Logo

9. Hukuk Dairesi2024/7982 E. 2024/10345 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğu iddiasıyla asıl işverenden ilave tediye ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının tahsili talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunun kabulüne rağmen, davacının sendika üyeliğinin asıl işverene bildirilmemiş olması ve dayanışma aidatı ödememiş olması nedeniyle toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı, ancak 6772 sayılı Kanun kapsamında ilave tediye alacağına hak kazandığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/470 E., 2024/580 K.

KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf

başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Emet Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

SAYISI : 2023/225 E., 2023/279 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 29.11.2021 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 21.11.2022 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesinin söz konusu kararının ortadan kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin ortadan kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde muvazaalı hizmet alımı yoluyla iş alan görünüşte alt işveren şirketler bünyesinde triyaj işçisi olarak çalıştığını, müvekkili tarafından yapılan işin davalı Kurumun asli ve sürekli işi olduğunu, eskiden işin tamamının kadrolu işçiler eliyle yapılmaktayken kadrolu personelin emeklilik gibi çeşitli nedenlerle azalması sonucu bu işçilerin yerine alt işveren şirketler vasıtasıyla işçi temini yoluna gidildiğini, personel eksikliğinin bu şekilde giderildiğini, davalı Kurumun dava konusu tahliye, taşıma, ayıklama, istifleme, bunkere cevher beslemesi sair işlerine ilişkin hizmet alımı gerçekleştirdiğini, bir bütün olan üretimin bir unsuru olarak değerlendirilen ihale konusu hizmetlerin özel sektör eliyle gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, davalı Kurum ile alt işverenler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu, müvekkilinin başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi olduğunu ileri sürerek ilave tediye alacağı ile davalı Kurumun toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Kurumun işçisi olmayıp değişen yüklenici firmalarda çalıştığını, müvekkili ile arasında işçi ve işveren ilişkisi bulunmadığını, yönetim ... doğrudan alt işverenlere ait olup Kurumun alt işveren işçileri üzerinde yönetim ... bulunduğundan söz edilemeyeceğini, müvekkili Kurumun ana faaliyet alanının bor ve türevi cevherlerin çıkarılıp üretilerek satışa hazır hâle getirilmesi olduğunu, esas işin sevk ve idaresinin kadrolu ve vasıflı işçileri tarafından yapıldığını, alt işveren eliyle yapılan işlerin, asıl işin üretim faaliyetlerini oluşturan kimyasal ve metalürjik süreçler kapsamında değil doğrudan üretimle ilişkisi olmayan yardımcı işler kapsamında olduğunu, davacının çalışmış olduğu hizmet alım işinin müvekkili Kurum tarafından baştan itibaren ihale yoluyla satın alınarak gördürüldüğünü, bu nedenle muvazaa iddialarının haksız olduğunu, davacının alt işveren işçisi olduğunu, ilave tediyeden yararlanamayacağını, toplu iş sözleşmelerinin asıl işveren işçileri için imzalandığını ve yürütüldüğünü, alt işveren toplu iş sözleşmesinin tarafı olmadığına göre onun işçilerinin sözleşmeden yararlanmasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacının bir an için asıl işverenin işçisi sayılması gerektiği kabul edilse dahi sendika üyeliği bulunmayan işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (6356 sayılı Kanun) gereği mümkün olmadığını, yine davacının çalışmış olduğu dönemlerde imzalanan tüm toplu iş sözleşmelerinde "bu sözleşmenin işçilere hak ve menfaat sağlayan hükümleri ise yalnız taraf sendikası üyesi işçilere uygulanır." ibaresinin yer aldığını, davacının talep etmiş olduğu tüm alacaklar hakkında zamanaşımı def'inde bulunduklarını, ayrıca davanın belirsiz alacak davası türünde açılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; işyerinde keşif icra edildiği ve keşif mahallinde tanıkların dinlendiği, keşif sonrası teknik bilirkişiler tarafından rapor hazırlandığı, toplanan kanıtlar ve dosya kapsamına göre davalı Kurumun asıl işinin açık ocaktan çıkartılan bor madeninin reaksiyon, filtrasyon, kristalizasyon ve kurutma işlemlerinden geçirilerek borik asite dönüştürülme işi olduğu, sırasıyla maden çıkarma, cevher taşıma, yıkama, ayıklama, sınıflandırma, depolama, kırma, parçalama, öğütme, reaksiyon, filtrasyon, kristalizasyon, kurutma, paketleme, stoklama ve yükleme aşamalarının bulunduğu, alt işverene verilen işin ise işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin yardımcı işlerinden olmadığı ve işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmadığı, buna göre davalı Kurum ile davacının çalıştığı alt işverenler arasında yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu ve davacının çalışmaya başladığı tarihten itibaren davalı Kurumun işçisi olduğu, dolayısıyla ilave tediyeye hak kazandığı, 6356 sayılı Kanun ve toplu iş sözleşmeleri hükümlerine göre; taraf işçi sendikası üyesi olan işçinin toplu iş sözleşmesinin imzalandığı tarihte üye ise toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden, sonradan üye olmuş ise üyeliğinin işverene bildirildiği tarihten, taraf sendikaya üye değilse dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair talep tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği ancak davacının sendika üyeliğinin davalıya bildirildiğine ya da dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair dosyada bir delil bulunmadığı bu nedenle toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacaklara hak kazanamadığı, kaldırma kararı sorası 58 dosyada karar verildiği ve bu dosyaların seri dosya