Logo

9. Hukuk Dairesi2024/743 E. 2024/4700 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının işe girişte işverene verdiği senedin teminat senedi olup olmadığı ve davacının bu senetten dolayı borçlu olup olmadığının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı işverenin, senedin davacının borcuna karşılık alındığını iddia etmesine rağmen, borcun kaynağını ve miktarını ispatlayamaması nedeniyle, senedin teminat senedi olduğu ve davacının bu senetten dolayı borçlu olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3198 E., 2023/2473 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : İnegöl 1. İş Mahkemesi

SAYISI : 2020/102 E., 2021/251 K.

Taraflar arasındaki alacak ve menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde fırın ustası olarak çalıştığını, ödenmeyen işçilik alacaklarının bulunduğunu ve iş sözleşmesinin işverence haksız nedenle feshedildiğini, iş sözleşmesinin başında 2012 tarihinde 1 adet boş bononun teminat olarak imzalatıldığını ve kendisinden teslim alındığını, senedin iade edilmesini istemesine rağmen kendisine iade edilmediğini, müvekkilinin söz konusu bonodan dolayı işverene herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, ulusal ... ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi alacağı ile işe girişte boş olarak alınan bononun iptaline ya da iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı mazeretsiz olarak işine devam etmediğinden iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının fazla çalışma yapmadığını, tüm ücret alacaklarının ödendiğini, daha önceki bir tarihte de davalı işyerinde çalışan davacının o tarihlerde firmaya borçlandığını ve 2014 yılında cezaevine giren davacının borçlarını ödeyemediğini, bunun üzerine 2016 yılında cezaevinden çıktıktan sonra aynı firmada çalışmaya devam etmek istediğini, bunun üzerine müvekkilinin davacıdan borcuna karşılık senet aldığını, teminat senedi iddiasının doğru olmadığını, işyerinde teminat senedi alınmasını gerektirir bir durum olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; fesih konusunda ispat yükü kendisine düşen davacı tarafça bu yükümlülüğün yerine getirilmediği ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, dosya kapsamına göre davacının haftada 4 saat fazla çalışma yaptığı, ulusal ... ve genel tatil günlerinde çalışmasının bulunduğu, yıllık izinlerin kullanıldığına dair işverence belge sunulmadığı, taraflar arasında davacıdan teminat senedi alındığı ve bu senedin iptaline karar verilmesi gerektiği ve davacının ödenmeyen asgari geçim indirim alacağının bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; iş sözleşmesinin işçi tarafından feshedildiğini, davacının işyerini terk ederek bir daha dönmediğini, dinlenen tanık ile davacı arasında anlaşma olduğunu, bir insanın hiç tatil yapmadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, eksik inceleme ile fazla çalışma ve ulusal ... ve genel tatil ücret alacağı hakkında hüküm kurulduğunu, ortada olmayan bir senedin iptaline karar verildiğini, müvekkilinin hiçbir zaman boş senet almadığını, fırın işlerinde işçilere emanet edilen herhangi bir şey bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda davacı tanık beyanlarına göre davacının haftalık 4 saat fazla çalışma yaptığının ve dinî bayramların bir kısmı ile diğer ulusal ... ve genel tatillerin tamamında çalıştığının kabulünün yerinde olduğu, davalı tarafça davacının iddia olunan devamsızlıklarına ilişkin tutanak veya belge sunulmadığından davalının davacının devamsızlık iddiasını ispatlayamadığı ancak davacı tarafça bir teminat senedinin iptali talep edilmiş ise de; yargılama aşamasında sunulan bir senet bulunmadığından iptali talep edilen senedin kıymetli evrak niteliği taşıyıp taşımadığı belirlenemediğinden böyle bir belgenin iptalini talepte davacının hukuki yararının olmadığı, Mahkemece elde olmayan, varlığı ispata muhtaç bir senedin iptaline ilişkin hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacının teminat senedinin iptali talebinin hukuki yarar yokluğundan usul yönünden reddine, alacaklar bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; yargılamada dinlenen tanık beyanlarına göre de işyerinde açık senet uygulaması bulunduğunu, teminat senedinin varlığı konusundaki iddialarının tanık beyanı ve tüm dosya kapsamına göre ispatlandığını, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğunu, işçinin senedin teminat senedi niteliğinde olduğunu ve işverene borcu bulunmadığını iş mahkemeleri huzurunda tanıkla ispat edebileceğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, işçinin, işverence işe girişte teminat olarak alındığı iddia edilen senetten ötürü borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "Menfi tesbit ve istirdat davaları" kenar başlıklı 72 nci maddesi şöyledir:

Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.

İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.

(Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.

(Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.

Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.

Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.

Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazımgelmediğini ispata mecburdur."

3. 6100 sayılı Kanun'un "İspat yükü" kenar başlıklı 190 ıncı maddesi şu şekildedir:

"(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir."

3. Değerlendirme

1. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davaya konu olan senedin teminat senedi olup olmadığı ve ispat yükü noktalarında toplanmaktadır. Menfi tespit davaları borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak amacıyla açılan bir dava türü olup bu dava türünün konularından biri de bedelsiz senetler, hatır senetleri, teminat senetleridir.

2. Somut uyuşmazlıkta davacı, 2012 yılında işe girerken teminat olarak boş senet alındığını, iade edilmesini istemesine rağmen senedin kendisine verilmediğini beyan ederek anılan senetten dolayı borçlu olmadığını ileri sürmüştür. Davalı vekili ise davacının müvekkili firmaya borçlandığını, 2014 yılında cezaevine girdiğini ve borçlarını ödeyemediğini, 2016 yılında davacının cezaevinden çıktıktan sonra aynı firmada çalışmaya devam etmek istediğini belirtmesi üzerine davacıdan borcuna karşılık senet alındığını, davalı işyerinde teminat senedi alınmasını gerektirir bir durum olmadığını belirtmiştir.

3. İşçinin teminat senedi nedeniyle borçlu olmadığını ileri sürmesi durumunda, işveren de senedin borca karşılık verildiğini savunuyorsa borcun kaynağını açıklamak ve miktarını ispat etmek zorundadır. Aksi hâlde teminat niteliğinde alınan senetler, işverenin alacağını veya zararını kanıtlamadığı sürece geçersiz sayılmalıdır.

4. İşbu davada da davalı tarafça davacıdan alınan senedin varlığı kabul edilmiş ve bu senedin davacının borçlarına karşılık alındığı beyan edilmiştir. Ancak davalı taraf borca ilişkin herhangi bir bilgi ve belge dosyaya ibraz etmemiş olup senedin borç karşılığı alındığını ispat edememiştir. Bu durumda senedin teminat senedi olduğuna ve bu senetten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince talebin hukuki yarar yokluğundan usul yönünden reddine karar verilmesi hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.