Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8550 E. 2024/13905 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin yurtdışında çalıştığı dönemde ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin hesaplanma yöntemi, alacağın USD cinsinden hüküm altına alınması ve davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin miktarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının iş sözleşmesinin, işyerinde uygulanan sabit kur üzerinden TL cinsinden ücret ödenmesine ilişkin uygulamanın başlangıç tarihinden önce sona erdiği, hizmet süresince ücretini USD olarak aldığı ve talebi de bu yönde olduğu gözetilerek ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin USD cinsinden hüküm altına alınmasının uygun olduğu, diğer temyiz itirazlarının da reddine yer olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 44. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2015 yılı Nisan ayı ile 2017 yılı Temmuz ayı arasında davalının Cezayir'deki şantiyelerinde demirci ustası olarak çalıştığını, son ücretinin 2.500,00 USD olduğunu, ancak döviz kurunun artması nedeniyle davalı tarafça döviz kurunun sabitlendiği gerekçesi ile müvekkiline eksik ücret ödemesi yapıldığını, müvekkilinin 07.00-18.00 saatleri arasında çalışma yaptığını, ayda iki hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmaya devam ettiğini, söz konusu çalışmaların karşılığı ödenmediği gibi iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız ve bildirimsiz şekilde feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının müvekkili Şirkete ait Cezayir'de bulunan Khemis otoyol yapım işine ait şantiyelerinde 13.04.2015 - 09.06.2015, 10.06.2015- 24.01.2016, 16.02.2016-11.07.2017 tarihleri arasında demirci olarak çalıştığını, davacının ilk dönem çalışmasının nakil sebebiyle, ikinci dönem çalışmasının ise istifa nedeniyle sona erdiğini, son dönem iş sözleşmesi işveren tarafından sona erdirilmiş ise de kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödendiğini, davacının ücretinin net 1.272,00 USD olarak belirlendiğini, ödemelerin banka kanalıyla yapıldığını, imzalı bordrolar ile banka ödeme belgeleri birbiriyle uyumlu olduğundan davacının talep edebileceği fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bulunmadığını, nitekim davacının çalışma dönemine ilişkin olarak 11.10.2017 tarihinde Ankara 12. İş Mahkemesinin 2017/99 Esas sayılı dosyasında tanık olarak vermiş olduğu ifadede de ustaların genellikle 1.300,00 USD aldığı yönünde beyanda bulunduğunu, davacının kur farkından kaynaklı ücret talebinin hukuki ve fiilî dayanağı bulunmadığını, zira çalıştığı dönem boyunca USD cinsinden ücret aldığını, davacının yıllık izinlerini de kullandığını, ödenmeyen hak ve alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalıya ait Cezayir'deki işyerlerinde 13.04.2015-09.06.2015, 10.06.2015-24.01.2016, 16.02.2016-11.07.2017 tarihleri arasında çalıştığı, taraflar arasında imzalanan 30.04.2015 tarihli iş sözleşmesinde aylık ücretin 1.275,00 USD olarak kararlaştırıldığı, davacının iddia ettiği gibi aylık ücretin 2.500,00 USD olduğuna ilişkin dosyada hiçbir veri bulunmadığı, tanıklar elden ödeme olmadığını beyan ettiklerinden bordro miktarları esas alınarak ücretin belirlenmesi gerektiği, davalı işverence yapılan kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin ödemeler mahsup edildiğinde davacının ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı alacağının bulunmadığı, davacının 28 gün yıllık izne hak kazanmasına rağmen 39 gün izin kullandığı anlaşıldığından yıllık ücretli izin alacağına da hak kazanamadığı, işyerinde standart kur üzerinden TL cinsi ile ücret ödeme uygulamasına 01.03.2018 tarihinde geçildiği ve davacının iş sözleşmesinin bu tarihten önce sona erdirildiği hususu dikkate alındığında kur artışından kaynaklı ücret alacağı talebinin de yerinde olmadığı, tanık beyanlarına göre ispatlanan hafta