mahiyetinde olduğu dikkate alınarak vekâlet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının toplu iş sözleşmesinden ... alacaklardan yararlanması ve ilave tediye alacağının tamamının kabul edilmesi gerektiğini, faiz türüne ve faiz başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, seri vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davalı vekâletinin davacı yararına hükmedilen tutarı geçemeyeceğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının yaptığı işin yardımcı iş olduğunu, işçilerin sevk ve idaresinin dava dışı yüklenici firmalara ait olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ve denetime elverişli olmadığını, tüm talepler hakkında zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, kararda reddedilen kalemlerin daha yüksek olmasına rağmen taraflarına hükmedilen vekâlet ücretinin düşük olduğunu, müvekkili idare tarafından kaldırma kararı öncesi dosyaya yatırılan harç ve arabuluculuk ücreti kalemlerinin istinaf kanun yoluna başvurulan gerekçeli kararda dikkate alınmadığını, arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra ihtilaf konusu olan son tutanak tarihi ile sonraki bir tarih arasında kalan talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, zamanaşımı sürelerinin hesaplanmasında hata yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ile dava dışı firmalar arasında yapılan sözleşmede ... Emet Bor İşletme Müdürlüğünün ihtiyacı olan teknik şartnamede özellikleri belirtilen işçilerle açık ocaklardan tüvenan cevherin yüklenmesi, nakliyesi, konsantratör tesislerinde cevher hazırlama ve kalite iyileştirme işçiliği hizmet alımı işinin şartnameler ile sözleşme esasları dahilinde yaptırılmasının kararlaştırıldığı, davalı ... Müdürlüğün davaya konu işleri dönem dönem yaptığı ihaleler ile alt işverenlere bıraktığı, davacının bu kapsamda triyaj (bor cevheri zenginleştirme) işçisi olarak çalıştığı, hizmet alımına konu işin, davalı Kurumun asıl işinin bir bölümü olduğu, alt işveren firmaların, kullanılan yöntem ve ekipmanlar noktasında asıl işveren davalı ... Müdürlüğünden teknolojik üstünlüğünün bulunmadığı, bilakis asıl işverenin alt işverenden daha donanımlı bulunduğu, alt işverene verilen işin yasal düzenlemeye uygun işletmenin ve işin gereği teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olmadığı, asıl işverenin sürekli işçilerinin (kadrolu işçilerinin) de alt işveren işçileriyle birlikte davalıya ait asıl işlerin görüldüğü işlerde çalıştırıldığı, davacıya emir ve talimatların, kadrolu mühendisler ve teknisyenler tarafından verildiği, alt işveren firmaların ayrı bir iş organizasyonu bulunmadığı, yıllık izin, mazeret izni gibi sosyal hakların asıl işveren idarecileri ve teknik personeli tarafından kullandırıldığı, çalışma süresindeki akış ve yasal hakların tespitinde asıl işverenin etkili olduğu, kanuna uygun bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulmadığından, alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunun kabulüne dair mahkeme kararında usul ve kanuna aykırılık görülmediği, davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediği anlaşıldığından, davacının dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanmak istediğine dair bir delile de rastlanmadığından, davalının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden davacının yararlanmasına imkân bulunmadığı, davalı ... Müdürlüğünün 6772 sayılı Kanun kapsamında kalan bir kuruluş olması nedeniyle davacının ilave tediye alacağına hak kazandığı, taraflar arasındaki arabuluculuk son tutanak tarihinde muaccel olmayan alacakların hüküm altına alınmasının hatalı olduğu, davacı tarafından sunulan 01.11.2021 tarihli dilekçenin son sayfasında ilave tediye alacağı için açıkça dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin talep edilmesi nedeniyle faiz başlangıç tarihi ile faiz türünün doğru belirlendiği, zamanaşımı def'inin dikkate alındığı, aynı gün istinaf incelemesi yapılan dosya sayısının on olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf dilekçesinde de belirtildiği üzere davaların seri olarak nitelendirilme koşullarının mevcut olmadığı, bu nedenle vekâlet ücretine hükmedilirken Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ( AAÜT ) 22 nci maddesinin seri davalara ilişkin hükmünün dikkate alınmadığı, dava türüne göre davalı yararına hükmedilen vekâlet ücretinin davacı yararına hükmedilen tutarı geçmeyeceğine ilişkin uygulamanın bu dosya bakımından geçerliği bulunmadığı gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davalı ile alt işverenleri arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davacının sendika üyesi olması nedeniyle toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiğini, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı vekili; davacının çalışmış olduğu hizmet alım işinin müvekkili Kurumun ana iştigal konusuna yardımcı olan ve olmadığı takdirde üretimi aksatmayacak durumda olan bir iş olduğunu, hizmet alım işinde muvazaa bulunduğuna yönelik kabulün isabetsiz olduğunu, kanunen izin verilen bir konuda kurulan asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacının müvekkili Kurumun işçisi olmadığını, bu nedenle ilave tediye alacağına hak kazanmasının da mümkün bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda muvazaaya ilişkin değerlendirmeye dayanak sebeplerin yanı sıra hesaplamaların da hatalı olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve buna göre davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ile davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin yerinde olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 nci maddesinin yedi ve sekizinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi, 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.

