"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2023/99 E., 2024/9 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairece, İlk Derece Mahkemesi kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... nezdinde 1990 yılından iş sözleşmesinin davalı işverence haksız şekilde feshedildiği 29.08.2019 tarihine kadar çalıştığını, davalı aleyhine açılan işe iade davasının kabul edildiğini ve kesinleştiğini, yasal süresi içerisinde müvekkili tarafından işe iade için başvuruda bulunulmasına rağmen davalı işverence işe başlatılmadığını ileri sürerek müvekkili davacının yeniden işe başlatılmadığı tarih itibarıyla belirlenecek çalışma süresi ve ücret miktarı dikkate alınarak fark kıdem tazminatı, fark ihbar tazminatı, fark yıllık izin ücreti, işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti, ilave tediye ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan öğrenci yardımı, giyim yardımı, yakacak yardımı, sorumluluk zammı alacağı, gıda yardımı, ikramiye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın işe başlatılma talebinin samimi olmadığını, davacı işçinin müvekkili Belediyenin işe başlatma talebine karşılık işe başlamadığını, dolayısıyla davacının talep konusu işçilik alacaklarına hak kazanamadığını; ayrıca iş sözleşmesi feshedilirken davacıya ihbar önelinin kullandırıldığını ve kıdem tazminatının da ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli kararı ile; davacının işe iade davası sonrası yasal süre içinde işe başlatılmak talebi ile davalı Belediyeye başvuruda bulunmasına rağmen davalı işverenin işe iadeye yönelik davetinin samimi olmadığı, işe başlatılmak için belirlenen bir aylık yasal süresinin sonu itibarıyla iş sözleşmesinin feshedilmiş sayıldığı, buna göre de davacının talep konusu işçilik alacaklarına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 06.07.2022 tarihli kararı ile; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre belirlenen hizmet süresinde ve davalının davacıyı işe başlatma konusunda samimi olmadığı kabul edilerek boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatına hükmedilmesinde hata bulunmadığı, ödeme belgelerine göre belirlenen ücret miktarının yerinde olduğu, yıllık izinlerin kullanıldığı konusunda ispat yükü davalı işverene ait olup sunulan belgelere göre davacının kullanıldığı kanıtlanamayan yıllık izninin bulunması karşısında yıllık izin ücretinin hüküm altına alınmasında isabetsizlik olmadığı, bedel artırım dilekçesinin brüt tutarlar üzerinden verilmesi nedeniyle alacaklara brüt tutarlar üzerinden hükmedilmesinin yerinde olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 05.12.2022 tarihli ilâmı ile; davacı tarafça imza inkârı ya da irade fesadı iddiası ileri sürülmeyen 24.11.2017 tarihli fesih bildirimine göre davacıya 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17 nci maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanındığından, dava konusu ihbar tazminatı talebinin reddine hükmedilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, davacıya ait hizmet döküm cetvelinin incelenmesinden iş sözleşmesinin işverence feshedildiği 09.03.2018 tarihinden sonra da sigorta primlerinin davalı işverence bildirilmeye devam edildiği ve davacı işçinin çıkışının 25.07.2018 tarihinde yapıldığı, dosya içeriğinde 2018 yılının 4, 5, 6 ve 7. aylara ilişkin imzasız ücret bordrolarının bulunduğu hususları dikkate alındığında, işçinin bu süre içerisinde fiilen çalışıp çalışmadığı ve bu süreye ilişkin ücret ve diğer haklarının ödenip ödenmediği araştırılarak işçinin boşta geçen süre ücreti ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan diğer haklara hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi gerektiği, dava dilekçesinde talep edilen miktarların açıkça net miktarlar olduğu hususu vurgulandığından alacakların net miktarlar üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken brüt miktar üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2023 tarihli kararı ile; bozma ilâmı sonrasında kapsama alınan 03.04.2023 tarihli bilirkişi ek raporu doğrultusunda ve dava dilekçesinde alacaklarının net miktar üzerinden hüküm altına alınmasına ilişkin davacı talebi göz önünde bulundurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 18.09.2023 tarihli ilâmı ile; bozma sonrası yapılan yargılamada davacının ihbar tazminatı talebinin reddi ile boşta geçen süre ücreti ile diğer haklara hak kazandığına ilişkin İlk Derece Mahkemesi kabulünün yerinde olduğu; ancak bozma sonrası İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporu, aleyhe bozma ve hüküm kurma yasağı ile usuli kazanılmış haklar dikkate alınmaksızın hazırlanmış olduğundan birçok husus bakımından hatalı olduğu; örneğin bozma öncesinde öğrenim yardımı alacağının reddine karar verilmesine ve davacının bu konuda temyizi olmamasına rağmen, bozma sonrasında öğrenim yardımı alacağının hem boşta geçen süre ücreti tespit edilirken dikkate alınmasının hem de ayrı bir alacak kalemi olarak hüküm altına alınmasının hatalı olduğu, bozma ilâmı sonrasında hak edilen izin süresinin davalı aleyhine olacak şekilde 712 gün olarak kabul edilmesinin isabetsiz olduğu, bozma öncesinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda işe başlatmama tazminatı hesabında aylık brüt ücret 3.551,40 TL kabul edilmiş iken ve davacı temyizi de bulunmamasına rağmen, bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda söz konusu tazminat alacağının aylık brüt 4.035,70 TL üzerinden hesaplanmasının temyiz edenin aleyhine olduğu, bozma sonrasında İlk Derece Mahkemesince boşta geçen süre ücreti hüküm altına alınırken toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan diğer haklar da söz konusu ücret içerisinde değerlendirilmiş olmasına rağmen, ayrı ayrı ilgili alacakların yeniden hüküm altına alınmasının da mükerrer tahsile sebebiyet verdiği, dolayısıyla bozma gerekleri ile davalı lehine bozma ile usuli kazanılmış hak oluşturan hususlar dikkate alınarak buna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı lehine bozma ile usuli kazanılmış hak oluşturan hususların dikkate alınarak yeniden hesaplamaların yapıldığı 29.12.2023 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının davalı ... tarafından işe davet edilmesine rağmen işe başlamadığını, bu sebeple işe iadenin maddi sonuçlarından yararlanamayacağını, davacının 4 aylık kıdemi eklendikten sonra çıkışının 09.07.2018 tarihinde yapıldığını, fesih tarihindeki ücretinin 3.582,00 TL olduğunu, giydirilmiş brüt ücretin hatalı tespit edildiğini, fahiş ücret üzerinden yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, davacının geçici işçi statüsünde çalıştığı sürenin kıdemine eklenmesinin hatalı olduğunu, ayrıca geçici işçilikte geçen sürenin yıllık izin ücreti alacağının hesabında da dikkate alınmaması gerektiğini, sadece son dönem toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak yapılan yıllık izin ücreti hesabının hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, birinci bozma ile davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın gözetilip gözetilmediği ve buna göre dava konusu alacakların hesaplanmasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 17 ve 21 inci maddeleri.
3. Dairemizin 14.12.2022 tarihli ve 2022/16498 Esas, 2022/16753 Karar sayılı ilâmında usuli kazanılmış hak ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:
"...
3. Bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
4. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı karar). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı karar).
..."
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
27.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.