"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1959 E., 2024/394 K.
KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun miktardan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 67. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/631 E., 2023/523 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun ise miktardan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... ile dava dışı alt işverenler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacının alt işveren işçisi olarak davalı Bakanlığa ait işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışırken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, sürekli işçi kadrosuna geçirildikten sonra ücretinin düşürüldüğünü, bundan dolayı ücret farkı, ikramiye farkı, ilave tediye farkı alacaklarının bulunduğunu, ayrıca davacının pandemi döneminde davalı Bakanlık tarafından yayımlanan Genelge çerçevesinde 7, 10 ve 15'er günlük nöbetler ile gece gündüz yirmi dört saat kapalı sistem çalıştığını, bu çalışma şeklinde fazla çalışma yaptığını ve ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili günlerinde çalıştığını, gece çalışması da yaptığını; ancak bu çalışmalara ilişkin zamlı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacakları ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ve gece zammı ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ücret politikasının hukuka uygun olduğunu ve davacının ödenmeyen alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının sürekli işçi kadrosuna geçiş sürecinde imzalanan bireysel iş sözleşmesinde ücretinin asgari ücretin belirli oranda fazlası olduğuna yönelik açık bir düzenleme bulunmadığı, bu sebeple fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarına hak kazanılmadığı; talep konusu diğer alacaklar bakımından ücret bordroları, puantaj kayıtları ile yasal mevzuat dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; bilirkişi raporunda yapılan fazla ödemelere ilişkin mahsupların hatalı olduğunu, alacakların ve ödemelerin sadece ilgili ay özelinde mahsup edilmesi gerektiğini, davacı tarafça yapılan işin niteliği dikkate alındığında 24 saat çalışmanın mümkün olduğunu, gerek pandemi dönemi gerek sonrasında davacının Kurumda keyfî hareket etmesi, fazla çalışma yapma yapmama, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerine gelme gelmeme serbestisinin bulunmadığını, diğer alacak kalemlerinin fark alacaklardan bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiğini, 11 saati aşan çalışmaların, gece 7,5 saati geçen çalışmaların, yılda 270 saati geçen fazla çalışmaların ödenmediğini, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının toplu iş sözleşmesi hükümlerine uygun şekilde ödenmesi gerektiğini, davacıya ait alacakların eksik hesaplandığını, gece 7,5 saati aşan çalışmalar bakımından davacının yazılı rızası bulunmadığından bu çalışmaların fazla çalışma hesabına dâhil edilmesi gerektiğini, fark alacakların reddinin de hatalı olduğunu, davacının ücretinin davalı işveren tarafından tek taraflı olarak düşürüldüğünü ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; davacının ev tipi sosyal hizmet biriminde çalışması sebebiyle iş mahkemelerinin somut uyuşmazlık bakımından görevli olmadığını, zorlayıcı sebeple çalışma yapılan pandemi döneminde denkleştirme esasları uygulandığında davacının fazla çalışmasının bulunmadığını, olağanüstü dönemde yapılan çalışmalar için yazılı onay aranmasının zorunlu olmadığını, fazla çalışma ücretinden indirim yapılmamasının hatalı olduğunu, davacıya hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacakları dâhil tüm alacakların ödendiğini, davacının sendika üyelik tarihi araştırılmadan toplu iş sözleşmesine göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihine itiraz ettiklerini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; görevli mahkemelerin iş mahkemeleri olduğu, davacının sürekli işçi kadrosuna geçiş sürecinde imzalanan bireysel iş sözleşmesinde ücretinin asgari ücretin belirli oranda fazlası olduğuna yönelik açık bir düzenleme bulunmadığı, bu sebeple fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarına hak kazanılmadığı, ücret bordroları, puantaj kayıtları ile yasal mevzuat dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen hükmün ileriye etkisi bulunmadığından miktardan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki gerekçelere ilâveten davacının çalıştığı kurum tarafından pandemi dönemine ilişkin belgeler eksik gönderildiğinden davacının alacaklarının hesaplanamadığını, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, ayrıca ilgili alacaklar bakımından davacının kadroya geçiş tarihi olan 02.04.2018 tarihinden itibaren hesaplama yapılması gerekirken eksik dönem için hesaplama yapıldığını ileri sürerek ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark alacaklarının bulunup bulunmadığı ve fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve gece zammı ücreti alacaklarının ispat ve hesaplanması hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 696 sayılı KHK ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 23 üncü madde.
