"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 51. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2411 E., 2023/2341 K.
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 32. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/338 E., 2022/539 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.06.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... duruşmaya geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Şirketin asıl işveren olduğu dava dışı ... Astana Şirketinin alt işveren olduğu Kazakistan’daki şantiyelerinde çalıştığını, iş sözleşmesine davalı tarafından son verilerek Türkiye’ye gönderildiğini, haftanın 7 günü 08.00-18.00 saatleri arasında ve mesai sonrasında da günlük ortalama 2-3 saat arası fazla çalışma yaparak çalıştığını, ancak karşılığının ödenmediğini, ayda iki hafta tatili gününde çalışmadığını, bunun dışında kalan hafta tatili günleri ile dinî bayramların ilk günü hariç ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı ile davacı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, belirli olan alacak iddiasının belirsiz alacak davasına konu edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacının davalı Şirketin asıl işveren olduğu bir işte çalıştığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, bu yönde herhangi bir delil bulunmadığını, müvekkili Şirket çalışanı olmadığını, pasif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, yurt dışında ücretini almadan çalıştığı kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının yaptığı iş, dinlenen tanık anlatımları ve emsal ücret araştırması birlikte değerlendirildiğinde ücret hususunda davacının iddiasını 918,07 USD ile sınırlı olarak ispatladığı, bilirkişi ek raporunun 1. seçeneğinde yapılan hesaplamaya itibar edildiği, işveren tarafından sözleşmenin tazminat gerektirmeyecek şekilde feshedildiği hususunun ispatlanamadığı, dinlenen tanık beyanları ile tanıkların hizmet süresine göre haftada 14,5 ila 19,5 saat fazla çalışma yaptığı, iki haftada bir hafta tatilinde çalıştığı, dinî bayramların ilk iki günü haricindeki resmî tatil günlerinde çalıştığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davacının ücretinin aylık 2.000,00 USD olduğunu, hatalı kabul nedeniyle karşı vekâlet ücretinin hatalı olduğunu, davaya konu alacak kalemlerine yönelik olarak uygulanan indirimin yüksek olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; herhangi bir gerekçe olmaksızın Türk hukukunun uygulanacağı varsayımı ile yargılamaya devam edilmesinin Yargıtay uygulamalarına, usule, yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, sigorta kayıtlarına göre davacının davalı Şirkette çalışmadığını, sözleşme olduğu iddia edilen evrakların bilgisayar ortamında temini ve tanzimi her zaman mümkün olan, üzerinde herhangi bir teknik inceleme yapılmamış niteliksiz ve dayanaksız belgeler olduğunu, davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık anlatımlarına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, davalı Şirketin asıl işveren olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ulusal bayram ve genel tatil ücretinin hatalı hesaplandığını, hükme dayanak bilirkişi raporunda ücret hesaplamasına esas alınan miktarın hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin usul ve yasaya aykırı kıdem ve ihbar tazminatı talepleri ile ücret alacağı ve yıllık ücretli izin taleplerini kabul etmesinin hatalı olduğunu, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının bakımından hesaplamanın hatalı olduğunu, hükmedilen faiz türü ve faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, %50'den aşağı olmamak üzere indirim yapması hakkaniyete uygun düşecekken, %35 oranında indirim yapılmasının hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; emsal Yargıtay kararı uyarınca olayda Türk hukuku uygulanması gerektiği hususu kesinlik kazanmış olmakla dava konusu uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulanmasının yerinde olduğu, seri mahiyetteki diğer dosyalardaki bilgi ve belgelere göre ana müteahhit firmanın davalı Şirket olduğu, alt işveren şirketin ise ... Astana Limited Şirketi olduğu, Expo 2017 ve Nazarbayev Üniversitesi projelerinin adı geçen dava dışı alt işveren şirkete verildiği, davacı tanık beyanlarına göre dava dışı birçok farklı firmanın davalı Şirketten projenin farklı çeşitli işlerini aldıkları, bu şirketler adına H.E. isimli şahıs tarafından organize edilerek götürüldükleri, emir ve talimatların ... Şirketi çalışanları tarafından verildiği, davalı Şirketin asıl işveren olarak dava konusu alacaklardan sorumlu olduğu, davalı tanığının da davacı tanıkları ile aynı yönünde beyanda bulundukları, bu nedenle başkaca delillerle desteklenen davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceği yönündeki davalı istinafının yerinde olmadığı, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacağının ispatı noktasında davacı tanık beyanlarıyla sonuca gidilmesinin yerinde olduğu, bilirkişinin yaptığı hesaplamada ve bu hesaplamaya göre verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacakları ile ilgili davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması karşısında davanın açılması ile zamanaşımı kesildiğinden ıslah ile artırılan tutarların zamanaşımına uğramadığı, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağı davasının kısmi dava olarak açıldığı, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihine göre 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, kıdem tazminatına fesih tarihinden itibaren, belirsiz alacak davası olarak açılan fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarına dava tarihinden, kısmi dava olarak açılan yıllık ücretli izin alacağı ile ücret alacaklarına dava dilekçesinde talep edilen tutarlar yönünden dava, ıslah ile talep edilen tutarlara ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesinin ve hükmolunan alacakların USD cinsinden olması nedeniyle kamu bankalarınca 1 yıl vadeli döviz cinsi mevduat hesaplarına uygulanan en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesinin yasaya uygun olduğu, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda 1. seçenekte belirtilen ücretin emsal ücrete ve dosya kapsamına uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince kabul ve reddedilen tutarlar dikkate alındığında ret olunan kısım üzerinden davalı lehine vekâlet ücreti verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil çalışmasının tanık beyanları ile ispatlanmış olması karşısında %35 oranında indirim uygulanmasının dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepler ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; uygulanacak hukuk, davacının aylık ücret miktarı, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ve yıllık ücretli izin alacaklarının ispat ve hesaplanması noktalarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17, 22, 32, 41, 44, 46, 47, 53, 59 ve 63 üncü maddeleri.
3. Mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 4857 sayılı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan 14 üncü maddesi.
4. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 ve 27 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda, uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulu gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
2. Mahkeme kararında yazılacak hususlar, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
3. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
4. Gerekçe hüküm çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı kararı gereğince bozma sebebidir.
5. Somut olayda İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde; davacının ücretinin 918,07 USD olduğu kabul edilmiş ve devamında bilirkişi ek raporunun 1. seçeneğindeki hesaplamaların hükme esas alındığı belirtilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi ek raporunun 1. seçeneğinde ise davacının ücreti net 656,34 USD, brüt 689,16 USD kabul edilmiş olduğundan gerekçe hüküm çelişkisi oluşmuştur. Ayrıca hükme esas alınan bilirkişi ek raporunun 1. seçeneğinde yıllık ücretli izin alacağı 1.200,35 USD olarak hesaplanmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince, bu alacağın 1.220,28 USD olarak hüküm altına alınması da gerekçe hüküm çelişkisi oluşturmuştur. 6100 sayılı Kanun'un 297, 298 ve 321 inci maddelerine aykırı davranılması nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Davalı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.