Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8008 E. 2024/9750 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yurt dışında çalıştırılan Türk vatandaşı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı alacakları için açtığı davada, uygulanacak hukuk ve dava açma süresi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Uyuşmazlığa uygulanacak yabancı hukuktaki dava açma sürelerinin zamanaşımı niteliğinde olduğu ve dava tarihi itibarıyla bu sürenin dolduğu gözetilerek yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/453 E., 2024/89 K.

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2007-2014 yılları arasında davalı Şirketin Rusya Federasyonunda bulunan çeşitli şantiyelerinde 1.500,00 USD ücret ile çalıştığını, ücretinin Yapı Kredi Bankası şubesinde bulunan USD hesabına ödendiğini, iş sözleşmesinin davalı tarafça haklı neden olmaksızın sona erdirildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, işin yapıldığı yerin yetkisi tanınarak yabancı hukuk ve yabancı mahkeme yetkisi sebebiyle itirazda bulunduklarını, davacının dava konusu ettiği alacakların çalıştığı ülke mevzuatı gözetilerek değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.06.2020 tarihli 2019/436 Esas, 2020/93 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafça sunulan çalışma belgelerine göre 14.06.2010 tarihli iki adet çalışma belgesinde davacının 02.10.2007-17.06.2010 ve 28.06.2010-17.06.2010 tarihlerinde Ukrayna ülkesinde bulunan şantiyede kalıpçı ustası olarak çalıştığının yazılı olduğu, 04.01.2013-24.01.2014 tarihleri arasında ise kalıpçı ustası olarak çalıştığının belirtildiği, yurda giriş çıkış kayıtlarının değerlendirilmesi ile davacının 02.10.2007-15.12.2008, 28.06.2009-17.06.2010 ve 04.1.2013-24.01.2014 tarihleri arasında çalışmasının bulunduğu, davacının aylık ücretinin net 1.500,00 USD olduğu, iş hukukunun emredicilik yönü ve işçinin korunma ilkesi uyarınca yabancılık unsuru taşıyan bu tür uyuşmazlıklarda Türk vatandaşı olan işçinin kamu düzeni de dikkate alınarak yurt dışına gönderen şirketin yabancı Şirket ile organik bağının bulunduğu değerlendirildiğinde somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 21.06.2022 tarihli 2020/2185 Esas, 2022/2576 Karar sayılı kararıyla; dava konusu uyuşmazlığa Türk hukuku uygulanmasında hata bulunmadığı, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin feshine yönelik hiçbir bilgi ve belge sunulmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine oy çokluğu ile karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 25.05.2023 tarihli 2022/14640 Esas, 2023/7705 Karar sayılı ilâmı ile; davacının 28.06.2009-17.06.2010 ve 04.01.2013-24.01.2014 tarihleri arasındaki çalışma dönemleri yönünden taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması bulunduğu bu nedenle uyuşmazlığın bu husus dikkate alınarak çözülmesi gerektiği, davacının 02.10.2007-15.12.2008 tarihleri arasındaki çalışma döneminde ise taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması bulunmadığı, bu hâlde işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukukunun uygulanması gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilâmı doğrultusunda değerlendirme yapıldığı belirtilerek davacının davalıya ait Ukrayna ve Belarus Cumhuriyetinde bulunan şantiyelerde çalıştığı, davacının işgörme edimini fiilen söz konusu ülkelerde yerine getirdiği bu nedenle somut uyuşmazlığa Ukrayna ve Belarus Cumhuriyeti hukukunun uygulanması gerektiği, Belarus İş Kanunu'nun 242 inci maddesinin ''Çalışanlar haklarını ihlal edildiğini öğrendikleri veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren 3 ay içinde Bireysel İş uyuşmazlığının çözümü için Mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. İş veren çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda zararın tespit edildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir. Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bi nedenle kaçırılması durumunda bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir..'' şeklinde düzenlendiği, Ukrayna İş Kanunu'nun 233 üncü maddesinin ise "Çalışanlar haklarını ihlal edildiğini öğrendikleri veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren 3 ay içinde ve işten çıkartılma durumunda işten çıkarma emrinin bir kopyasının teslim tarihinden itibaren 1 ay içerisinde iş uyuşmazlığının çözümlenmesi için doğrudan ilçe, ildeki ilçe, il veya yerel şehir mahkemesine başvurabileceği....'' Bireysel İş uyuşmazlığının çözümü için Mahkemeye başvurma hakkına sahiptir...'' şeklinde düzenlendiği, davacının 29.08.2019 tarihinde dava açtığı bu hâlde söz konusu kanunlarda yer alan hak düşürücü sürelerden sonra dava açıldığı belirtilerek davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dava konusu alacakların Belarus ve Ukrayna hukukuna göre talep edilebilir nitelikte olduğunu, yurt dışında görev yapan meslektaşlarla iletişme geçildiğinde ve diğer dosyalarda bulunan güncel mevzuatlar incelendiğinde 1 yıl, 3 yıl gibi daha uzun süreler olduğuna ilişkin bilgi edindiklerini yabancı hukuklarda belirlenen sürelerin usule mi yoksa maddi hukuka ilişkin düzenleme mi olduklarının ortaya konulması gerektiğini, davalı tarafından davacıya usulüne uygun bir fesih bildiriminin yapılmadığını, uyuşmazlığın eldeki davanın açıldığı tarihteki içtihatlara göre çözülmesi gerektiğini, davalı tarafça cevap dilekçesinde yabancı hukuk uygulanmasına yönelik bir itirazda bulunulmadığını, davalı tarafça cevap dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde uyuşmazlığa beş yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiğinin ileri sürüldüğünü bu hususta davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu, uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, dava açma süresinin niteliği, davanın süresinde açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6100 sayılı Kanun'un "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 nci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