3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22, 32, 41, 42, 44, 46, 47, 63, 68 ve 69 uncu maddeleri.
4. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı kararında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir.
..."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
4. Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde; fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile gece zammı ücreti alacakları 02.04.2018 tarihinden itibaren talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, pandemi dönemi öncesine ilişkin olarak davacının vardiya saatleri ve çalışma gün sayısı dikkate alındığında fazla çalışma ücreti alacağına hak kazanmadığı değerlendirmesine yer verilmiştir. Ancak aynı gün Dairemizce seri olarak incelenen dava dosyalarındaki flash bellekler içerisindeki pandemi öncesi dönemine ilişkin 2019 yılına ait kayıtlar incelendiğinde, bilirkişi tarafından varılan bu sonucun dosya kapsamı ile örtüşmediği anlaşılmaktadır.
5. Örneğin, Dairemizce aynı gün incelenen 2024/7350 Esas, 2024/7351 Esas, 2024/7352 Esas sayılı dosyalarda yer alan 2019 ve sonrası pandemi dönemine kadar olan puantaj kayıtlarında; davacıların 08.00-17.00 vardiyasında haftanın 6 günü çalıştıkları dönemlerin de bulunduğu, ilgili haftalar bakımından 3 saatlik fazla çalışmanın kabul edilmesi gerekirken söz konusu çalışmaların hiç dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.
6. Yine 2024/7353 ve 2024/7355 Esas sayılı dosyalarda; pandemi dönemi öncesinde davacıların 17.00-08.00 vardiyalarında çalıştıkları günler bakımından gece 7,5 saati aşan çalışmaların mevcut olduğu ve işçinin bu çalışmaları için yazılı onayının alındığına ilişkin belgenin dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Pandemi dönemi öncesinde yazılı onayın bulunmadığı ve davacının gece çalışması yaptığı sabit olan dönemler bakımından gece 7,5 saati aşan çalışmaların fazla çalışma olarak değerlendirilmesi gerekeceğinden varılan sonuç eksik incelemeye dayalıdır.
7. Benzer şekilde 2024/7354 Esas, 2024/7356 Esas, 2024/7357 Esas ve 2024/7359 Esas sayılı dosyalarda davacıların; haftanın 4 günü 08.00-17.00, 1 günü 24.00-08.00, 1 günü ise 16.00-24.00 saatlerinde çalıştıkları, toplam haftalık 52 saatlik çalışmadan 6 saat ara dinlenme tenzil edildiğinde haftalık 46 saat çalışmalarının bulunduğu, dolayısıyla bu işçilerin haftalık 1 saat fazla çalışmalarının bulunduğu anlaşılmasına rağmen söz konusu vardiyalarda çalışan işçiler bakımından da pandemi dönemi öncesinde fazla çalışma ücretine hak kazanılmadığı değerlendirilmesine yer verildiği anlaşılmaktadır.
8. İşbu dosya bakımından ise davacının pandemi öncesindeki çalışma dönemi bakımından, vardiyalarında kullandığı ara dinlenme süresinin de hatalı değerlendirildiğini ifade etmek gerekir. Zira İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının 08.00-17.00 vardiyasında çalıştığı günlerde ara dinlenme süresi 1.5 saat kabul edilmiştir. Ancak işyerindeki puantaj kayıtlarına da bakıldığında, sürekli işçi kadrosunda bulunan işçiler bakımından ilgili vardiyada 1 saat yemek ve dinlenme molası verildiği belirtilmiş olup 4857 sayılı Kanun'un 68 inci maddesi uyarınca da ilgili vardiya saatlerine göre dikkate alınması gereken ara dinlenme süresi 1 saattir.
9. Diğer yandan, dosya içerisinde yer alan flash bellekler içerisindeki kayıtların incelenmesinden, bilirkişi tarafından incelendiği ifade edilen 2018 yılına ilişkin puantaj kayıtları ile 2021 yılı Mayıs ayına ilişkin puantajların da dosya kapsamında bulunmadığı tespit edilmiştir. İlgili dönemler bakımından eksik kayıtların bulunması sebebiyle, bu dönemler yönünden yapılan hesaplamalar denetlenememiştir.
10. Dolayısıyla, eksik kayıtlar da kapsama alınarak yukarıda ifade edildiği şekilde davacının pandemi dönemi öncesinde fazla çalışma ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığının yeniden değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.