Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8138 E. 2024/13237 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı belediye ile alt işveren şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının ücret farkı, ilave tediye, yakacak yardımı ve fazla mesai ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı belediye ile alt işveren arasındaki ilişkinin, işe iade davasında kesinleşen mahkeme kararıyla muvazaalı olduğunun tespit edilmesi ve davacının belediyenin işçisi sayılması gerektiği gözetilerek, davacının ilave tediye ve fazla mesai alacaklarına hükmedilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 12. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.02.2010 tarihinden itibaren davalı ... Belediye Başkanlığına (Belediye) ait işyerlerinde şoför olarak çalıştığını, davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) bildirimlerinin alt işveren şirketler tarafından yapıldığını, davalı Belediyenin temizlik, ulaşım,

güvenlik, yemekhane, çevre düzenlemesi, alt yapı işlerini alt işveren şirketler aracılığıyla yerine getirdiğini, davalı Belediyeye ait işyerinde çalışan bir çok alt işveren şirket işçisinin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) çerçevesinde kadroya alındığını, ancak davacının hiçbir neden gösterilmeksizin kadroya alınmadığını, davalı Belediye ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, dava dışı Sağlık Bakanlığı tarafından da benzer ihaleler açıldığını ve İstanbul 3. İş Mahkemesinin 2015/48 Esas, 2016/337 Karar sayılı davasında asıl işveren Sağlık Bakanlığı ile alt işveren şirketler arasında ilişkinin muvazaalı olduğuna ve davacı işçilerin başlangıçtan itibaren Bakanlık işçileri sayılarak işlem görmeleri gerektiğine karar verildiğini, davalı Belediyeye ait işyerlerinde alt işveren şirket işçilerine düşük ücret ödendiğini, davacı ile aynı işi yapan kadrolu bir çalışanın aylık ücretinin 7.000,00 TL olmasına karşın, davacının yaklaşık 3.000,00 TL ücret aldığını, davalı Belediyenin kadrolu işçilerine döner sermayeden yılda 4 ücret tutarında tediye ücreti ve yılda bir kez 1.000,00 TL yakacak parası ödendiğini, alt işveren şirket işçilerine ise bu ödemelerin yapılmadığını, alt işveren şirket işçilerinin fazla çalışma ücretlerinin eksik ödendiğini, davalı Belediyede hizmetin 7 gün 24 saat devam ettiğini, haftada 6 gün, günde 12 saatlik iki vardiyalı düzende hizmet verildiğini ve fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, davalı Belediye ile alt işveren şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olması nedeniyle alt işveren şirket işçilerinin baştan itibaren davalı Belediye işçisi sayılarak, belirtilen alacakların ödenmesi gerektiğini, ayrıca eşitlik ilkesi gereği alt işveren şirket işçilerinin kadrolu çalışanlar seviyesinde olmasa dahi ulaşım işkolunda tipik bir kadrolu çalışanın emsal ücreti esas alınarak belirlenen ücret üzerinden ücret fark alacaklarının hesaplanması gerektiğini, davacıya yaklaşık 3.000,00 TL ücret ödendiğini, öğle ve akşam yemeklerinin işveren tarafından karşılandığını, işyerine geliş ve gidişin servis otobüsleri ile yapıldığını, davacının Eylül-2013 ile Ağustos-2018 ayları arasındaki ücret ödemelerinin eksik olduğunu beyanla; ücret farkı, ilave tediye ücreti, ücret, yakacak yardımı, fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunmuş, davacı ile davalı Belediye arasında imzalanan iş sözleşmesi bulunmadığını, davalı Belediyenin 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun (5393 sayılı Kanun) 67 nci maddesi uyarınca bir kısım işlerin tamamını ihale yoluyla farklı şirketlere verdiğini ve dava konusu olayda da işin bütünüyle devrinin söz konusu olduğunu, davalı Belediyeye husumet yöneltilemeyeceğini, davalı Belediyenin ihale alan şirketlerle imzaladığı sözleşmelerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (4734 sayılı Kanun) uyarınca düzenlenen tip sözleşmeler olduğunu ve