"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/44 E., 2024/695 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 48. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/60 E., 2023/345 K.
Taraflar arasındaki arabuluculuk tutanağının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.01.2020-06.07.2022 tarihleri arasında davalılara ait altın madeni şantiyesinde çalıştığını, gerekçesiz olarak işten çıkarıldığını, haftanın 7 günü günde 12 saatten fazla çalıştığını, ücretinin 2.950,00 USD olduğunu, işveren tarafından işten çıkarılırken ibraname yerine geçecek şekilde zorla arabuluculuk tutanağı imzalatıldığını, davacının arabuluculuk sürecinin ve imzaladığı belgelerin ne olduğunu ve sonucunu bilmediğini, davalıların davacının bilgisizliğinden aşırı yararlandığını, davacının 20.07.2022 tarihinde Ankara'ya gelip davalı yetkilileriyle görüştüğü bir anda arabuluculuk başvurusunda bulunmaya karar vererek aynı gün davalıyı müzakere yapmaya ve anlaşma tutanaklarını imzalamaya ikna etmesinin ve davacının seçtiği arabulucunun tesadüfen işverenle sürekli iş ilişkisi bulunan arabulucu olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, aynı gün birden çok işçi ile aynı arabulucu ile anlaşma sağlandığını, arabulucunun bu konuyu işçiye bildirmediğini ve bu durumu tutanağa geçirmeden sürece devam ettiğini, emsal dosyalarda yapılan hesaplamayla davacıya ödenen ücret arasında nispetsizlik ve aşırı yararlanma olduğunu, arabulucu başvuru evrakıyla son tutanak arasında çelişki bulunduğunu, başvuruda işe iade talebi olmadığı hâlde son tutanağa geçirildiğini, A.D. ve D.M.C'nin tutanaklarda yer aldığını fakat tutanağın içeriğinde bu iki şahsın sürece nasıl dâhil oldukları yönünde bilgi bulunmadığını, Ankara 1. İş Mahkemesinde devam etmekte olan ve muhtemelen karara çıkmak üzere olan birden fazla dosyada yapılan hesaplamaları gösterir ek raporların dosya içerisine alınması gerektiğini ve işbu davaya emsal olduğunu, davalının yargılamayı sürüncemede bırakmak amacıyla yurt dışından tanık dinletmek istediğini, tanık deliline başvurmadan ve duruşma açılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek dava şartı arabuluculuk tutanağının iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; arabuluculuk anlaşma belgesinin tarafsız bir arabulucu önünde ve tarafların ... iradeleri neticesinde düzenlenerek imza altına alınmış olduğunu, taraflar arasında imzalanan arabulucu belirleme tutanağı ile uyuşmazlığın dava şartı arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi için arabulucunun seçildiğini, arabulucu anlaşma belgesine ibraname görünümü kazandırılmaya çalışıldığı ve bu hâliyle de mevzuata uygun bir ibranamenin bulunmadığı yönündeki iddianın yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında düzenlenen dava şartı arabuluculuk tutanağındaki edimlerin belirtilmiş olması, 20.07.2022 günü davacının yaptığı arabuluculuk görüşmesinin aynı gün işverene ulaşıp, alacakların tartışılıp, aynı gün anlaşma ile sonuçlandırılması ve birçok işçinin işverene karşı aynı arabulucuya yönlendirilmesi, ayrıca arabuluculuk tutanağının özellikle aşırı yararlanma olup olmadığını imkânsız kılacak şekilde tutanağa bağlanması sebebiyle tutulan arabuluculuk tutanağının yasanın aradığı koşullara uygun olmadığının açık göstergesi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; kararın gerekçesiz olduğunu, dava konusu olayda karşı taraf Şirketler ve şahsın aynı olması karşısında aynı gün içerisinde başvuru yapan diğer tüm başvurucular ile birlikte davacının dosyasının da Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Dairesince UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda “Dosya Tevzi Biçimi”, “SERİ DOSYA” açıklaması ile aynı arabulucuya tevdi edildiğini, seri