"...

(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."

3. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesi şöyledir :

" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.

(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.

(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.

(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."

4. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.

5. Ukrayna İş Kanunu'nun 233 üncü maddesi şu şekildedir:

"İş uyuşmazlıklarını çözmek için ilçe, ildeki ilçe, il veya yerel şehir mahkemesine başvurma şartları

Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gereken tarihten itibaren üç ay içinde ve işten çıkarılma durumlarında işten çıkarma emrinin (talimatının) bir kopyasının teslim tarihinden itibaren bir ay içinde, iş uyuşmazlığının çözümlenmesi için doğrudan ilçe, ildeki ilçe, il veya yerel şehir mahkemesine başvurabilir.

İşin ödenmesine dair mevzuatın ihlali durumunda, çalışan, herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın, kendisine ödenmesi gereken maaşını geri almak için dava açma hakkına sahiptir.

Teşebbüse, kuruma ve kuruluşa verilen maddi zararın çalışandan tazmini konularında sahibi veya yetkili makamının mahkemeye başvurması için çalışanın verdiği zararın tespiti tarihinden itibaren bir yıllık süre verilir.

Bu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen süre, ayrıca yüksek merci mahkemesine başvururken de uygulanır.

"

6.Belarus İş Kanunu'nun 242 nci maddesi şu şekildedir :

" Çalışanlar haklarını ihlal edildiğini öğrendikleri veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren 3 ay içinde Bireysel İş uyuşmazlığının çözümü için Mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. İşveren çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda zararın tespit edildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir. Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir..."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (Vahit Doğan, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; Gülin Güngör, Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Ukrayna ve Belarus İş Kanunlarının bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.

3. Dairemizce daha önce bazı kararlarda ilâmın İlgili Hukuk kısmının (4) numaralı paragrafında yer verilen Ukrayna İş Kanunu'nun 233 üncü maddesi ile (5) numaralı paragrafında yer verilen Belarus İş Kanunu'nun 242 nci maddesinde sözü edilen sürelerin hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de, yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

4. Somut olayda dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de İlk Derece Mahkemesince, söz konusu sürelerin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalıdır.

Diğer yandan, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin karar verilmesi gerekirken, Mahkemece hüküm yerinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğinin yazılması da hatalı olmuştur.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı tarafın, temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının "DAVANIN HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE NEDENİYLE REDDİNE," bendindeki "hak düşürücü süre" ibaresi hükümden çıkartılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Türk hukukunda maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımına uygulanacak hukuk, 5718 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde, “Zamanaşımı, hukukî işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup söz konusu hüküm; “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.

Yabancılık unsuru taşıyan hukuki uyuşmazlığa uygulanacak hukuk yabancı devletin hukuku ise kural, yabancı hukukun uygulanmasıdır. Bununla birlikte yabancı hukukun uygulanmasının sınırı, doğacak hukuki sonuçların Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasıdır. Bir yabancı hukuk kuralı Türk hukukunun temel değerlerine, genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Anayasa) yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı).

