Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8347 E. 2024/13161 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından talep edilen ücret farkı, enflasyon farkı, prim alacakları ve davalı tarafından açılan gizlilik ihlali nedeniyle maddi-manevi tazminat taleplerinin dayandığı hukuki sebepler ile faiz ve vekalet ücretine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasında imzalanan ilk iş sözleşmesindeki ücret artışı ve prim ödemelerine ilişkin hükümlerin ikinci sözleşme ile ortadan kalkmadığı, davacının ücret ve prim alacaklarına hak kazandığı, davalının gizlilik ihlali iddiasını ispatlayamadığı ve faiz ile vekalet ücretine ilişkin yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gözetilerek istinaf başvurularının esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 23. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.

Davalı-karşı davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 13.09.2010 tarihinden iş sözleşmesinin ekonomik nedenlerle feshedildiği 15.10.2015 tarihine kadar davalıya ait işyerinde aralıksız çalıştığını, davacının imzaladığı sözleşmede açıkça 2010 yılı için aylık net ücretin 15.000,00 TL, 01.01.2011 tarihinden itibaren net ücretin 15.500,00 TL olacağı, net ücretinin her yıl sonunda başka bir kriter belirlenene kadar yıllık enflasyon oranında arttırılacağı, 2011 yılından başlamak üzere 2010 yıl sonunda belirlenecek şekilde bonus alacağı düzenlemelerine yer verildiğini, davacıya sözleşmesine uygun olarak 15.000,00 TL aylık ücretinin ödendiğini, ancak ısrarlı taleplerine rağmen diğer haklarının keyfi olarak ödenmediğini, kendisine 2011 yılı boyunca ödenmeyen ücret farkından şimdilik 5.500,00 TL'nin ödenmesini talep ettiklerini, iş sözleşmesine göre net ücretinin her yıl sonunda başka bir kriter belirlenene kadar yıllık enflasyon oranında artırılması gerektiğini ancak davacıya ait banka hesap hareketleri incelendiğinde bu artışların yapılmadığının görüleceğini, aynı sözleşmede 2011 yılından başlamak üzere çalışanın gösterdiği performansa ve ... Otomotiv satış ... göre ödeme kriterlerinin yıl sonunda belirlenecek şekilde minimum dört ücret ile maksimum sekiz ücret arasında bonus alacağının belirlendiğini, ancak tüm taleplerine rağmen ciroların dahi davacıdan saklandığını ve sözleşme hükümlerine aykırı olarak satış primlerinin kendisine ödenmediğini belirterek ödenmeyen ücret farkı, enflasyon farkı ve satış primi alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde; davacının dava dilekçesinin ekinde bulunan delil listesinde ne zaman, hangi şirkete, ne tutarda satış yapıldığının tek tek sıralandığını, davacının işe girdiği tarihten beri satış yapılan firmalarla imzalanan sözleşme ve kesilen fatura bilgilerini kendi uhdesinde muhafaza ettiğini, huzurdaki davayı ikame ederken bu bilgileri olduğu gibi ifşa ettiğini, dava açıldıktan sonra bu bilgilerin Mahkeme tarafından tam gizlilik ile celbi ve muhafazası mümkünken bunun yapılmadığını ve müvekkilinin zor durumda bırakıldığını, kanuna ve sözleşmeye aykırı bu durumun gizliliğin ihlali olduğunu, söz konusu bilgilerin sözleşme hilafına açıklanmasının Şirketin kurumsal kimliğine maddi ve manevi zarar verdiğini, müvekkilinin müşterileri nezdinde rekabet ortamındaki inandırıcılık ve itibarının zedelendiğini belirterek maddi ve manevi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Şirketin 2009 yılında elektrikli araç ithalatı yapmak üzere kurulduğunu ve Türkiye'de yeni ve pazar payı sınırlı olan bu sektörde faaliyete başladığını, 2010 yılında müvekkili Şirket yetkilisi ile bir araya gelen davacı ile elektrikli araç satışı yapmak üzere ön sözleşme imzalandığını ve devamında 14.09.2010 tarihli iş sözleşmesinin imzalandığını, davacının ücretinin net 15.000,00 TL olarak belirlendiğini, bonus olarak ifade edilen primin ise davacının