3. 27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c), (g) ve (ğ) bentleri ile 4 ve 11 inci maddeleri ve 12 nci maddesinin ikinci fıkrası.

4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 13 ve 22 nci maddeleri.

5. Dairemizin 25.10.2023 tarihli ve 2023/13980 Esas, 203/16009 Karar sayılı kararı.

6. Dairemizin 19.10.2020 tarihli ve 2020/6727 Esas, 2020/12289 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:

"... Tüm dosya kapsamından, davacı işçinin sendika üyeliğinin dava tarihi itibariyle işverene bildirilmediği anlaşılmaktadır. Dairemiz incelemesinden geçen emsal dosyalar uyarınca (örneğin Dairemizin 2020/6056 E-2020/9257 K. sayılı ilamı) dava tarihi itibariyle sendika üyeliği işverene bildirilmeyen davacı işçi yönünden, davalı işyerinde davacı ile birlikte çalışan işverenin sendikasız işçisinin bulunmadığı anlaşılmakla davacının ilave tediye ücreti isteminin fiilen aldığı ücret esas alınarak sonucuna göre değerlendirilmesi ve davacının fark ücret alacağı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

..."

7. Dairemizin 17.10.2022 tarihli ve 2022/13480 Esas, 2022/12661 Karar sayılı kararında da muvazaanın varlığı durumunda işçinin gerçek işveren tarafından bağıtlanan toplu iş sözleşmesinden yararlanma koşulları şu şekilde açıklanmıştır:

"...

Somut uyuşmazlıkta olduğu gibi asıl alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığının ya da geçerli olarak kurulmadığının ve işçinin çalışma süresinin en başından itibaren asıl işverenin işçisi olduğunun belirlendiği durumlarda; işçi, toplu iş sözleşmesinin imza tarihinde yetkili sendikaya üye olsa da gerçek işveren olan asıl işverenin toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi; ancak taraf sendika üyeliğinin gerçek işverene bildirildiği tarihten itibaren mümkündür. Somut uyuşmazlık dönemi için davacının sendika üyeliği, toplu iş sözleşmesinin tarafı Sendika tarafından davalı Belediyeye bildirilmediği gibi davacının da toplu iş sözleşmesinden yararlanma talebi ile davalı Belediyeye bir başvurusu olmamıştır.

..."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalı tarafa yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.