Zamanaşımının bizzat kendisi kural olarak kamu düzenini ilgilendiren bir konu olmadığından yabancı hukukta zamanaşımı süresinin Türk hukukundan farklı düzenlenmiş olması, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi kapsamında kamu düzeni müdahalesi gerektirmez. Buna karşılık, uyuşmazlığa uygulanacak olan yabancı hukukta talep hakkının hiç zamanaşımı süresine tâbi tutulmaması, Türk hukukuna nispetle fevkalade kısa bir zamanaşımı süresine tâbi tutulması veya talep hakkında aşırı derecede uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmesi hâllerinde 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi gereğince kamu düzeni müdahalesinin kabul edilmesi gerekmektedir (Ergin Nomer, Devletler Hususi Hukuku, İstanbul, Yirmi Birinci Baskı, 2015, s.214; Vahit Doğan, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, Sekizinci Baskı, 2022, s.314; Gülin Güngör, Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, İkinci Bası, 2021, s.126; Mesut Aygün, Ali Önal, "Yargıtay Kararları Işığında Milletlerarası Özel Hukukta Zamanaşımı", Legal Hukuk Dergisi, C. 14, 2016, S. 165, s. 4914).

Somut olayda uyuşmazlığa uygulanan Ukrayna İş Kanunu'nun 233 üncü maddesinde; "Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gereken tarihten itibaren üç ay içinde ve işten çıkarılma durumlarında işten çıkarma emrinin (talimatının) bir kopyasının teslim tarihinden itibaren bir ay içinde, iş uyuşmazlığının çözümlenmesi için doğrudan ilçe, ildeki ilçe, il veya yerel şehir mahkemesine başvurabilir." hükmüne yer verilmiştir. İkinci çalışma dönemi için uygulanması gereken Belarus İş Kanunu'nun 242 nci maddesinde de benzer bir hüküm bulunmaktadır. Buna göre " Çalışanlar haklarını ihlal edildiğini öğrendikleri veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren 3 ay içinde Bireysel İş uyuşmazlığının çözümü için Mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. İşveren çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda zararın tespit edildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir...."

Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı ve uyuşmazlık kapsamında bir talebi mahkeme önüne taşıyabilmek ve bunların etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir.

Anayasa'nın 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, mahkemeye erişim hakkı Anayasa’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.

Gerek Ukrayna İş Kanunu'nun 233 üncü maddesi, gerekse Belarus İş Kanunu'nun 242 nci maddesinde öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu, yurt dışında yaptığı çalışmalardan kaynaklı alacakları için Türkiye’de dava açan işçinin mahkemeye erişim hakkını oldukça kısıtladığı açıktır. Sonuç olarak, Anayasa’da temek hak ve özgürlükler arasında yer alan hak arama özgürlüğüne aykırı olan 3 aylık zamanaşımı süresinin kamu düzenini ihlal edici nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Ukrayna İş Kanunu'nun 233 üncü maddesi ile Belarus İş Kanunu'nun 242 nci maddelerinde 3 aylık zamanaşımı süresi öngören kural, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesi ile bertaraf edilmelidir.

Kamu düzeni müdahalesi neticesinde yabancı hukukunun ilgili hükmünün olayda uygulanmaması ile ortaya çıkan boşluğun ise öncelikle yetkili yabancı hukuktaki başka bir hüküm ile doldurulması gerektiği prensip olarak kabul edilmektedir. Bu şekilde söz konusu boşluğun doldurulamaması hâlinde hâkimin kendi hukukunu olaya uygulayarak uyuşmazlığı çözmesi gerekmektedir (Nomer, s. 179-180; Doğan, s. 260-261).

Somut olayda, Türk kamu düzenine aykırı olduğu için uyuşmazlıkta uygulanmaması gereken 3 aylık zamanaşımı süresinin yerine, öncelikle yetkili yabancı hukuk olan Ukrayna ve Belarus hukukunda uygulanan genel zamanaşımı süreleri araştırılmalıdır. Her bir dönem bakımından tespit edilen genel zamanaşımı süreleri, Türk kamu düzenine aykırı olmadığı sürece, genel zamanaşımı sürelerine öncelik verilmelidir. Ancak yetkili yabancı hukuk olan Belarus ve Ukrayna hukuklarında öngörülen genel zamanaşımı sürelerinin dahi Türk kamu düzenine aykırı olduğu tespit edilirse, bu durumda hâkimin hukuku olan Türk hukukunda uygulanan zamanaşımı süreleri dikkate alınmalıdır.

Açıklanan nedenlerle yabancı hukukta yer alan 3 aylık zamanaşımı süresinin kısa olmadığı ve 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesini gerektirmediği yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına katılamıyoruz.