performansı ve satış rakamlarına göre değerlendirilmek üzere kâr ve başarıya endekslendiğini, davacının beklenen verimi sağlayamadığını, vaat ettiği performansı gösteremediğini, şirketin davacının çalıştığı 5 yıl boyunca kendi çizgisi ve mevcut potansiyeliyle 100-110 adet araç sattığını, bu satışların müvekkili Şirket yetkililerinin yakın ilişkileri, referansları ve yönlendirmeleri ile gerçekleştiğini, pazar payının elde edilememesi, davacının vaatlerini gerçekleştirmemesi, elektrikli araç piyasasında satışların yapılamamasına bağlı olarak kârlılığın sağlanamaması nedeniyle davacının iş sözleşmesinin sona erdirildiğini, bu durumu çok iyi bilen davacının fesih bildirimine ihtirazı kayıt koymadığını, işe iade davası açmadığını, davacının mevcut satışların istenen düzeyde olmadığını bildiği için 5 yıl boyunca ücret bordrosuna herhangi bir ihtirazı kayıt koymadan imzaladığını ve ücret artışı ya da prim ile ilgili olarak hiçbir talepte bulunmadığını, davacının bu nedenle işten de ayrılmadığını, davacının işe alındığı tarihten beri Şirket cirosunda ve kârlılığında ciddi bir artış olmadığını, pazarda olması gereken yere gelemediğini, iddiaları değerlendirilirken bu gerçeklerin göz ardı edilmemesi gerektiğini, taleplerin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; elektrikli araçlarla kimlerin ilgilendiğinin gizli bir bilgi olmadığını, müvekkilinin uhdesinde hiçbir belge tutmadığını, kendisinin yaptığı satışları bilmesinin doğal olduğunu, ortada gizli bilgi bulunmadığını, davalı-karşı davacının pazarda rakibi bulunmadığını, davalı-karşı davacının bulunduğunu iddia ettiği gizlilik maddesinin yer aldığı herhangi bir sözleşmenin dosyaya sunulmadığını savunarak karşı davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı arasında 23.06.2010 tarihinde imzalanan iş sözleşmesine göre davacının ücretinin 15.000,00 TL olarak belirlendiği, 2011 yılında ücretinin 15.500,00 TL olacağının, net ücretinin her yıl sonunda başka bir kriter belirleninceye kadar yıllık enflasyon oranında artacağının, 2011 yılında başlamak üzere çalışanın gösterdiği performansa ve davalı Şirket ... göre ödeme kriterlerinin 2010 yıl sonunda belirlenecek şekilde bonus ödemesi yapılacağının, bu bonus tutarının prensip olarak minimum 4 ücret ile maksimum 8 ücret arasında olacağının belirlendiği, taraflar arasında ikinci kez 14.09.2010 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin imzalandığı, davalı vekili tarafından davacı ile ikinci sözleşmenin imzalandığının ve davacının bu sözleşme hükümlerine tâbi olduğunun iddia edildiği, ancak ikinci imzalanan sözleşmede davacının ücretinin 10.000,00 TL olarak belirlenmesine rağmen her ay davacıya ilk sözleşmede belirlenen tutar olan 15.000,00 TL üzerinden ücretinin ödendiği, bu bağlamda taraflar arasında fiilen ilk sözleşme hükümlerinin uygulandığı anlaşıldığından ilk sözleşme hükümlerine itibar etmek gerektiği, her ne kadar imzalanan sözleşme ile davacının ücretinin 2011 yılından itibaren 15.500,00 TL olacağı, başka bir kriter belirlenmemesi hâlinde diğer yıllarda enflasyon oranında artış göstereceği belirlenmiş ise de dosyada mevcut hesap kayıtlarına göre davacıya 15.000,00 TL üzerinden ödeme yapılmaya devam edildiği, ilgili artışların yapılmadığı anlaşıldığından davacının ücret farkı alacağı ile enflasyon farkı alacağının bulunduğu, davacı vekili tarafından dava dilekçesi ile ilgili alacaklara ödenmesi gereken her aydan itibaren faiz işletilmesi yönünde talepte bulunulduğu, bu bağlamda ücretin her ayın ilk günü ödenmesinin kararlaştırıldığı, taraflar arasında borcun ifa edileceği günün belirlenmesi hâlinde temerrütün belirlenen günün geçmesiyle kendiliğinden gerçekleşeceği yönündeki düzenleme dikkate alınarak her ayın 2 nci gününden itibaren işlemiş faize hükmetmek gerektiği, bonus olarak ifade edilen primin