"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/459 E., 2024/121 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıların Rusya St.Petersburg’daki işyerlerinde 25.10.2013 - 09.02.2018 tarihleri arasında formen olarak net 2.200,00 Euro ücretle çalıştığını, davalılardan ... SPA'nın ve ... İnş. San. ve Tic. AŞ’nin asıl işveren olduğunu, diğer davalılar ...-... İnş.AŞ (... Havalimanı İnşaatları AŞ) ve ...-... ... İnş. AŞ’nin (Yeni ünvan: ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ) asıl işverenler tarafından müştereken kurulduğunu, tüm davalılar arasında organik bağ olup Yargıtayın yerleşik içtihatları doğrultusunda tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, davacının 07.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını ancak haftanın 3 günü bu çalışmanın akşam saat 21.00’a kadar devam ettiğini, davacının tüm hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını davacının son 13 aylık ücretinin eksik ödendiğini belirterek bakiye kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık ücretli izin ve ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili ... İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ ve ... Havalimanı İnşaatları AŞ (...-... İnşaat AŞ) vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı Şirketin işçisi olmadığını, bu nedenle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ...-IC Içtaş ... İnşaat AŞ (Yeni ünvan: ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ) vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesi mümkün olmadığını, uyuşmazlığa Rusya hukukunun uygulanması gerektiğini, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının davalı Şirket nezdinde 10.11.2015 tarihinde çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından sonlandırıldığını, davacının ikaleyi, ibranameyi ve diğer tüm belgeleri kendi iradesi ile imzaladığını, davalı Şirket tarafından kendisine çalıştığı yer olan Rusya’da her türlü alacak kalemleri eksiksiz olarak ödenmesine rağmen Türkiye’de de dava açarak mükerrer ödeme talebinde bulunduğunu, imzalı olan ve ihtirazı kayıt içermeyen ücret bordrolarından anlaşıldığı üzere davalı Şirket tarafından davacının fazla çalışmalarının, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde ve hafta tatillerinde yaptığı çalışmaların karşılığının ödendiğini, davacı ile menfaat birliği olan ve davalı Şirket aleyhine dava ikame eden tanıkların dinlenmesine muvafakat etmediklerini, davalı Şirket ile diğer davalı Şirketler arasında organik bir bağ bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
3. Davalı ... SPA (Merkezi İtalya) Türkiye Ankara Şubesi vekili cevap dilekçesinde; davacının çalıştığını iddia ettiği projenin yüklenicisinin davalı Şirket veya ortağı bulunduğu herhangi bir adi ortaklık olmayıp farklı bir tüzel kişiliği haiz olan diğer davalılar olduğunu, davalı Şirketin ...-... ... İnş. AŞ’nin (Yeni ünvan: ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ) sadece ortağı, ... Havalimanı İnşaatları AŞ’nin ise sadece eski ortağı olduğunu, 23.12.2016 tarihli hisse devri ile beraber davalı Şirketin işbu Şirket ile herhangi bir bağı kalmadığını, davanın davalı Şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.07.2020 tarihli ve 2018/526 Esas, 2020/203 Karar sayılı kararı ile; dosyadaki bilgi, belgeler, taraflar arasındaki ilişki, davacının çalıştırılma şekli göz önüne alındığında davalılar arasında organik bağ olduğunu, banka kayıtları, tanık beyanları, davacının yaptığı iş dikkate alındığında davacının net 2.200,00 USD ücret aldığını, ispat yükü üzerinde olan davalı tarafın davacının iş sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini ispat edemediğini, tanık beyanlarına göre davacının haftanın 7 günü çalıştığı, 4 günü 07.00-19.00 saatleri arasında günde 12 saat çalıştığı, haftanın 3 günü ise 07.00-20.00 saatleri arasında günde 13 saat çalıştığı, buna göre toplam haftanın 4 günü üçer saat, haftanın 3 günü ise dörder saat fazla çalışma yaptığı, tanık beyanlarına göre davacı resmî ve dinî bayramlarda ve hafta tatillerinde çalıştığının ispat edildiğini, davacının kalan 13 günlük iznini kullandığına veya izin ücret alacağının ödendiğine ilişkin herhangi bir belge dosyaya sunulmadığını, davacının elden ödenilen ücretin ödenmediğinin kabul edildiğini, davacının ICA İÇTAŞ İnş. San.Tic. AŞ ile ... SPA Türkiye Ankara Şubesi'nde çalıştığına dair dosyada herhangi bir bilgi belge bulunmadığını, söz konusu Şirketlerin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğunu, bu Şirketlerin diğer Şirketlerin ortağı olması, aynı grup Şirket içerisinde bulunmalarının bu Şirketler yönünden sorumluluk doğurmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 02.11.2022 tarihli ve 2021/580 Esas, 2022/4441 Karar sayılı kararı ile; davacının ikale imzaladığına dair dosyada bir delil bulunmadığı, davalı tarafça davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı, davacının fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili çalışması yaptığının davacının yaptığı iş ve işin niteliği gereği ve işverene karşı davası bulunmayan tanık beyanlarına göre sabit olduğu, davalı ...