"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/405 E., 2024/485 K.
KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 22. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/80 E., 2023/817 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca ortadan kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... (ODTÜ) Rektörlüğü bünyesinde öğrenci danışma büro personeli olarak çalıştığını, ancak alt işveren Şirket çalışanı olarak gösterildiğini, bu işlemin muvaazalı olduğunu, davacının muvazaa nedeniyle başından beri davalı ODTÜ Rektörlüğü çalışanı sayılması gerektiğini, bu nedenle ödenmeyen ve eksik ödenen alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek ücret fark alacağı, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacaklar ile ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, davacının talep ettiği alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davalının ihale makamı olduğunu, müvekkili ile ihale alan Şirketler arasında muvazaa bulunmadığını, yapılan işin asıl iş olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlandırılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 28.02.2015 tarihinden sonra büro personeli ihalesi kapsamında büro görevlisi olarak çalıştığı anlaşıldığından, 28.02.2015 tarihinden sonraki dönemde davalı ile dava dışı Şirket arasında muvazaa bulunmadığı anlaşıldığından davacının bu döneme ilişkin ilave tediye alacağı bulunmadığının kabulü gerektiği, dayanışma aidatı ödemeyen ve sendikaya üye olmayan işçinin aynı haklardan yararlanması sendika hakkının amacına aykırı olacağından, davacının bordrodaki ücreti dikkate alınarak yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesince gerekçe yazılmadığını, itirazları dinlenmeden, tanıkları dinlenmeden karar verildiğini, hukuki dinlenilme hakkının elinden alındığını, reddedilen kısımlar bakımından kararın hukuka aykırı olduğunu, kabul edilen kısımlar bakımından da eksik karar verildiğini, davalının davacıyla aynı işi kadrolu çalışanlarına 3 katı ücret ödendiği hususunun tanık beyanlarından da anlaşıldığını, toplu iş sözleşmesinden ... alacaklarının reddinin hatalı olduğunu, davalının zamanaşımı def'i yokken zamanaşımı def'i varmış gibi hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, faiz ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün hatalı olduğunu belirterek davanın tamamen kabulü istemiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; müvekkili Kurumun dava konusu olayda ihale makamı olduğunu, işveren olmadığını, davacının çalıştığı döneme ilişkin alacaklarını dava dışı Şirketlerden talep etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen davacı tanıkları ve dosyadaki belgelerden davacının kütüphanede büro görevlisi olarak çalıştığı, 01.01.2015 tarihine kadar olan hizmet alım sözleşmelerinin konusunun genel temizlik olup davacının fiilen yaptığı işin temizlik işi olmadığından 01.01.2015 tarihine kadar davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafça emsal olarak gösterilen H.D'nin teknisyen/tekniker, diğer işçilerin ise sendikalı olması ve davacı gibi büro görevlisi olup toplu iş sözleşmesinden yararlanma ... olmayan kadrolu çalışan şeklinde emsal nitelikte başkaca işçi gösterilmemesi birlikte nazara alındığında; davacının fiilî bordro ücretlerinin hesaplamaya esas alınmasında isabetsizlik görülmediği, Mahkemece resen düzeltilen hesaplamada 01.01.2015-28.02.2015 tarihleri arası için muvazaa kabulünün yerinde olmadığı, nitekim muvazaanın tespiti için her ihale döneminin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, buna göre, 01.01.2015 tarihinden sonraki hizmet alım sözleşme konusunun genel temizlik, malzemesiz yemek hazırlama, ziyaretçi yönlendirme, bahçıvan, büro destek ve teknik destek işi olduğu, sözleşme konusu işin, büro ve teknik destek işlerini de kapsadığı dikkate alındığında 01.01.2015 tarihinden sonraki dönemde davacı hizmet alım sözleşmesine uygun şekilde çalıştırıldığından davalı Kurum ve dava dışı alt işveren Şirket arasındaki ilişkinin Kanuna uygun olarak kurulduğu ve muvazaaya dayanmadığı, faiz başlangıcının hatalı olmadığı, İlk Derece Mahkemesince 26.07.2023 tarihli bilirkişi raporu üzerinden resen yapılan hesaplamada ret tutarının zamanaşımı def'inden değil 28.02.2015 sonrasının muvazaalı olmamasına ilişkin olduğu, dava dilekçesinde dava türünün belirsiz alacak davası olarak gösterilmesi, davalı tarafça cevap dilekçesiyle dava zamanaşımı def'inde bulunulmamasına göre İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 26.07.2023 tarihli denetime elverişli bilirkişi raporu üzerinden resen hesaplama yapıldığı gerekçeleriyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Taraf vekilleri; istinaf dilekçelerinde belirttiği gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuşlardır.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Kurum ve dava dışı Şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 Kanun) uygun kurulup kurulmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı, bunun sonucu olarak da davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un “Tanımlar” kenar başlıklı 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları sırasıyla şöyledir:
“Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.
Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.”
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi, 4857 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi ve 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ODTÜ Rektörlüğü harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.