performans ve satış rakamlarına bağlı olduğu ve davacının beklenen verimi sağlayamadığının iddia edildiği, davalı işyerinde objektif performans kriterlerinin belirlenmediği, davacının performansının düşük olduğu hususunun ispatlanmadığı, her ne kadar cirolarda artış yaşanmadığı belirtilmiş ise de bilirkişi heyeti tarafından yapılan yerinde incelemede davalı işyerinin satışlarının 2012, 2013, 2014, 2015 yıllarında artış gösterdiği anlaşıldığıdan davacının prim alacağına hak kazandığı, prim ücreti olarak 4 ay ile 8 aylık ücret tutarının belirleneceği hususunun düzenlendiği, prim tutarının net olarak belirlenmediği, bu nedenle ortalama ücret olan 6 aylık ücret üzerinden primin kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, davalı tarafça karşı dava olarak davacının ticari sır niteliğinde bilgilerin muhafaza edildiğini bu durumun şirketin kurumsal kimliğine zarar verdiği belirtilerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise davalı Şirketin zarara uğradığı ya da itibarının sarsıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, Mahkemece dava dilekçesinde talep edilen miktarlara dava tarihinden bakiye miktara ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiğini, faiz başlangıcına ilişkin hükmün davanın niteliğine ve hukuka aykırı olduğunu, tüm alacakların dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiğini, prim alacağının neden 8 ay değil de 6 aylık ücrete göre hesaplandığının gerekçesine kararda yer verilmediğini, primin 8 aylık ücrete göre ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, karşı dava dilekçesinde 1.000,00 TL maddi, 1.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, her biri ayrı dava olan iki talep açısından davacı-karşı davalı lehine iyi ayrı maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-karşı davacı vekili; davacı ile imzalanan 23.06.2010 tarihli sözleşmeden sonra, davacı işe başlamadan önce müvekkili Şirket tarafından bu anlaşmada değişiklik yapılarak net ücretin 10.000,00 TL'ye düşürüldüğünü ve yeni sözleşmenin 14.09.2010 tarihinde imzalandığını, davacının işe girişinin sözleşmeye binaen 14.09.2010 tarihinde yapıldığını, davacının kendisinden beklenen satışı gerçekleştiremediğini, performansının kötü olduğunu bilen davacının beş ayrı kez istifa dilekçesi sunduğunu ve istifa dilekçelerinin her birinde "İstifa tarihine kadar olan çalışma sürem içerisinde iş akdimden ve yasadan doğan tüm haklarımı tam ve eksiksiz aldım" şeklinde beyanda bulunduğunu, iş sözleşmesi feshedilen davacının işe iade davası açmadığını, 5 yıllık süreçte çalışma koşullarına hiçbir itirazı olmadığını, 14.09.2010 tarihli sözleşmeye uygun olarak uzun bir süre davacıya 10.000,00 TL ödendiğini, davacıya 15.000,00 TL ücret ödemesinin aylar sonra yapıldığını, Eylül tarihli sözleşmenin imzalandıktan sonra hüküm ve sonuç doğurmaya başladığını, 14.09.2010 tarihinden itibaren davacının çalışma koşullarında hiçbir değişiklik yapılmadığını, Mahkemece bu sözleşmenin yorum yoluyla yok sayıldığını, 14.09.2010 tarihli sözleşmenin bir an için olmadığı varsayılsa bile 5 yıl boyunca davacının sessiz kalmasının çalışma koşullarındaki değişikliğin geçerli biçimde gerçekleştiği anlamına geleceğini, davacının iş sözleşmesinin performans kaynaklı sonlandırıldığını, 5 yıl boyunca dava açmayarak sessiz kalan davacının davasının hak düşümü sebebi ile dinlenemeyeceğini, davacının liste vererek yurtiçi firmalara yapılan satışları kendisinin yaptığı iddiasıyla bu davayı açtığını, buna rağmen bilirkişinin hiçbir ayrım yapmadan toplu satışlar hesabındaki tutarı göz önünde bulundurarak hesap yapmasının hatalı olduğunu, firma alıcılar hesabında ilgili yıldaki sözleşmeye göre düzenlenen kira faturaları dışında o yıla ait diğer faturalar ile dövizli işlemlerle ilgili değerlemelerin de hesaba katıldığını, bu tutarların