Logo

9. Hukuk Dairesi2024/7943 E. 2024/13142 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının Rusya'da çalıştığı dönemden kaynaklanan işçilik alacakları taleplerinde zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı ve uygulanacak hukukun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde belirtilen sürenin zamanaşımı süresi olduğu ve dava tarihi itibarıyla bu sürenin dolduğu, ayrıca davalı tarafça da zamanaşımı def'inde bulunulduğu gözetilerek davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı, davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi dışında doğru olduğundan bu husus düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 39. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 12. İş Mahkemesinin 30.09.2020 tarihli ve 2019/386 Esas, 2020/484 Karar sayılı kararı ile Ankara iş mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Yetkisizlik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi sonrası davacı vekili dava dosyasının yetkili Mahkemeye gönderilmesini talep etmiş, yetkili Ankara 39. İş Mahkemesinin 17.11.2020 tarihli ve 2020/417 Esas, 2020/550 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin bu dosyadan tefriki ile Mahkemenin 2022/344 Esas sayısına kaydedilmesine karar verilmiş, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin ise usulden reddine karar verilmiştir.

Ankara 39. İş Mahkemesinin 2020/417 Esas ve 2020/550 Karar sayılı kararı istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili tarafından kıdem ve ihbar tazminatı talebiyle 25.04.2022 tarihinde açılan Ankara 28. İş Mahkemesinin 27.05.2022 tarihli ve 2022/263 Esas, 2022/384 Karar sayılı dosyasının, Ankara 39. İş Mahkemesinin 2022/344 Esas sayısına kaydedilen dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin Rusya'da bulunan şantiyesinde 09.03.2013 tarihinden 27.02.2015 tarihine kadar kaynakçı olarak çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin iş bitimi gerekçesiyle davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, hak kazandığı işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; asıl dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili asıl ve birleşen davalara yönelik ayrı ayrı sunduğu cevap dilekçelerinde; zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduğunu, davacının ancak çalıştığı ülke mevzuatına göre sosyal haklardan faydalanabileceğini, bu nedenle dava konusu alacak kalemlerinin, davacının çalıştığı ülke mevzuatına göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacının iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işverenin Rusya'da bulunan şantiyesinde çalıştığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığa Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde düzenlenen 3 aylık sürenin hak düşürücü süre olduğu ve bu sürenin resen nazara alınması gerektiği, davacının Rusya'da 09.03.2013 - 27.04.2014 ve 18.09.2014 - 25.02.2015 dönemlerinde çalıştığı, davacının ulusal bayram ve genel tatil, fazla çalışma, hafta tatili alacakları için dava tarihinin 06.08.2019 olduğu, kıdem ve ihbar tazminatı talepleri için dava tarihinin 25.04.2022 olduğu, dava tarihleri itibari ile Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde düzenlenen 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; bir alacak hakkının çok kısa sürede ya da çok uzun sürede zamanaşımına uğramasının kamu düzenini ilgilendirdiğini ve böyle durumlarda yabancı hukukun değil Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nda düzenlenen üç aylık sürenin kamu düzenine aykırı olduğunu, kıdem tazminatı açısından da kamu düzenini ilgilendiren bir durum bulunduğunu ve uyuşmazlığın çözümünde Türk hukuku uygulanması gerektiğini, bilirkişi raporunda Rusya Federasyonu İş Kanunu'nda mahkemeye başvuru için düzenlenen üç aylık süre, hak düşürücü süre olarak kabul edilirken hiçbir gerekçeye yer verilmediğini, bu sürenin hukuki niteliğinin net bir şekilde tespit edilmediğini, bununla birlikte sürenin zamanaşımı süresi olarak kabulü hâlinde de bu süreyi durduran veya kesen sebeplerin neler olduğu ve böyle bir durumun somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin bilirkişi raporundan anlaşılamadığını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığın çözümünde uygulanan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde belirtilen sürelerin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, asıl ve birleşen dava tarihleri göz önüne alındığında; davacının 09.03.2013-27.04.2014 ve 18.09.2014-25.02.2015 tarihleri arasında davalı Şirket bünyesinde çalıştığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin ilgili kısmı 03.07.2016 tarihinde değişikliğe uğramış ise de, 392 nci maddesinin ikinci fıkrasının somut olaya uygulanması hâlinde sonucun değişmeyeceği, davacının çalışma dönemleri nazara alındığında anılan Kanun'un 03.07.2016 tarihinden öncesine dayanan (değişiklikten önceki hâli ile) 3 aylık sürenin somut olaya uygulanması gerektiği; ikinci çalışma dönemi yönünden iş sözleşmesi ve ilk çalışma dönemi açısından mutad işyeri hükümleri karşısında davacının her iki çalışma dönemine yönelik taleplerinin Rusya iş mevzuatına göre reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i ve davanın süresinde açılıp açılmadığı hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 2, 5, 8, 24, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.

3. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun iş sözleşmesinin son bulduğu tarihteki 392 nci maddesi şu şekildedir:

"Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.

Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.

3. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (3) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Dava tarihi itibarıyla 3 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de Bölge Adliye Mahkemesince, söz konusu sürelerin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalı ise de karar sonucu itibarıyla doğru olduğundan, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

4. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.

5. Dava tarihinin 06.08.2019 olması ve davanın yabancı hukukun uygulanması sonucunda reddedilmiş olması karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının davalı lehine hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin (5) ve (6) ncı bentlerinin hükümden tamamen çıkartılarak yerlerine sırasıyla;

"-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,"

"-Davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına," ibarelerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.