-... ... İnş. AŞ ile davalı ... Havalimanı İnşaatları AŞ 'nin yetkilileri ve ortaklarının aynı kişiler olduğu, aynı adreste faaliyette bulundukları ve davacının her iki firmada da değişik zamanlarda çalıştığının dosyadaki bilgi, belge ve tanık beyanları ile anlaşıldığını, buna göre davacının her iki Şirkette de birlikte istihdam edildiğinin anlaşıldığı, hüküm altına alınan alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının isabetli olduğu, davacının ICA İçtaş İnş. San. Tic. AŞ ile ... SPA Türkiye Ankara Şubesi'nde çalıştığına dair dosyada herhangi bir bilgi ya da belge bulunmadığı, davacı bu Şirkette çalıştığını ispat edemediğinden bu Şirketler yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, davalı tarafça her ne kadar Rusya hukukunun uygulanması gerektiği beyan edilmiş ise de; dosyada davacının Türkçe dilinde hazırlanmış ve imzalanmış iş sözleşmesi bulunmadığı, buna göre taraflar arasında Rusya hukukunun uygulanması yönünden bir hukuk seçimi yapılmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 23.05.2023 tarihli ve 2023/3910 Esas, 2023/7592 Karar sayılı kararı ile; davacının tüm çalışma dönemi bakımından hukuk seçimi anlaşması bulunmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığa mutad işyeri hukuku olan Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında, usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 21.07.2018 tarihine kadar çalıştığı, davayı 18.12.2018 tarihinde açtığı, davanın açıldığı tarih itibarıyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesine göre Mahkemeye başvurma süresi olan 3 aylık sürenin dolduğu, ayrıca davacının söz konuyu süreyi elinde olmayan nedenlerden dolayı kaçırdığına dair dosyaya herhangi bir delil de sunulmadığı, dolayısıyla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerektiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda görüş değişikliğine uygun olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda davanın reddine karar verildiğinden davacı aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine hükmedilmediğini, davacının ICA İçtaş İnş. San. Tic. AŞ ile ... SPA şirketinde çalıştığına dair dosyada herhangi bir bilgi belge bulunmadığı, söz konusu Şirketlerin ayrı tüzel kişilikleri bulundukları gibi diğer Şirketlerin ortakları olmasının bu gerçeği ortadan kaldırmayacağı, davacı bu Şirketlerde çalıştığını ispat edemediğinden bu Şirketler yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalılar IC-Ictaş İnş. San. Tic. AŞ ile ... SPA yönünden davanın husumetten reddine, diğer davalılar yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş ve IC-Ictaş İnş. San. Tic. AŞ'nin yeni ünvanının ise IC Içtaş Nükleer ve Endüstriyel Tesisler Yapım AŞ olduğu belirtilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; Mahkemece 3 aylık sürenin kaçırılmasında geçerli neden olmadığı gerekçesi ile hak düşürücü süre nedeniyle davanın zamanaşımından reddine karar verildiğini, Yargıtayın içtihat değişikliğinin geçerli bir neden olabileceğini, davalılardan ... İnş. San. ve Tic. AŞ ve ... SPA yönünden husumetten ret kararının hatalı olduğunu, aralarında organik bağ bulunduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... SPA vekili; İlk Derece Mahkemesince lehlerine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
3. Davalı ... İnş. San. ve Tic. AŞ vekili; İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkrasında "DAVALILAR IC-IÇTAŞ İNŞAAT SAN. TİC. A.Ş.(YENİ UNVANI: IC ICTAŞ NÜKLEER VE ENDÜSTRİYEL TESİSLER YAPIM A.Ş,) İLE ... S.P.A. TÜRKİYE YÖNÜNDEN HUSUMETTEN REDDİNE," ibaresi bulunduğunu, müvekkili Şirketin kuruluşundan bu yana herhangi bir ünvan değişikliği bulunmadığını, yeni ünvan olarak gösterilen Şirketin başka Şirket olduğunu, lehlerine vekâlet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
4. Davalı ... Köprü ve Üst Yapı İnş. AŞ vekili; lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderinin davada haksız çıkan taraftan alınması gerektiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesi şöyledir :
" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
3. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.
4. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun iş sözleşmesinin son bulduğu tarihte yürürlükte bulunan 392 nci maddesi şu şekildedir:
“Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
Çalışan, ücretlerin ve diğer ödemelerin ödenmemesi veya eksik ödenmesine ilişkin bireysel işçi ihtilaflarının çözümü için, işten çıkarılma nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin ve diğer ödemelerin yapılmaması veya eksik ödenmesi de dahil olmak üzere, bu tutarların ödenmesi için belirlenen tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. (03.07.2016 tarihli Kanun ile değişiklik yürürlüğe girmiştir)
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”
5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.05.2023 tarihli ve 2023/2023/9-258 Esas, 2023/528 Karar sayılı kararında organik bağ kavramı şu şekilde açıklanmıştır:
"...
Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır. Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötüniyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.
Şirketlerin aynı faaliyeti yürütüyor olması tek başına organik bağ veya tüzel kişilik perdesinin aralanması için yeterli değildir. Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir.
..."
6. Dairemizin 16.03.2021 tarihli ve 2020/2606 Esas, 2021/6247 Karar; 25.04.2023 tarihli ve 2023/1234 Esas, 2023/5958 Karar sayılı kararları.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (Vahit Doğan, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; Gülin Güngör, Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.
3. Dairemizce daha önce bazı kararlarda, ilâmın İlgili Hukuk kısmının (4) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde belirtilen sürelerin, hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır. Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olup kararın öncelikle bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Ayrıca 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinde bir hükmün kapsamında olması gereken hususlar belirtilmiş; maddenin ikinci fıkrasında; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir sözün tekrar edilmemesi gerektiği açıklanmıştır. Bu nedenle kabul şekline göre hüküm yerinde; davanın reddine karar verilirken "hak düşürücü süre nedeniyle" ifadesinin yazılması da hatalı olmuştur.
4. Diğer taraftan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesine göre bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına ilişkin olarak öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresi 03.07.2016 tarihli Kanun değişikliği ile 1 yıla çıkarılmıştır. Somut olayda iş sözleşmesinin Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra 09.02.2018 tarihi itibarıyla sona erdiği dikkate alındığında, bu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve tazminat talepleri hakkında 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Dava tarihi itibarıyla da 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. O hâlde Mahkemece davalı tarafın yasal süresi içinde ileri sürdüğü zamanaşımı def'i gözetilerek dava konusu alacaklar hesaplatılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
5. Davalı ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ'nin (Eski ünvan: ...-... ... İnşaat AŞ) ticaret sicil kayıtlarında başlıca amacının St. Petersburg'daki Yüksek Hızlı Çaplı Batı Karayolunun inşaatı ve işletmesini yapmak olduğunun belirtildiği ve söz konusu Şirketin kurucularından birinin de davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ olduğu görülmüş olup ilâmın İlgili Hukuk bölümünün (6) numaralı paragrafında belirtilen Dairemizin emsal kararlarında da işçilik alacaklarından davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ'nin sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Hâl böyle olunca, davacı işçinin davalı ...-... ... İnşaat AŞ'de (Yeni ünvan: ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ) geçen çalışmalarından kaynaklanan dava konusu alacaklardan davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ'nin de sorumlu olacağı gözetilmeden bu davalı yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
6. Davalı ... Nükleer ve Endüstriyel Tesisler Yapım AŞ'nin (Eski Ünvanlar: ... Havalimanı İnşaatları AŞ-...-... İnşaat AŞ) diğer davalı ...-... ... İnş. AŞ’den (Yeni ünvan: ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ) ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu ve bu davalıların işçilik alacaklarına karşı tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmak amacıyla kurulmadığı anlaşılmıştır. Buna göre İlk Derece Mahkemesince; davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ'nin yeni ünvanının ... Nükleer ve Endüstriyel Tesisler Yapım AŞ olduğunun belirtilmesi hatalı olmuştur. Çünkü davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ 'nin yeni bir ünvanı bulunmamaktadır. ... Nükleer ve Endüstriyel Tesisler Yapım AŞ'nin davalılardan ...-... İnşaat AŞ'nin yeni ünvanı olduğu anlaşılmaktadır. Bu husus gözetilmeden Şirketlerin ünvanlarının karışıklığa neden olacak şekilde belirtilmesi doğru olmamıştır.
7. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sonucunda ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
8. Kabule göre İlk Derece Mahkemesince yabancı hukukun uygulanması sonucunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilen davalılar yönünden davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmemesi yerindedir. Ancak aleyhindeki dava husumet nedeniyle reddedilen davalı bakımından vekâlet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama gideri bakımından değerlendirme yapılmaması hatalı olup bozmayı gerektirir. Bozma kararı doğrultusunda yapılacak değerlendirme sonucu, davanın husumetten reddine karar verilerek davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi ve yargılama gideri bakımından değerlendirme yapılması gerekmektedir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.