ciroya etkisi olmadığını, şirketin kâr değil zarar ettiğini, Şirkete ilişkin bilgilerin müvekkili Şirketin izni olmadan davacı tarafından kopyalanarak kendi uhdesine geçirilmesi ve tutulması, iş sözleşmesi sona erdiği hâlde yedinde alıkonulmaya devam edilmesi, haksız ve yersiz kişisel menfaat sağlamak amacıyla yargılama, iddia ve müdafaa ilkeleri hilafına açıklanmasının müvekkili Şirketin kurumsal kimliğine maddi ve manevi olarak zarar verdiğini, müvekkilinin müşterileri nezdinde rekabet ortamındaki inandırıcılık ve itibarını zedelediğini bunun da maddi ve manevi tazminat davası açmaktaki haklılıklarını gösterdiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında bulunan 23.06.2010 tarihli iş sözleşmesinde; "...13.09.2015 tarihinde ... Otomotiv bünyesinde çalışmaya başlayacaktır. 2010 yılı için aylık net maaşı 15.000,00 TL dir. 01.01.2011 tarihinden itibaren net maaş 15.500,00 TL olacaktır. Net maaş her yıl sonunda başka bir kriter belirlenene kadar yıllık enflasyon oranında artacaktır...2012 yılından başlamak üzere calışan, gösterdiği performansa ve ... Otomotiv Satış ... göre ödenme kriterleri 2010 yıl sonundan önce belirlenecek şekilde bonus alacaktır. Bu borus tutarı prensip olarak minimum dört maaş ile maksimum sekiz maaş arasında olabilecektir." şeklinde düzenlemelerin yer aldığı, bu sözleşmeden sonra taraflar arasında 14.09.2010 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin imzalandığı, iş sözleşmesinde ücretin 10.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı, önceki iş sözleşmesinde yer alan diğer hususlara yönelik bir düzenleme bulunmadığı, davacının 2011 yılından itibaren aylık ücretinin net 15.000,00 TL olarak yatırıldığını beyan etmesi, davalının cevap dilekçesinde iş sözleşmesinin feshi tarihine kadar aylık ücretin 15.000,00 TL olarak ödendiğini belirtmesi gözetildiğinde, taraflar arasında aylık ücretin 15.000,00 TL olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, taraflar arasındaki ikinci iş sözleşmesi olan 14.09.2010 tarihli iş sözleşmesinde, aylık ücretinin 2011 yılı için 15.500,00 TL olacağı ve net ücretin her yıl sonunda başka bir kriter belirlenmeksizin enflasyon oranında artırılacağını öngören ve ayrıca performans ve ciroya bağlı bir bonus ödeneceği konusunda yeni bir düzenleme bulunmadığı gibi önceki sözleşmede yer alan taraflar arasında kararlaştırılan, ücret artışı ve bonus ödenmesi konularına ilişkin hükümlerin geçersiz olduğunun da belirtilmediği, dolayısıyla ilk sözleşmenin net ücretin her yıl sonunda başka bir kriter belirlenmeksizin enflasyon oranında artırılacağını öngören ve ayrıca performans ve ciroya bağlı bir bonus ödeneceğine dair hükümlerinin geçerliliğini koruyacağı, davacının çalıştığı süre göz önüne alındığında, ortalama 6 aylık bonus belirlemesinin dosya kapsamına uygun olduğu, karşı davada talebin 1.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminat olarak belirlendiği ve reddedilen her bir tazminat kalemi için ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi, ayrı ayrı hüküm kurulması gerekmekte ise de Mahkemece reddedilen tazminat miktarı toplam 2.000,00 TL olarak kabul edilmek sureti ile davacı-karşı davalı lehine vekâlet ücretine hükmedildiği gözetildiğinde bu hususun sonuca etkili olmayacağı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı- karşı davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-karşı davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı-karşı davalının ücret farkı, enflasyon farkı ve prim alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, davacı-karşı davalının gizlilik yükümlülüğünü ihlal edip etmediği ile faiz ve vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32 nci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 396 ncı maddesi.

3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.