"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/551 E., 2023/643 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... Başkanlığının (Belediye) temizlik işlerinin çeşitli firmalarca yürütüldüğünü, davacının ihaleyi üstlenen firmalarda çalıştığını, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında giriş-çıkış işlemleri yapılsa da davacının aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğini, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil, yıllık ücretli izin, fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, Belediye ile davacının çalıştığı şirketler arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını, davanın söz konusu şirketlere ihbarı gerektiğini ve Belediyeye husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Ankara 12. İş Mahkemesinin 31.05.2016 tarihli ve 2015/1185 Esas, 2016/240 Karar sayılı kararı ile; davacının 29.01.2010-31.12.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, iş sözleşmesinin davalı tarafça haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiği gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Ankara 12. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22.Hukuk Dairesinin 12.11.2019 tarihli ve 2016/23418 Esas, 2019/20937 Karar sayılı kararı ile; davalı vekilince davacının davanın dava dışı alt işveren şirketlere ihbar edilmesinin talep edildiği, Mahkemece buna ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının iddia ettiği çalışma süresine itibar edilerek hesaplama yapılmış ise de davalı ile kayıtlarda davacının çalışması görünen şirketler arasında hizmet alımı bulunup bulunmadığının belirlenmediği, davacının hizmet süresinin tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, tespit edilen dava dışı alt işveren şirketler bakımından ihbar gereği yerine getirilerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması ve ihbar olunanların göstereceği delillerin toplanması gerektiği, davacının fazla çalışma iddiasını ispat edip edemediği noktasında olumlu veya olumsuz bir sonuca varılarak gerekçeli şekilde hüküm kurulması gerekirken, tarafların hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde gerekçesiz olarak hüküm kurulmasının da hatalı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hizmet alım sözleşmelerinin dosyaya celp edildiği, davanın ihbarına ilişkin eksikliklerin giderildiği, işyerinde uygulanan vardiya saatlerinin 8 saat olduğu, günlük vardiya çalışmasında çalışanın bireysel yemek ve ihtiyaçlarının giderilmesi yönünden en az yarım saat zaman aralığı bulunması olağan hayat akışına uygun olduğundan bilirkişi raporunda tanık anlatımlarındaki sürelerden yarım saat mahsup edilmekle yapılan hesaplamanın dosya kapsamına uygun olduğu, davacının dava dışı şirketler tarafından davalı bünyesinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştırıldığı, davalı asıl işveren olarak davacıyı istihdam ettiğinden işçilik alacakları yönünden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davanın tüm alt işverenlere ihbarı gerektiğini, davalı Belediyenin işe almaya yetkili makam olmadığını, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, Belediye ile yükleniciler arasında imzalan sözleşmeler gereğince işçilik alacaklarından alt işverenlerin sorumlu olduğunu, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının dava konusu alacaklara hak kazanmadığını ve davalı ... ile arasında hiçbir hukuki bağ bulunmadığını belirterek Mahkeme kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu alacaklardan davalının sorumlu olup olmadığı ile davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 ve 41 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
4. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
5. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
6. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışmanın ispatında salt davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte başkaca delil ya da olgularla desteklenmesi durumunda davalıya karşı davası olan tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar başkaca delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
7. Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, haftanın 6 günü çalıştığını, işe başladığı tarihten itibaren 18 ay boyunca 16.00-08.00 saatleri arasında günde 16 saat çalışıp ertesi gün izinli olduğunu, yarım saat yemek molası verdiğini, sonraki beş aylık süreçte 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını, daha sonra işten çıkarıldığı tarihe kadar ise 00.00-08.00 saatleri arasında çalıştığını iddia etmiştir.
8. Mahkemece dinlenen davacı tanığı S.T. "...işyerinde vardiyalı çalışma sistemi vardı. 1. vardiya 08.00-16.00, 2.vardiya 16.00-24.00, 3 vardiya 24.00-08.00 arası idi. Vardiyalar nadiren değişiyordu. Öğlen yemek tatili 1 saatti, ayrıca toplam yarım saat çay tatili vardı, yol ve yemek maaşın içinde idi. Cumartesi-Pazar günleri çalışılırdı. Haftada bir gün izin kullanılırdı." şeklinde; davacı tanığı E.T. "...işyerinde vardiyalı çalışma sistemi vardı. 1. vardiya 08.00-16.00, 2.vardiya 16.00-24.00, 3 vardiya 24.00-08.00 arası idi. Vardiyalar 15 günde bir yada ayda bir değişiyordu. Öğlen yemek tatili yemek yiyeceği süre kadardı, ayrıca toplam yarım saat çay tatili vardı ancak kullanamıyorduk, yol ve yemek maaşın içinde idi. Cumartesi-Pazar günleri çalışılırdı. Haftada bir gün izin kullanılırdı." şeklinde; davalı tanıkları T.D. ve A.Ş. ise " ...işyerinde vardiyalı çalışma sistemi vardı. 1. vardiya 08.00-16.00, 2.vardiya 16.00-24.00, 3 vardiya 24.00-08.00 arası idi. Vardiyalar 15 veya 1 ayda değişiyordu. Öğlen yemek tatili 1 saatti, ayrıca toplam yarım saat çay tatili vardı, işveren yemek verirdi, servis imkanı yoktu. Cumartesi-pazar günleri çalışılırdı. Haftada bir gün izin kullanılırdı." şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
9. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık anlatımlarına göre davacının fazla çalışma iddiasını ispat edemediği, ancak dava dilekçesinde bildirilen çalışma düzenine göre fazla çalışma ücretinin hesaplandığı ifade edilmiştir.
10. Yukarıda yapılan açıklamalara göre tanıklar, 8'er saatlik vardiya sisteminde çalışıldığını beyan etmiş olup ara dinlenme süresi de dikkate alındığında davacının haftalık 45 saati aşan çalışması bulunmamaktadır. İspat yükünün davacıda olduğu ve dosya kapsamı dikkate alındığında; yöntemince ispatlanamayan fazla çalışma ücreti alacağının reddi yerine hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.