sözleşmelerde muvazaanın söz konusu olmadığını, davalı Belediyenin işveren olmadığını, ihale konusu işin tümünün devredilmiş olması nedeniyle de davalı Belediyenin davacının işvereni olmadığını, davacının dilekçesinde her türlü tazminat haklarının ödenerek iş sözleşmesine son verilmesini istediğini, davacının taleplerinin bu nedenle haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının faize ilişkin taleplerinin de hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı Belediye ve dava dışı ... Turizm Otomotiv Petrol Ürünleri Temizlik Hizmetleri ... ve Ticaret Ltd. Şti. aleyhlerine İstanbul 18. İş Mahkemesinin 2018/440 Esas sayılı davası ile yürüttüğü işe iade istekli tespit davasında verilen 2020/146 Karar sayılı, 01.09.2020 tarihli kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 2020/2645 Esas, 2021/372 Karar sayılı 04.03.2021 tarihli kararıyla; "Davalı Belediye ile davalı Şirket arasında “Belediye Hizmetlerinde Kullanılmak Üzere 2017, 2018, 2019 yılları 24 aylık 215 adet araç ile 104 adet sürüce, 2 adet makam şoförü, ve 4 adet sorumlu Personel Kiralama Hizmet Alım Sözleşmesi” imzalandığı görülmüştür. Bu haliyle sözleşmenin geçerli bir asıl işveren - alt işveren ilişkisi değil, personel teminine yönelik olduğu hükme esas alınan bilirkişi raporunda da yerinde bir şekilde tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacının, davalı Belediyedeki işine iadesine, işe başlatılmaması halinde işçinin parasal haklarından davalıların birlikte sorumlu tutulmalarına" karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile Mahkeme kararının kaldırılarak feshin geçersizliğine, davacının davalı Belediyedeki işyerine işe iadesine kesin olarak karar verildiği, davalı Belediye ile hizmet alımı yapılan şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu hususunda kesin hüküm bulunduğu anlaşıldığından davacının işe girdiği tarihten itibaren davalı Belediye işçisi olduğunun kabulü ile davacının, sendika üyesi olmadığından Belediyenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yaralanamayacağı ve emsal sendika üyesi olmayan işçi de bildirilmediğinden kendi fiîli ücretine göre hesaplanan ilave tediye alacağı ve fazla çalışma alacaklarının kısmen kabulüne diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; husumet itirazlarının eksik değerlendirildiğini, ihbar taleplerinin kabul edilmediğini davacı ile müvekkili arasında hizmet sözleşmesi bulunmadığını, seri dosyalarda benzer işçiler için açılan davada muvazaa tespit davası gönderildiği ve idare lehine sonuçlandığını, İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, fazla çalışma iddiasının ispatlanamadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında açıklandığı gibi davacının açtığı işe iade davasında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 04.03.2021 tarih 2020/2645 Esas 2021/372 Karar sayılı kesin kararı ile davalı Belediye ile ... Turizm Ltd. Şti. arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle davacının işçilik alacaklarından davalı Belediyenin sorumlu olduğu, davacı davalı Belediyenin işçisi olduğundan ilave tediye ücreti alacağının bulunduğu, davacının fazla çalışma yaptığı ispatlandığından Mahkemece davacının ilave tediye ücreti ve fazla çalışma ücreti alacağına hükmedilmesinin yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; temyiz başvuru dilekçesinde istinaf başvuru sebeplerini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe:

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı ile dava dışı alt işveren şirket (... Ltd. Şti.) arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve davacının talep edilen alacaklara hak kazanıp kazanamadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları, 32, 34 ve 41 inci maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 37 ve 39 uncu maddeleri, 5393 sayılı Kanun'un 67 nci maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.