"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait Kazakistan'da bulunan farklı şantiyelerde 2014-2018 yılları arasında mekanik tesisat saha teknikeri olarak sabit net 2.250,00 USD ile çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız nedenle feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları, ücret ve yıllık izin ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, dava belirsiz alacak davası olarak açılamayacağından davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, olayda yabancılık unsuru bulunduğunu, Türk mahkemelerinin yargı yetkisinin olup olmadığının öncelikle tespit edilmesi gerektiğini, davacının davalı işyerinde çalışmasının olmadığını, husumet itirazında bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda mutad işyeri Kazakistan ülke mevzuatının uygulanması gerektiği, tüm dosya kapsamına göre davacının, davalının vergi ve çalışılan ülkenin lehe imkânlarından yararlanma maksatlı yurt dışında kurulan aynı organizasyona sahip ... Şirketindeki çalışmalarından sorumlu olduğu, davacının 01.01.2014-29.09.2018 tarihleri arasında 4 yıl 8 ay 29 gün hizmet süresinin bulunduğu, davacının 200,00 USD elden olmak üzere 2.200,00 USD ile çalıştığı, davacının iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde feshedildiğinin davalı işverence ispatlanamadığı, davacının yıllık izin ücretine hak kazandığı, ödenmeyen ücret alacağının bulunduğu, tanık beyanlarına göre davacının fazla çalışma yaptığı ve hafta tatili günleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışma yaptığı, sürpriz karar yasağı ilkeleri dikkate alınarak davalı yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; somut uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulanması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; yabancılık unsurunun bulunması hâlinde olaya uygulanacak hukukun belirlenmesi gerektiğini, davacının müvekkili Şirketin çalışanı olmadığını, reddedilen kısım yönü ile lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, ödenmeyen ücret alacağının bulunmadığını, ihbar tazminatının davacıya ödendiği tespitinin doğru olmadığını, dosya kapsamında ücreti ispata elverişli delil bulunmadığını, her tanığın kendi çalışma dönemi ile sınırlı ifade verebileceğini, davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarına göre hüküm kurulamayacağını, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücret alacaklarının hesaplanmasının hatalı olduğunu, indirimin üst limitten yapılması gerektiğini, hükümde yer alan vekâlet ücreti, yargılama giderleri ile faiz başlangıç tarihlerinin de hatalı belirlendiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyuşmazlığın Kazakistan hukukuna göre çözümlenmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, Kazakistan mevzuatı gereğince tüm alacaklar bakımından dava açılması için 1 yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı ancak kısmi dava olarak talep edilen kıdem, ihbar tazminatı ile ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının ıslah tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu değerlendirilerek dava değeri kadar kabulü ile belirsiz alacak davası olarak talep edilen diğer alacakları yönünden ise zamanaşımının, talebin tamamı bakımından dava tarihinde kesildiği için kabulünde bir isabetsizlik bulunamadığı, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti açısından yapılan değerlendirmede Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin güncel içtihadı göz önünde tutularak davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmemesinin uygun olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelere benzer sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, uyuşmazlığa uygulanacak hukuk, husumet, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı ve hesaplanması, ödenmeyen ücret alacağı bulunup bulunmadığı, ücretin miktarı, vekâlet ücreti, yargılama giderleri ile faiz hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 24 ve 27 nci maddeleri.
3. Kazakistan İş Kanunu'nun 68 inci, 71 inci ve 160 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiîlen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
4. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirâzi kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirâzi kayıtsız olması durumunda işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirâzi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
5. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
6. Aynı ispat kuralları hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.
7. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ispatında salt davacı ile menfaat birliği içinde bulunan veya işverene karşı davası bulunan tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte başkaca delil ya da olgularla desteklenen bu tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar başkaca delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
8. Somut olayda İlk Derece Mahkemesince; dava konusu fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları, fesih tarihi olan 29.09.2018 tarihine kadar ve davacı tanık beyanına göre hüküm altına alınmıştır. Dosya içerisinde işyerindeki çalışma düzenini gösterir kayıt bulunmadığından belirtilen alacakların, davacı tanık beyanlarına göre kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki davacı tanıklarının davalı işyerinde çalıştıklarını beyan ettikleri süre dikkate alındığında; fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışması hesaplanan dönemin tamamında davacının çalışma koşullarını bilmeleri mümkün değildir. Davacı tanıklarından G.B. iş sözleşmesinin 2017 yılının Şubat ayında sonlandığını, C.H. ise 2017 yılına kadar davalı işyerinde çalıştığını beyan etmiştir. Şu hâlde davacı tanıklarının davacıyla birlikte ortak çalışma dönemi ile sınırlı olarak sözü edilen alacaklar hesaplanmalıdır. Bu husus gözetilmeden davacının alacaklarının 29.09.2018 tarihine kadar hesaplanması ve buna göre hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması sebebiyle ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.
10. Somut uyuşmazlıkta Kazakistan İş Kanunu'nun ilgili hükmü uyarınca bireysel iş uyuşmazlığının çözümü açısından davacının bir kısım alacağının, ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımına uğraması nedeniyle reddedildiği görülmektedir. Kazakistan İş Kanunu'nda yer alan zamanaşımı süresinden dolayı reddedilen miktar yönünden davalı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi yerindedir. Ancak bozma sonrası yapılacak değerlendirmede davacının bir kısım alacağının sübut bulmadığından reddine karar verileceği dikkate alındığında, ispat yokluğundan verilecek bu ret sebebi ile reddedilen miktar üzerinden davalı lehine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği de göz önünde bulundurulmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.