uyuşmazlıkta tek bir arabulucunun görev almış olmasının irade fesadı veyahut aşırı yararlanma olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, yapılan arabuluculuk işleminin dava şartı olan arabuluculuk olduğunu, davacının 06.07.2022 tarihinden sonra işverenin kontrol ve hâkimiyet alanından çıkarak Liberya'dan Türkiye'ye geldiğini ve 06.07.2022 tarihi itibarıyla işveren ile hiçbir hukuki ve fîili irtibatının kalmadığını, bu tarihten 14 gün sonra ikametgâhı olan şehirden Ankara'ya gerekli görüşmeleri yapmak üzere geldiğini, yapılan görüşme neticesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın arabulucu nezdinde çözümlenmesi konusunda mutabık kalındığını, yasal düzenlemeye uygun bir şekilde arabulucu belirleme tutanağı ile arabulucu seçimi yapıldığını, davacı tarafından Adliye içerisinde yer alan Adalet Bakanlığı Arabulucu Bürosuna teslim edilerek seçilen arabulucunun görevlendirilmesinin talep edildiğini, başvurucunun kimlik kontrolünü yapan ve belirleme tutanağını alan Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Bürosunun tarafların istemi doğrultusunda atama işlemini gerçekleştirdiğini, arabulucu tarafından gerekli bilgilendirmenin yapıldığını ve bilgilendirme tutanağının imzalandığını, tutanak imzaya açılmadan evvel arabulucu tarafından özellikle tutanağın ilâm niteliğinde olduğu ve belgeyi imzalaması hâlinde bir daha dava açamayacağı hususunun davacıya hatırlatıldığını, davacının arabulucunun seçimi ve atanması aşamasında irade fesadına uğradığını veyahut uğratıldığını iddia etmediğini ve bu hususu ispata yönelik hiçbir delili dosyaya ibraz etmediğini, edimlerin belirtilmediği yönündeki tespitinin yerinde olmadığını, hangi edimin belirtilmediği hususuna da bir açıklama getirilmediğini, kararın mevcut duruma uygun düşmediğini, davacı tarafından aşırı yararlanmaya dayanılarak işbu dava açılmış ise de davacının zor durumda kaldığı veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanarak arabuluculuk sözleşmesini imzaladığını ispat edemediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyaya ibraz edilen arabuluculuk belgelerinin incelenmesinden 2022/24413 arabuluculuk No.lu arabuluculuk sürecinin davacının başvurusu ile başladığının, başvuru belgesinden arabulucunun taraflarca seçildiğinin, arabulucu belirleme belgesi kapsamından arabuluculuk görüşmesinin görevlendirilen arabulucunun bürosunda tarafların katılması ile gerçekleştirildiğinin, tarafların imzasını taşıyan bilgilendirme tutanağından görüşmeye geçilmeden arabuluculuk sürecine ilişkin bilgilendirmenin arabulucu tarafından yapıldığının tespit edildiği, arabuluculuk son tutanağında sürecin anlaşmayla sonuçlandığının belirtildiği, anlaşma belgesinde iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile sona erdiği, davacının işe iade ve mali sonuçlarına ilişkin ve ayrıca ihbar tazminatı talebinin bulunmadığını beyan ettiği, kıdem tazminatı, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, ücret, asgari geçim indirimi, fazla çalışma alacağı için toplam bir bedel üzerinde davacının alacağının bulunduğunun belirtildiği, yıllık izin alacağının bulunmadığı konusunda mutabık kaldıkları, belirlenen alacak miktarının belgede yazılı davacının banka hesap numarasına 29.07.2022 tarihine kadar ödenmesi hususunu işveren yetkilisinin kabul ettiğinin yazılı olduğu, altının taraflarca imzalandığı, davacının emsal olarak gösterdiği işçilerle aynı sürecin yürütülmesine dayanarak belirtilen sürecin davalının irade fesadı ile gerçekleştirildiğini ileri sürdüğü, davacının tanık olarak dinlettiği işçilerin davacı ile aynı arabuluculuk sürecine katılmadıkları, beyanlarının kendi süreçleri ile sınırlı olduğu, davacının da dava dilekçesinde belirttiği üzere davalıya ait işyerinde