"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2497 E., 2023/4389 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/501 E., 2021/350 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı işyerinde çalıştığını, 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, müvekkilinin Türkiye Sağlık İşçileri Sendikasına 2015 tarihinden itibaren üye olduğunu, davalı ile Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası arasında 01.11.2017-31.10.2019 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesi bulunduğunu, bir işyerinde toplu iş sözleşmesi var iken ikinci bir toplu iş sözleşmesi imzalanamayacağını ve bir işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin süresi bitmedikçe yenisinin yürürlüğe giremeyeceğini, Bakanlık tarafından davacının yararlandığı iddia edilen ve 12.04.2018 tarihinde Bakanlık sitesinde duyuru olarak yayımlanan toplu iş sözleşmesinin 01.01.2018-31.10.2020 tarihleri arasında geçerli olduğunun bildirildiğini ancak aynı işyerinde 01.11.2017-31.12.2018 tarihlerini kapsayan toplu iş sözleşmesinin bulunduğunu, sonra imzalanan toplu iş sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek ücret, ikramiye, ilave tediye farkı alacaklarının ve ödenmeyen toplu iş sözleşmesinden kaynaklı sorumluluk tazminatı, sosyal yardım alacağı, denge ödeneği, giyim yardımı ve vasıta yardımı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının hiçbir hak ve alacak talebinde bulunamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davalı Bakanlığa ait işyerine ihale suretiyle iş alan firmalar nezdinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, 696 sayılı KHK ile 02.04.2018 tarihinde kadroya geçtiği ve davacının 21.08.2015 tarihinde sendika üyesi olduğu, kadroya geçtiği tarihten itibaren davalı Bakanlık adına Türk Ağır Sanayii ve Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası arasında imzalanan ve 01.11.2017-31.10.2019 tarihleri arasında geçerli olan 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; İlk Derece Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, öncelikle husumet yönünden değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 21.08.2015 tarihinde ilgili sendika üyesi olduğu, kadroya geçtiği tarihten itibaren talep konusu toplu iş sözleşmesinden faydalandığı, bu itibarla işveren sıfatını haiz davalı Bakanlığın husumet itirazının yerinde olmadığı, dayanak toplu iş sözleşmesi hükümleri, işyeri kayıtları ve ücret bordroları dikkate alındığında denetime elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisinin isabetli olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçtiği tarihte 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri dışında davalı Bakanlığın taraf olduğu farklı bir toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağı ile hüküm altına alınan fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22, 32 ve 34 üncü maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi ile 696 sayılı KHK ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü madde, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.
3. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı kararında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir.
..."
3. Değerlendirme
1. 375 sayılı KHK'nın ilgili hükmünün ve bu KHK gereğince 31.10.2020 tarihine kadar uygulanması öngörülen toplu iş sözleşmesinin amacı; gerek alt işverenin taraf olduğu ve 31.10.2020 tarihinden önce sona erecek olan toplu iş sözleşmesinden yararlanmakta olan, gerekse alt işverenin taraf olduğu herhangi bir toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan işçileri belli bir süre için toplu iş sözleşmesi etkisinden mahrum bırakmamaktır. Bu nedenle 02.04.2018 tarihinde 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri'nden yararlanmaya başlayan yahut alt işveren nezdindeki toplu iş sözleşmesinin bitimini müteakip kanun gereği kendiliğinden yararlanmaya başlayan işçilerin, aynı dönem içinde bir başka toplu iş sözleşmesinden yararlanmayı talep etmeleri, 375 sayılı KHK gereği mümkün değildir. Bir toplu iş sözleşmesinin geriye etkili olarak yürürlüğe konulabilmesi kural olarak mümkün olsa da sonraki toplu iş sözleşmesi hükümlerinin geriye etkili olabileceği en erken süre önceki toplu iş sözleşmesinin bitim tarihidir. Sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler yönünden yapılacak değerlendirmede de bu ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Buna göre sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin kadroya geçirildikleri işyerinde yürürlükte bulunan bir toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri için en erken tarih her hâlükârda 01.11.2020 tarihi olmalıdır.
2. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının 01.04.2018-14.10.2018 tarihleri arasında davalı Bakanlık adına TÜHİS ile Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası arasında imzalanan ve 01.11.2017-31.10.2019 tarihleri arasında yürürlükte olan 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanacağı kabul edilmek suretiyle, toplu iş sözleşmesinin ücret zammına ilişkin hükmüne göre ücret tespiti yapılmış ve fark ücret alacakları ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklı bir kısım ücret alacakları hesaplanmıştır.
3. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında, davacının kadroya geçirildiği işyerinde yürürlükte bulunan bir toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi için en erken tarih her hâlükârda 01.11.2020 tarihi olmalıdır. Bu nedenle sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının uyuşmazlık konusu dönemde, davalı Bakanlık adına TÜHİS ile Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası arasında imzalanan ve 01.11.2017-31.10.2019 tarihleri arasında yürürlükte olan 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.