Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8190 E. 2024/13264 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının yurt dışında çalıştığı iş sözleşmesinin feshi nedeniyle kıdem, ihbar ve diğer işçilik alacaklarının miktarı, ispatı ve uyuşmazlığa uygulanacak hukukun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafça yabancı hukukun uygulanması talebinin geç yapılması sebebiyle Türk Hukukunun uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı, iş sözleşmesinin fesih şeklinin işverence ispat edilemediği, ibranamelerin geçerli olmadığı ve fazla mesai alacaklarının hesaplanmasında usul hatası olmadığı gözetilerek, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 24. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin yurt dışında bulunan havalimanı şantiyesinde kalıp ustası ekip başı olarak 13.04.2007-23.09.2015 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı olmayan nedenlerle feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının müvekkili Şirketin nezdinde kesintili olarak çalıştığını, tüm çalışmalarında kendisinin istifa ederek işten ayrıldığından kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmadığını, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde izinlerinin kullandırıldığını, istisnai hâllerde çalışma yapılması durumunda işçiye tatil ücretinin ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanmayacak şekilde son bulduğunu ispatlayamadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı ve davacının ödenmeyen hafta tatili, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının çalışmalarının kesintili olduğunu, kendi iradesi ile istifa ettiğinden kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmadığını, alacaklarının ödendiğini, imzalı belgeye itibar edilmediğini, davacının çalıştığı ülke mevzuatlarına ve iklim koşullarına göre değerlendirme yapılması gerektiğini, çalışılan ülkedeki tatillerin sorulmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı vekilinin cevap dilekçesiyle yalnızca yıllık ücretli izin alacağı bakımından çalışılan yer hukukuna göre inceleme yapılmasını savunduğu, diğer alacaklar bakımından bu yönde bir itiraz ileri sürmediği, davacının dava dilekçesinde yıllık izin alacağı talebi bulunmadığına göre diğer tüm alacaklar bakımından Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatlarına kazanılamayacak şekilde sona erdiğinin ispat külfetinin davalı işverenin üzerinde olduğu, davacının en son izne gönderilerek bir daha iş yerine çağrılmadığı ve işçinin yeniden işe gelmesi için biletinin alındığının işverence ispat edilemediği, ibranamelerin matbu olduğu ve tarih içermediği, ibranamelere itibar edilmemesinde isabetsizlik bulunmadığı, banka yoluyla ödendiği ispat edilemeyen davacı asılın da ödenmediğini belirttiği, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından puantaj kayıtlarına göre hesaplama yapıldığından davalının bu yöne ilişkin istinaf itirazının da yerinde olmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesindeki gerekçelere ek olarak uyuşmazlığa davacının işini mutad olarak yaptığı işyeri hukukunun uygulanması gerektiğini belirterek ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk, davacının aylık ücretinin miktarı, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanmadığı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı ve hesaplanmasına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu’nun (5718 sayılı Kanun) 24 ve 27 nci maddeleri.

3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 25, 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.