"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2024/20 E., 2024/85 K.
DAVA TARİHİ : 21.03.2017
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin Kazakistan'ın Astana şehrinde bulunan şantiyesinde şantiye şefi olarak çalışmasını 14.07.2014 ile 07.01.2017 tarihleri arasında 6.000,00 USD ücret ile kesintisiz olarak sürdürdüğünü, çalışmış olduğu yerde üst amirleri olarak proje müdürü ve onun üstü proje koordinatörü bulunduğunu, Kazakistan'daki işveren tarafından resmi yazı ile yapmış oldukları inşaatın yetişemeyeceği hususunda ihtar gelmesi üzerine işveren tarafından "siz bu işi beceremiyorsunuz çekin gidin" diyerek iş sözleşmesine son verildiğini, her ne kadar istifa dilekçesi vermesi ve haklarının ödeneceği belirtilmişse de kıdem ve ihbar tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının ödenmediğini, haftanın 6 günü 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, her gün en az 21.00'e kadar fazla çalışma yapıldığını son 6 ay 22.00'ye kadar fazla çalışma yapıldığını, ayda iki hafta tatilinde çalıştığını, son 6 ay boyunca hafta tatili kullanmadığını, tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının istifa dilekçesiyle kendi isteği ile işyerinden ayrıldığını davacının ani işten ayrılması nedeniyle davalının zor durumda kaldığını, fazla çalışmalarının ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.10.2018 tarihli 2017/369 Esas 2018/490 Karar sayılı kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alındığı, bilirkişi tarafından davacı tanığı B.O'nun beyanlarına göre yeniden hesaplama yapıldığı ve davacının yurda giriş çıkış kayıtlarına göre işçilik alacaklarının hesaplandığı bilirkişi raporuna göre alacakların hüküm altına alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesinin 08.02.2023 tarihli 2021/931 Esas 2023/399 Karar sayılı kararıyla; davacı tanıkları hakkında gerçek dışı beyanda bulundukları yönünde ciddi ve inandırıcı deliller ileri sürülüp ispatlanmamış olmakla, davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceği yönündeki davalı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, Mahkemenin tespit ve değerlendirmelerinin dosya kapsamına uygun olduğu, davacının davalı işyerinde 16.07.2014-07.01.2017 tarihleri arasında çalıştığı ve dava ile ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımına uğrayan bir kısmın bulunmadığı, davacı tanıklarının birbirleri ile örtüşen anlatımlarından davacının istifa dilekçesini haklarını alacağı inancıyla verdiği, nitekim davalı tarafça sunulan 07.01.2017 tarihli ibranamede, davacı tarafından "...kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin haricindeki tüm haklarımın tamamını almış bulunmaktayım" ibarelerinin yazıldığı ve dolayısıyla davacının kıdem ve ihbar tazminatını alma yönünde talebinin bulunduğu ve istifa etme iradesinin bulunmadığı sonucuna varıldığı, ispat yükü üzerinde olan davalı tarafça, davacının iş sözleşmesinin tazminatsız ve bildirimsiz şekilde sona ermesini haklı kılan başkaca bir delil de sunulmadığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacağını, dosyaya sunulan "Expo Kongre Günlük Puantaj" başlıklı, 03-23.12.2016 tarihleri arasındaki döneme ilişkin toplam altı adet listede, davacının üçüncü sırada yer aldığı ve davacıdan önce ikinci sırada proje müdürü yardımcısı ve birinci sırada proje müdürünün bulunduğu, davalı tarafça davacının üst düzey yönetici olduğu savunulmasına rağmen buna ilişkin organizasyon şeması ve benzeri herhangi bir belge de sunulmadığı, bu sebeplerle davacının şantiye şefi olmasına karşın görev yaptığı işyerinde amirinin bulunduğu ve çalışma düzeninin kendisi tarafından belirlenemediği anlaşıldığından fazla çalışma ücreti talep edebileceğini, 07.01.2017 tarihli ibranamede davacıya 6.600,00 USD tutarında yıllık ücretli izin alacağının tahakkuk ettirildiği görülmekle birlikte dosyada bulunan banka kayıtlarında söz konusu miktarın davacının banka hesabına yatırıldığına ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, davalı tarafça da başkaca bir ödeme belgesi sunulmadığı, fazla ödenen 16 günlük yıllık izin ücretinin mahsubunun gerektiğine yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusuna itibar edilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 03.10.2023 tarihli ve 2023/10507 Esas, 2023/13606 Karar sayılı ilâmı ile; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Mahkemece 9.000,00 USD tutarın hesaplanan fazla çalışma alacağından mahsubu suretiyle belirlenen fazla çalışma alacağının hüküm altına alınması gerekli iken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu, ayrıca İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporunda hafta tatili alacağı olarak hesaplanan miktarın ulusal bayram genel tatil alacağı olarak, bilirkişinin ulusal bayram genel tatil alacağı olarak hesapladığı tutarın da hafta tatili alacağı olarak hüküm altına alınmasının da hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilâmı doğrultusunda yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; harç tutarının hatalı şekilde tamamen davalı Şirkete yüklendiğini, lehlerine hesaplanan vekâlet ücretinin hatalı olduğunu, talepten fazlasına hükmedildiğini, davacının şantiye şefi olduğunu lehine fazla çalışma alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacı ile menfaat birliği içindeki tanık beyanlarına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığını, bilirkişi tarafından dönemsel ücretin dikkate alınmadığını, davacı yanın imzasını havi ibranamede yazılı yıllık iznin 16 gün fazla ödenmiş olması nedeniyle varsa davacı alacaklarından mahsubu talebine karar verilmediğini zamanaşımı def'inin değerlendirilmediğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatili alacaklarının bulunup bulunmadığı, alacakların hesaplanması ve davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.
3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri.
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir :
"(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. .."
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, davacı işçinin dava ve ıslah dilekçeleriyle talep ettiği dava konusu işçilik alacaklarının kısmen kabulü ile davalı lehine vekâlet ücretine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince reddedilen alacaklar yönünden davalı lehine vekâlet ücretine karar verilmesinde isabetsizlik yok ise de davacının alacaklardan yapılan indirim dışında toplam 24.133,00 USD alacağının reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu husus gözetilerek yapılan değerlendirme sonucunda; karar tarihine göre Merkez Bankası tarafından ilan edilen gösterge niteliğindeki döviz kuru (31.2229 TL) uyarınca reddedilen alacağın 753.502,24 TL'ye (9.700,00 USDx31,2229 TL) karşılık geldiği, söz konusu tutar ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre davalı lehine 111.490,31 TL vekâlet ücreti takdir edilmesi, ayrıca hüküm altına alınan alacakların ret ve kabul oranına göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (5), (6) ve (7) numaralı bentleri tamamen çıkartılarak yerlerine;
" 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince takdiren 111.490,31 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
"6-Davacı tarafından yapılan 1.576,00 TL yargılama giderinin davanın kabul/red oranına göre takdiren 1.069,47 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,"
" 7-Davalı tarafından yapılan 498,60 TL yargılama giderinin davanın kabul/red oranına göre takdiren 160,25 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye masrafın davalı üzerinde bırakılmasına," bentlerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.