arabuluculuk sürecine katılmayan aynı işyerinde çalışan işçilerin bulunduğu, bunların Ankara 1. İş Mahkemesinde davalarının devam ettiği, davacının davasının asıl dayanağının bu işçilerin davalarında tespit edilen işçilik alacaklarına göre davacı ile imzalanan arabuluculuk anlaşma belgesinde aşırı oransızlık olduğu, davalının bu nedenle aşırı yararlanma sağladığı ve bu nedenle sürece kandırılarak dâhil edildiği sürece serbest iradesi ile katılmadığı yönünde olduğu, ancak davacı dosya kapsamına göre sürece irade fesadı altında katıldığını, sürecin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (6325 sayılı Kanun) Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümlerine aykırı yürütüldüğü hususlarını ispatlayamadığı, kaldı ki davalı işverenle arabuluculuk aşamasında anlaşmayı seçmeyen işçilerin de bulunduğunun davacı tarafından ifade edildiği, İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararının yanılgılı değerlendirme ile hatalı olduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin emsal davada verdiği 2023/14712 Esas, 2023/19753 Karar sayılı ilâmın da aynı yönde olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Ankara 1. İş Mahkemesinde davası görülen işçilerin, davalıların değil asıl işverenin işçileri olduklarını, bu işçilerin ücretleri ödenmeyerek dava şartı arabuluculuğa mecbur edilmeleri gibi bir sürecin gerçekleştirilmediğini, aynı ücretlerle aynı sürelerde çalışmış olmalarının karşılığında hak kazandıkları ücretin tespiti bakımından bu işçilere dava dilekçesinde yer verildiğini, işyerinde bir kısım işçilerin 50.000,00 TL karşılığında 100.000,00 USD'lik hakkından vazgeçmesini gerektirir nitelikte ekonomik zoruluklarının bulunmaması ve arabuluculuğu kabul etmemelerinin müvekkilinin de kabul edemeyeceği anlamına gelmediğini, irade fesadı hâlinin objektif koşullara göre değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, atıfta bulunulan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararının Dairenin ilke kararlarına aykırı olduğunu, davalıların düzenlettikleri arabuluculuk tutanakları ve anlaşma belgelerinin isimler dışında birebir aynı olduğunu, "iş akdinin karşılıklı olarak feshedildiği" ibaresinin de tutanaklara aynı şekilde geçirildiğini, müvekkili dışında iki işçinin de işe iade davası açtığını, davaların derdest olduğunu, arabulucunun tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek önemli hâl ve şartın varlığı durumunda bu durumu taraflara bildirme mecburiyeti olduğunu, davalı işverenin yüzlerce uyuşmazlığında arabulucunun aktif rol aldığını, davalı işverenin işlerinden sürekli gelir elde ettiğini, somut uyuşmazlıkta işçinin irade fesadına uğradığı iddiasının aynı işyerinde çalışıp dava açıp kazanan işçilerin hak ettikleri ücretler, işçinin banka hesap hareketleri kapsamında işverende zaten bulunan ve çekişmesiz olan alacakları, tarafların anlaşma tutarları, davacıyla aynı gün dört farklı işçinin daha arabuluculuk müzakeresi yapmasının mümkün olmaması, aynı arabulucuyla yapılan yüzlerce birebir aynı içerikli tutanaklar bulunması hususlarıyla ve bunun yanında yine aynı şekilde tutanak imzalatılan işçi anlatımlarıyla ispatlandığını belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arabuluculuk sürecinin usulüne uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğine ve buna göre dava şartı olan arabuluculuk tutanağının iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3 üncü maddesi.
3. 6325 sayılı Kanun'un 8, 9, 11, 14, 15, 17 ve 18 inci maddeleri.
4. 02.06.2018 tarihli ve 30439 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği'nin 5, 10, 11, 13, 17, 20 ve 21 inci maddeleri.
5. Dairemizin 18.12.2023 tarihli ve 2023/14712 Esas, 2023/19753 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.