tatili ile fazla çalışma ücreti alacağının ödendiğinin bordrolar ile sabit olduğu, ancak ödenmeyen 170,00 USD ulusal bayram ve genel tatil ücretinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 47 nci maddesi uyarınca iki yevmiye üzerinden hesaplanması gerekirken tek yevmiye üzerinden hesaplanmasının hatalı olduğunu, alacakların TL üzerinden hüküm altına alınmasının hatalı olduğunu, davalı tarafça ekonomik menfaat elde etmek amacıyla dolar kurunun sabitlenmesi için müvekkiline baskı yapıldığını ve 01.03.2018 tarihinde müvekkilinin iradesi dışında, zorla, baskı altında dolar kurunun sabitlenmesi yönünde muvafakatname imzalatıldığını, alacakların TL üzerinden hüküm altına alınmasının işçi lehine yorum ve güven teorisi ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini, davacı işçinin ücretinin USD üzerinden ödenmesi konusunda anlaşma sağlandığı için alacakların USD cinsinden talep edildiğini, işçinin talebi TL cinsinden hüküm altına alındığından hakkaniyete aykırı şekilde reddedilen kısım üzerinden karşı vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, vekâlet ücretinin işçilik alacaklarından daha yüksek miktarda olması nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; Cezayir'de kutlanan dinî bayramlar ile ülkede kutlanan dinî bayramların aynı olduğunu, yine 1 Ocak ve 1 Mayıs'ın da Cezayir'de resmî tatil günü olduğunu, işyerinde bayramlarda çalışma yapılmadığını, aksinin kabulü hâlinde dahi Yargıtayın son dönem içtihatlarına göre işçi, yabancı ülke mevzuatına göre bayram ve tatil günlerinde işçi çalıştırılmamış ve buna rağmen ücretleri ödenmişse, Türk mevzuatına göre hesaplanacak ulusal bayram ve genel tatil günlerine ait ücretlerinden yabancı ülkede çalışma olmaksızın ödenen yevmiyeleri düşüleceğinden davacının bakiye ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının da bulunmadığını, ayrıca tanıkların konuya ilişkin beyanlarının çelişkili olduğunu ve görgüye dayalı bilgilerinin de olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile katılma yoluyla istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ücret bordrolarında ulusal bayram ve genel tatil ücreti tahakkuku bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanıklarının beyanlarına göre dinî bayramların ilk iki günü haricindeki Türkiye ulusal bayram ve genel tatil günlerine göre hesap yapıldığı, cuma günü hafta tatili olduğundan cuma gününe denk gelen ulusal bayram ve genel tatil günlerinin hesaplama dışı bırakıldığı, 4857 sayılı Kanun'un 47 nci maddesi hükmü gözetildiğinde çalışılmayan ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı maktu aylık ücretin içinde olduğundan, çalışılan ulusal bayram ve genel tatil günleri için ayrıca bir günlük ücret alacağının hesaplanmasının yerinde olduğu, davacı 01.03.2018 tarihinden önce (11.07.2017 tarihinde) işten ayrıldığından işyerindeki 01.03.2018 tarihinden sonra uygulanmaya başlanan sabit kur üzerinden ücretin TL şeklinde ödenmesine ilişkin uygulamadan etkilenmediği, tüm hizmet dönemi boyunca ücretini USD cinsinden aldığından davacı talebi de dikkate alınmak suretiyle USD cinsi üzerinden ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının hüküm altına alınmasının yerinde olduğu, işçilik alacaklarının kabul ve ret oranı dikkate alındığında davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin de hukuka uygun gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere dayanarak ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin hesaplanma yöntemi, alacağın USD cinsinden hüküm altına alınmasının yerinde olup olmadığı ve davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin miktarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 32 ve 47 nci maddeleri ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 99 uncu maddesi.

3. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.

4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.