeşitli sosyal haklar ve eksik ödenen ücret farkı gibi alacaklarının tahsili istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, davacının alt işveren işçisi olduğu, Belediye ile sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı, ancak 30.09.2018-30.01.2019 tarihleri arasındaki dönem için 696 sayılı KHK'nın 49. maddesi uyarınca alt işveren işçilerini kapsayan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği gerekçesiyle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/228 E., 2023/62 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri 17.830.00 TL'yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre Dairenin bozma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca bozmaya uygun olarak verilen kararda hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 1.608,76 TL olup İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL’nin altında kalmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 01.09.2007 tarihinde asıl işveren Kayseri ... Mali Hizmetler Başkanlığına bağlı İcra Tahsis Şube Müdürlüğünde büro görevlisi olarak işe başladığını, 06.02.2019 tarihine kadar kesintisiz olarak çalıştığını, 06.02.2019 tarihinde ise emekli olduğunu, 42.000,00 TL kısmi kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını ancak kıdem tazminatı farkı alacağının bulunduğunu, davacının yıllık ücretli izinlerini kullanmadığını, 1 çocuğu olduğunu, toplu iş sözleşmesi gereği davacıya ödenmesi gereken çocuk ve eğitim yardımının ödenmediğini, 2013 yılında sendikaya üye olmasına karşın toplu iş sözleşmesinden faydalandırılmadığını, davalı Belediyenin asıl işveren olduğunu, ihale ile işin devredilmesinin muvazaalı olduğunu, davacının çalıştığı dönem boyunca şirketler tarafından işten çıkışının gösterildiğini ancak davacının işyerinde aynı görevde kesintisiz çalıştığını ileri sürerek kıdem tazminatı farkı, ikramiye, izin, ilave tediye, ücret farkı, aile yardımı, çocuk yardımı, yemek yardımı, giyim yardımı, yakacak yardımı, yol yardımı, eğitim yardımı, bilet yardımı, ek gıda alacağı ve bayram yardımı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'înde bulunduklarını, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının yüklenici firma işçisi olduğunu, öte yandan davacının yüklenici firmalarda 1 yıldan az sürelerle çalıştığını, 1 yıldan az süreli çalışmalarda yıllık izin hakkı olmadığını, davacının sendika üyesi olmadığı ve sendika dayanışma aidatı ödemediği dönem için alacağının bulunmadığını, sendika üyesi olduktan sonra ise sendikal haklarının her ay düzenli olarak ödendiğini, davacının kıdem tazminatının sendika üyesi olmadan önceki dönem için sendikasız işçi gibi değerlendirilerek ödendiğini bu nedenle kıdem tazminatı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 23.09.2021 tarihli ve 2019/389 Esas, 2021/593 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı Kurumun hizmet alım sözleşmesi kapsamında ihale ile hizmet satın aldığı şirkette büro görevlisi olarak çalıştığı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesi gereğince davalının asıl işveren, hizmet satın alınan şirketlerin de alt işveren olduğu, davacının en son davalı Belediyede çalışırken iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle sonlandırıldığı, davalı Kurumun asıl işveren olarak alt işveren işçilerine karşı iş sözleşmesinden ve 4857 sayılı Kanun'dan doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, alt işveren işçisi olan davacının davalı Belediye ile Sendika arasında imzalanan ve Belediye işçilerini kapsayan toplu iş sözleşmelerinden faydalanamayacağı, bilirkişi tarafından alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesine göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınması gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 10.02.2022 tarihli ve 2021/3651 Esas, 2022/733 Karar sayılı kararı ile; davacının alt işverenler nezdinde asıl işveren olarak Kayseri Büyükşehir Belediyesinde çalıştığı, alt işverenler için uygulanan toplu iş sözleşmelerinin getirtilerek alacakların alt işveren toplu iş sözleşmelerine göre hesaplandığı, davacının sendika üyelik kaydının getirtildiği, davacının muvazaa iddiasının davacı tarafından ispatlanamadığı, bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, davacı aleyhine reddedilen alacak toplamı üzerinden Mahkemenin davalı lehine vekâlet ücretine hükmetmesinde davanın mahiyeti itibari ile hukuka aykırılık olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin ise karar tarihi itibarıyla reddedilen toplam miktarın kesinlik sınırı altında kaldığından kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 18.04.2022 tarihli ve 2022/4066 Esas, 2022/4578 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş ve Mahkemece davacının çalıştığı Tekten Firması ile davacının üyesi olduğu sendika arasında bağıtlanan 01.04.2016-30.09.2018 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesine göre alacak hesabı yapıldığı, toplu iş sözleşmesinin 30.09.2018 tarihinde son bulduğu gerekçesiyle 30.01.2019 tarihine kadar olan dönemin 4857 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplandığı, sigortalı hizmet döküm cetveline göre davacının 31.03.2018 tarihinde 39 Kodu (696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kamu işçiliği) ile çıkışı verilerek 01.04.2018 tarihi itibarıyla dava dışı Kaymek Şirketinde çalışmasına devam ettiği, 30.09.2018-30.01.2019 tarihleri arasındaki dönemin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (696 sayılı KHK) 49 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesine göre belirlenmesi, sonucuna göre talep edilen alacakların değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının alt işveren işçisi olduğu, Belediye ile Sendika arasında imzalanan ve Belediye işçilerini kapsayan toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı, 30.09.2018-30.01.2019 tarihleri arasındaki dönemin de 696 sayılı KHK'nın 49 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davacının davalı Belediyeye bağlı İcra Tahsis Şube Müdürlüğünde büro işçisi olarak çalıştığını, alt işveren şirketler değişmesine rağmen davacının Belediyede aynı işi yapmaya devam ettiğini, davalı Belediye ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, müvekkilinin almış olduğu ücretin Belediye kadrosunda gösterilen işçilerin almış olduğu ücret ve haklara denkleştirilmesi suretiyle aradaki farkın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda eksik hesaplama yapıldığını, muvazaanın kabul edilmediği ihtimalde dahi müvekkili lehine ilave tediye alacağı hesaplanması gerektiğini, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde (AAÜT) yapılan değişikliğe göre maddi tazminat davalarında kısmen kabul kararı verilmesi hâlinde davalı yararına hükmedilecek avukatlık ücretinin, davacı yararına hükmedilen avukatlık ücretini geçemeyeceğini, davacı yararına 1.608,76 TL vekâlet ücretine hükmedilmesine rağmen davalı yararına 20.406,92 TL vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Belediyenin temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu 30.09.2018-30.01.2019 tarihleri arasındaki dönem yönünden hüküm altına alınan alacakların hespalanması ile vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi, 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun İkinci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi.

3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.